Cumhuriyet Halk Partisi Lideri Özgür Özel, Bilecik Mülakatının 104’üncü yıldönümünde Bilecik Tren Garında düzenlenen etkinliğe katıldı. Burada konuşan Genel Başkan Özel, “5 Aralık günü burada olmak bizim için çok büyük bir onur
CHP Genel Başkanı Özgür Özel: “Bilecik Mülakatı, Milli Mücadelenin Tek Yürek Başladığı Anın Adıdır”
“ATATÜRK, BU KÜÇÜK KENTTEN TÜM DÜNYAYA DEV BİR MESAJ VERDİ” “BİLECİK, CUMHURİYET KENTİ OLARAK YÖNETİLMEYE DEVAM EDİYOR”
Cumhuriyet Halk Partisi Genel Başkanı Özgür Özel, Bilecik Mülakatının 104’üncü yıldönümünde tarihi tren garında yaptığı konuşmada, bulundukları noktada Atatürk’ün tüm dünyaya Sevr Anlaşmasını tanımayarak milli mücadeleye devam mesajını verdiğini belirterek, “Onun ilan noktasındayız. Buradan hem ülkemizin hem partimizin kurucusu Gazi Mustafa Kemal Atatürk’ü, Cumhuriyet’in tüm kurucu kadrolarını, tüm kurtarıcılarımızı ve kurucularımızı rahmetle ve minnetle anıyoruz. İyi ki Bilecik’teyiz. İyi ki Bilecik, Mustafa Kemal’in kenti. İyi ki Bilecik bir Cumhuriyet kenti olarak var olmaya ve yönetilmeye devam ediyor” dedi.
Haber: Özgen Sarıkaya/Net Medya Grup-İGFA
Cumhuriyet Halk Partisi Lideri Özgür Özel, Bilecik Mülakatının 104’üncü yıldönümünde Bilecik Tren Garında düzenlenen etkinliğe katıldı. Burada konuşan Genel Başkan Özel, “5 Aralık günü burada olmak bizim için çok büyük bir onur. Çok özel bir alandayız, çok özel bir şehirdeyiz. Çok özel bir mekandayız. Burada geçmişte 1999’da Bilecik Belediye Başkanı seçilen ve bu törenlerin yapılmasını başlatan Yaşar Tüzün, bugün il milletvekilimiz. Yine Bilecik’in önce ilk kadın belediye başkanı, bu seçimlerle birlikte de seçilmiş ilk kadın belediye başkanı Melek Mızrak Subaşı ile birlikteyiz. Atatürk’ün Türk kadınına seçme ve seçilme hakkını verdiği gün buradayız. Türkiye’nin dört bir yanından kadın belediye başkanlarımızla ve kadın kolları il başkanlarımızla birlikteyiz” dedi. Özel, şöyle devam etti:
“BİLECİK MÜLAKATIYLA PSİKOLOJİK ÜSTÜNLÜK ATATÜRK’E GEÇTİ”
“Bugün burada sizlerin bu onuruna, gururuna tanıklık etmek ve buna ortak olmak bizim için de büyük bir onur. Sayın il başkanımızla, örgütümüzle birlikte Bilecik il ziyaretimizi ilk olarak buradan başlatmayı uygun gördük. Gazi Mustafa Kemal Atatürk’ün Sevr’in kendisine dayatılmasına, Gazi tarafından da Sevr’in kabul edilmesine… Anadolu’daki toparlanma, milli mücadelenin başlatılması ve ilk kez milli mücadeleyi sürdürenlerin artık işgalcilere karşı mevziler kazanmaya başlamasıyla birlikte bu direnişi kırmak için, milli mücadeleyi durdurmak için, geriletmek için, Sevr’i uygulamak için, İstanbul hükümetini aracı kılıp onları kullanarak Mustafa Kemal Paşa’ya bir dayatma gerçekleştirmeye çalışıldı. Tam bu noktada gelindi, buluşuldu. Burada Gazi Mustafa Kemal Paşa, aslında o gün için bakıldığında sanki bir mülakat içindeydi; küçük bir görüşme yaptı gibi görünüyor. Ama bütün dünyaya dev bir mesaj verdi. O yüzden Bilecik’in önemi bambaşkadır. O günlerin o küçücük kentinin milli mücadeledeki önemi bambaşkadır. Buradan bütün dünyaya ‘Sevr diye bir şey yok, biz milli mücadeleye devam ediyoruz. Sevr’i yırtıp attık ve bu ülkeyi özgürleştirene kadar mücadele edeceğiz’ dendi. Sonra, aslında daha zaman var ona ama Lozan’ı onlara kabul ettireceğini buradan ilan ediyor. Bunu yaparken de işbirlikçileri önce fikriyle susturuyor, durduruyor. Sonra fiziken… Hatta bazıları şöyle diyordu; ‘Kabul etmezse Mustafa Kemal’i alın İstanbul’a götürün, derdest edin’ diye. Bu niyetle burada olanları alıp kendi treniyle Ankara’ya getiriyor ve onları ikna ediyor, hatta sembolik maaşlara bağlıyor. Onlara milli mücadeleyi Ankara’dan desteklediklerine ilişkin açıklamasını, kendi kurduğu Anadolu Ajansı’yla bütün Anadolu’ya ve bütün dünyaya duyuruyor. Bilecik mülakatı psikolojik üstünlüğün Gazi Mustafa Kemal Atatürk’e geçtiği ve artık bütün Türkiye’nin ‘Tamam, bu iş oluyor. Bak İstanbul hükümeti bile geldi, Mustafa Kemal’e katıldı’ dediği ve bundan sonra milli mücadelenin tek elden, tek sesle, tek yürek olarak yürütülmeye başlandığı sürecin başlangıç anıdır. Onun ilan noktasındayız. Buradan Mustafa Kemal Atatürk’ü, hem ülkemizin kurucusu, hem partimizin kurucusu Mustafa Kemal Atatürk’ü minnetle, rahmetle anıyoruz. Bütün arkadaşlarını, Cumhuriyet’in tüm kurucu kadrolarını, tüm kurtarıcılarımızı ve kurucularımızı rahmetle ve minnetle anıyoruz. İyi ki Bilecik’teyiz. İyi ki Bilecik, Mustafa Kemal’in kenti. İyi ki Bilecik bir Cumhuriyet kenti olarak var olmaya ve yönetilmeye devam ediyor.”
Cumhuriyet Halk Partisi Genel Başkanı Özgür Özel: “Artık Erken Seçim İstemenin Zamanı Geldi”
“HER ASGARİ ÜCRETLİNİN CEBİNDEN 4 ÇEYREK ALTIN KAYIP”
“PARANIN SATIN ALMA GÜCÜ YARI YARIYA GERİLEDİ”
Cumhuriyet Halk Partisi Genel Başkanı Özgür Özel, Bilecik’te yaptığı konuşmada, “Her asgari ücretlinin cebinden 4 çeyrek altın kayıp. Bilecik’te daha bu yılbaşında 8 TL olan simit şimdi olmuş 12 TL. Bir bardak çay yılbaşında 5 lirayken olmuş, 10 TL. Asgari ücretli Bilecik’te bu sene 1 Ocak‘ta bir çay ve bir simit aldığında, asgari ücreti bin 300 tane çay ve simit alıyormuş. Şu anda 770’e düşmüş, Bin 300’ün neredeyse yarısı. Yani paranın satın alma gücü, çay - simit hesabıyla Bilecik’te yarı yarıya gerilemiş durumda” dedi. Özel ayrıca, “Artık hep beraber erken seçimi istemenin, sandığı kurmanın, bunları yollamanın ve halkın iktidarını kurmanın zamanı geldi. Hepinizi bu büyük iktidar yürüyüşüne bugün olduğu gibi destek vermeye davet ediyorum” ifadesini kullandı.
Cumhuriyet Halk Partisi Lideri Özgür Özel, Bilecik Belediyesi Kent Lokantası ile Taziye Evi açılışı ve Hayvan Rehabilitasyon Merkezinin temel atma törenine katıldı. Genel Başkan Özel, burada yaptığı konuşmada, “Sevgili Bilecikliler, bugün çok tarihi bir günde, çok tarihi bir kentteyiz. Büyük bir mutluluk ve büyük bir gurur içindeyim” dedi. Özel, şunları söyledi:
videoo tamamı https://youtu.be/nRT0Sqn-znk
“CUMHURİYETİN NEFERLERİ”
“5 Aralık 1920 günü Bilecik’e hem Cumhuriyetimizin hem de partimin kurucusu Gazi Mustafa Kemal Atatürk geldi. Bugün sabah benim de il programına başlarken, ilk ziyareti gerçekleştirdiğim tarihi tren garında İstanbul hükümetinin temsilcileri ile bir araya geldi. Onlara kendini tanıttı. Kim olduklarını sordu. ‘İstanbul hükümetinin bakanları’ deyince ‘Ben artık öyle bir hükümeti tanımıyorum’ dedi. Çünkü onlar Mustafa Kemal’e, Milli Mücadele’de giriştiği, kararlılık ve azimle sürdürdüğü Kurtuluş Savaşı’nı başlatmak üzere olduğu süreçte Sevr Antlaşması'nı, yani Anadolu’nun çok az bir kısmının bize kaldığı, diğer yanlarının 7 işgalci ülke tarafından taksim edildiği ‘Sevr Antlaşması’nı kabul et. Bunu istiyorlar’ diyordu. Gazi bunları dinlemedi. Böyle bir muhatap kabul etmediğini söyledi. Adeta Bilecik’te bundan 104 yıl önce Sevr Antlaşması’nı, Türkiye ve Osmanlı’nın teslimiyet anlaşmasını yırttı ve attı. Bütün dünyaya Milli Mücadeleyi, kurtuluşu, ardından bağımsız bir Türk devletinin yeniden kurulacağını ilan etmiş oldu. İşte Cumhuriyet açısından, Türkiye Cumhuriyeti açısından bu kadar kritik bir kentteyiz. Cumhuriyet kentindeyiz. Kuruluş ve kurtuluşun kentindeyiz. Karşımda Cumhuriyetin neferleri, Atatürk’ün askerleri var. Hepiniz hoş geldiniz.”
“SEVR’İ YIRTIP ATTIĞI GÜN”
“İl Başkanımız Sayın Ali Özdemir, bugüne davet ettiğinde bugünün programına baktık. Çok anlamlı iki gün bir araya denk geliyordu. Bugün hem Atatürk’ün buraya geldiği, Sevr’i yırtıp attığı gündü, hem de Gazi Mustafa Kemal Atatürk’ün bu kez 5 Aralık 1930’da Türk kadınına seçme ve seçilme hakkını verdiği gündü. Bugün burada Bilecik’in seçilmiş ilk kadın Belediye Başkanı Melek Mızrak Subaşı’nın misafiri olmaya karar verdik. Bugün Bilecik’te bu anlamda yalnız değiliz. Tam Cumhuriyet Halk Partisi’nden seçilmiş 36 kadın belediye başkanı var, tüm Türkiye’de. Bu başkanlarımızı temsilen yedi bölgeden kadın belediye başkanlarımız bugün bana eşlik ediyorlar. Ayrıca Türk Kadınları Birliği’nin 81 vilayetten ve Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti’nden gelen şube başkanları, yöneticileri, 260’ın üzerinde Türk Kadınları Birliği’nin değerli yöneticileri burada. Hepsini saygı ile selamlıyorum.”
“SUBAŞI’NIN KARŞILIĞINI GÖRDÜLER”
“Bilecik Belediyesi, biri Sosyal Demokrat Halkçı Parti olmak üzere dokuz kez sandıktan sosyal demokratların çıktığı bir belediye. Bugün Bilecik’te milletvekili olarak sizi, sizin seçtiğiniz ve sizi Ankara’da temsil eden Yaşar Tüzün, 1999 seçimlerinde Bilecik Belediye Başkanı seçilmişti. Bir bahane buldular. Hazmedemediler. Seçimi iptal ettiler. Yeniden yapılan seçimde çok daha büyük bir farkla seçilmiş, Bilecik’e genç bir belediye başkanı olarak çok önemli hizmetler yapmıştı. Bundan yıllar sonra 2019 yılında Cumhuriyet Halk Partisi Bilecik’te belediyeyi kazandı ancak orada bir kişisel hatanın, bir kişisel ihtirasın bizi Bilecik’e mahcup etmemesi için, o hatanın sahibi ile yollarımızı derhal ayırdık. Partimizden uzaklaştırdık. Dedik ki ‘CHP belediyeciliği bu değildir. Hatayı yapan, kusuru yapan eğer bizim partimizdense susalım, başka partidense konuşalım olmaz. Bizim partimizin bunlarla işi olmaz’ dedik. Birileri gibi, Sayın Erdoğan gibi bunları görüp ‘Efendim biz sarı öküzü vermeyelim. Eğer ben bu yolsuzluğu kabul edersem devamı gelir’ demedik. Reddettik, yolları ayırdık. Günü geldi, Sayın Melek Mızrak Subaşı genç bir mimar olarak belediye meclis grubumuzun teveccühü ile Bilecik’in ilk kadın belediye başkanı oldu. Seçimlere giderken onu adaylaştıracaktık. Onun ildeki karşılığını gördüler. Onu itibarsızlaştırmak için maalesef bizi dost ateşiyle vurdular. Seçimlere birlikte girdiğimiz, bizim listelerimizden gelip de belediye meclis üyesi olanlar AK Parti ile anlaştılar, Melek Başkan’ı belediye başkanlığından düşürdüler.”
“İKİ KİŞİDEN BİRİNİN OYUNU ALDI”
“O zamanlar bizim yolsuzlukla partiden ayırdığımız kişi de bu anlaşmanın mimarı olarak belediye başkanlığı görevinden, açığa alındığı görevinden, istifa edip seçimin önünü açtı. Bu büyük kumpasın, üç taraflı kumpasın görüldüğü yerde telefonu açtım ‘Başkanım nasılsın, üzülüyor musun? Ne yapacağız’ dedim. Melek Başkan bana, ‘Hiçbir şey yapmayacağız başkanım. Siz arkamda olduktan sonra bunlarla sandıkta hesaplaşacağız’ dedi. İşte o seçimde, Bilecik’te Bilecik ittifakı, sosyal demokratlar, muhafazakar demokratlar, milliyetçi demokratlar, Kürt demokratlar… Melek Hanım’a inanan, Cumhuriyet Halk Partisi’nin adayına inanan ve o kumpasların hiçbirinin milletin gönlünde yeri olmadığını görenler sandıkta birleştiler. İki kişiden birinin oyunu aldı Melek Başkan.”
“31 MART HEYECANI BİLECİK’TE DEVAM EDİYOR”
“Bugün burada, burada bulunmamız sırasında, açılışları da yapmak için ‘Kent lokantası açacağız’ dedi. Ben bir lokanta açılışına gideceğimizi, bir miktar partilimizin, vatandaşımızın olacağını, bir kurdele keseceğimizi düşünüyordum. Ama görüyorum ki 31 Mart heyecanı Bilecik’te devam ediyor. Burada bir miting yaptınız siz. Hepinizi saygıyla selamlıyorum. Sağ olun, var olun. Biz, Cumhuriyet Halk Partisi olarak iyi örnekleri çoğaltıyoruz. Yayıyoruz. Hiç şüphesiz, bugün burada iki açılış, bir temel atma için buradayız. Kent lokantasını açıyoruz. Bundan sonra burada üç kap sıcak yemek çok uygun bir fiyata verilecek. Öğrencinin, dar gelirlinin, yoksulun yüzü gülecek.”
“İYİ HİZMETLERİ YAYGINLAŞTIRIYORUZ”
“Değerli Bilecikliler bugün buraya iki açılış, bir temel atma için geldik. Kent lokantasının ilkini biliyorsunuz Sayın Ekrem İmamoğlu İstanbul’da açtı. Ama biz iyi hizmetleri yaygınlaştırıyoruz. Bugün burası Türkiye’de açılan 72’nci kent lokantası. Dört kap sıcak yemeğin, dört çeşit yemeğin 70 liraya verileceği, ayrıca hızla yaygınlaştırdığımız askıda yemek uygulamasıyla yoksulların da gelip ücretsiz yemek yiyebileceği, sizlerin onlar alabilsin diye askıya yemek asabileceğiniz, ayrıca örneğin büyüklerimizin Allah gecinden versin vefatlarında, sene-i devriyelerinde ya da bir dileğimiz yerine geldiğinde gönlümüzden geçen bir yoksulu doyurmak, yemek vermek, sene-i devriyelerinde yemekler vermek, taziye yemekleri vermekle ilgili de kent lokantalarımız her zaman hizmetinizde olacak. Örneğin 250 kişiye bir hayır yemeği vermek isteyen o yemeği bir yerde kendi evinin önünde dağıttında eş, dost, akraba, komşu yiyor Allah kabul etsin, ama zaten o insanların karnı bir şekilde doyuyor. Alım gücü olan insanlara hayır yemeği dağıtmak yerine, bu kent lokantalarına gelip ‘250 yoksula benden bedava yemek dağıt’ demek kadar önemli bir dayanışma, kıymetli bir sevap yok. Buna bütün Bilecik’i davet ediyorum. Buraya ne kadar derseniz o kadarlık yoksula gerçekten ihtiyaç sahibine yemek vermiş olacaksınız. Bu çok önemli. Taziye evi son derece önemli bir beklenti. Kentler büyüyor. Dışarıdan göç alıyor. Dışarıdan gelen yeni yerleşimciler kendi bulundukları yerin kültürü ile bir taziye evi kültürünü Bilecik’te arıyorlardı. Bu ihtiyaç tespit edildi ve seçim sırasında taahhüt edildi. Şimdi bunu tüm Bileciklilerin hizmetine sunan, bu güzel hizmeti burada açacak olan Melek Mızrak Subaşı’ya, ekibine, bu güzel yatırımlara katkı sağlayan, belediye meclis grubumuza, diğer partilerin belediye meclis üyelerine de teşekkürlerimi iletmek istiyorum.”
“ÜÇ ÇOCUKTAN BİRİ OKULA AÇ GİDİYOR”
“Biraz önce burada ezanı dinlerken önümdeki evrakta Melek Mızrak Subaşı 8 ayda ne yapmış onlar yazıyordu. Şöyle bir baktım. Gerçekten gurur duymamak, takdir etmemek, Genel Başkan olarak övünmemek mümkün değil. Tarımsal üretimi destekliyor. İstanbul Büyükşehir Belediyesi’nin desteği ile bugüne kadar 1,4 milyon fide dağıtılmış Bilecik’te. Tarlada karpuz kalmış. Çiftçiden satın alınmış, vatandaşa dağıtılmış. İhtiyaç sahibi üniversite öğrencilerine 5’er bin lira, öyle bin lira, bin 200 lira değil, 5 bin lira burs vermiş. Bakın Recep Tayyip Erdoğan, ‘Ben geldiğimde burs 45 liracıktı’ diyor. Ecevit’in o tarihte verdiği bursu söylüyor öğrencilere, 1,5 çeyrek altın alıyordu. Bugün 2 bin lira veriyor Tayyip Bey, neredeyse çeyrek çeyrek altın alıyor. Melek Hanım, Sayın Erdoğan’ın devlet gücüyle 2 bin lira verdiği yerde Bilecikli ihtiyaç sahibi üniversite öğrencilerine 5 bin lira burs veriyor. 561 haneye 2,7 milyon lira sosyal destek sağlanmış. 217 çocuğa düzenli günlük beslenme çantası veriyor. Yani üç çocuktan biri okula aç gidiyor ya Türkiye’de. Beslenme çantası boş gidiyor ya, anası, babası onun yanına beslenme veremiyor, öbürü yerken fakirin çocuğu yandan bakıyor ya işte o Bilecik’te olmasın diye 217 yoksul ailenin çocuğuna günlük beslenme çantası veriyor. 243 ailenin evladına bin lira kırtasiye desteği sağlanmış okul açılırken. Öğrenciler için kitap kafe, sınav dönemlerinde 24 saat açık tutuluyor. Burada gençlere ücretsiz çorba, çay, kahve ikram ediliyor. 2 şubeye ulaşan Halk Bakkal ile ekonomik ürünler halka sunuluyor. 15-29 Aralık tarihlerinde ise Bilecik Tiyatro Günleri düzenlenmiş, Bilecik’teki insanlar uygun şekilde Bilecik Tiyatro Günlerinde kıymetli oyuncularla, değerli oyunlarla bir araya gelecekler. Hem Bilecik’in sosyal yaşamı hem de Bilecik’teki öğrencilerin bu noktadaki ihtiyaçları karşılanmış olacak.”
“AK PARTİ BELEDİYECİLİĞİNİN NELER YAPTIĞI ORTADA”
“Ayrıca AK Parti’nin çıkarıp, ‘Sokaktaki köpekleri toplayın, bir ay alan olursa alsın, almazsa öldürün’ dediği kanun teklifine bütün hayvansever ile birlikte vicdanı olan hepimiz hep birlikte direndik. Dedik ki ‘Bu kanundan itlaf maddesini çıkarın.’ Kavga dövüş çıkarttık. Ama kanun örtülü olarak bunu söylüyor. Türkiye’de AK Partili belediyelerin neler yaptığı ortada. Ama biz talimatımızı açık şekilde verdik. Arkadaşlarımızın da niyeti o yöndeydi zaten. ‘Bu katliam yasasını uygulamayacağız, ölümü değil yaşam hakkını savunuyoruz’ dedik. Hiç şüphesiz, Türkiye’de bir sokak hayvanları sorunu da var. Zengin evinin bahçesinden arabaya binip gidiyorken, yoksul fabrika servisine sabahın köründe giderken bir sokak hayvanı sorunuyla karşılaşıyor. Ekonomik durumu iyi olanların çocuğunu okula servis götürürken, yürüyerek okula giden yoksul öğrenci bir sokak hayvanı sorunu ile karşılaşıyor. İşte bunun için hem o sokak hayvanlarının rehabilite edilmesi, aşılanması, kısırlaştırılması son derece önemli. Hem de cana kastetmemek önemli. Bunun için yapılması gereken tam de Melek Başkan’ın yaptığı gibi 2 bin 800 metrekarelik bir hayvan barınağının ve buna ek olarak bin metrekarelik bir rehabilitasyon merkezinin de temellerini birazdan burada açacağız. Umuyorum ki çok yakın bir zamanda da tekrar onun açılışı yapılacak. Bilecik’teki sokak hayvanları sorununda çok önemli bir adım atılmış olacak. Başkanı kutluyorum.”
“MİLLETİN SESİNE KULAK VERMEYİ ÖNEMSİYORUZ”
“Sözlerimin sonuna gelirken biraz emeklilere, emekçilere bir şeyler söylemek isterim. Burası sadece Sevr’in yırtılıp atıldığı, Türkiye Cumhuriyeti’nin kuruluşunun öncesindeki mücadelenin ilan edildiği bir kuruluş kenti değil. Aynı zamanda burası Osmanlı İmparatorluğu’nun kurulduğu topraklar. Osmanlı İmparatorluğu’nun kurucusu Osman Bey, onun hocası Şeyh Edebali bu topraklarda yaşadılar. Şeyh Edebali, Osmanlı Devleti’nin kuruluşuna fikirleriyle öncülük etmiş bir bilge hoca. O diyor ki, ‘İnsanı yaşat ki devlet yaşasın.’ Bugünlerde ‘Devletin menfaatleri bu yöndedir, bir devlet aklı vardır, devlet şuna gerek duymaktadır’ deyip devleti sanki tek başına davranan bir mekanizma gibi gösteren bir akılla karşı karşıyayız. Türkiye Cumhuriyeti’nde millet devletini sever; çağırdığında askere gider, gerekirse şehit olur, vergisini verir. Ama millet bilir ki esas olan millettir. Milletler devlet kurar, devletler millet yaratamaz. O yüzden tam da Şeyh Edebali’nin dediği gibi ‘İnsanı yaşat ki devlet yaşasın.’ Bugün devleti kutsayanlara, bugün devleti canlı bir varlık gibi gösterenlere, ‘Onun kendi aklı var, siz bilmezsiniz’ diyenlere esas bu milletin aklını önemsemeyi, ferasetini dikkate almayı, bu milletin vicdanını görmeyi, sesine kulak vermeyi çok önemsiyoruz.”
“BİLECİK’TE ASGARİ ÜCRETLİ, YARI YARIYA DAHA AZ ÇAY VE SİMİT ALABİLİYOR”
“Bugün Türkiye’de bu iktidar gelmeden önce asgari ücret tam 7 çeyrek altın alıyordu. Bugün geldiğimiz noktada 3 çeyrek altın alınabiliyor asgari ücretle. Hesap ortada... Her asgari ücretlinin cebinden 4 çeyrek altın kayıp. Bakın Bilecik’e gelirken hesaplattık. Bilecik’te daha bu yılbaşında 8 lira olan simit şimdi olmuş 12 lira. Bir bardak çay yılbaşında 5 lirayken olmuş; 10 lira. Asgari ücretli Bilecik’te bu sene 1 Ocak‘ta bir çay ve bir simit aldığında, asgari ücreti 1300 tane çay ve simit alıyormuş. Şu anda 770’e düşmüş, 1300’ün neredeyse yarısı. Yani paranın satın alma gücü, çay - simit hesabıyla Bilecik’te yarı yarıya gerilemiş durumda. Ama çıkmışlar; ‘Biz asgari ücrete gerçekleşen enflasyon oranında değil hedeflediğimiz enflasyon oranında zam yapacağız.’ Bilecik’te asgari ücretlinin enflasyonu yüzde 90, Türkiye’de asgari ücretlinin ortalama enflasyonu yüzde 80. TÜİK’e, Tayyip’i Üzmeyen İstatistik Kurumu’nun baş harfleri TÜİK’e göre bile enflasyon yüzde 50. Ama bunlar asgari ücrete yüzde 25 - 30 zam yapmanın hesabındalar. Biz Cumhuriyet Halk Partisi olarak, bir büyük kampanyayı başlattık ve sürdürüyoruz: ‘Asgari ücret talebimiz 30, bunun altında yokuz’ diyoruz.”
“ASGARİ ÜCRET VEREN İÇİN İSE 24 BİN LİRA OLACAK”
“Ayrıca 30 bin liralık asgari ücret devletin sosyal güvenlik priminde de büyük bir artışa sebebiyet veriyor. Bu artışın bir kısmını küçük esnafa döndürmek zorundayız. Çünkü yanında bir kişi çalıştıran berber veya iki kişi çalıştıran eczacı, üç garson, bir bulaşıkçı, bir aşçı çalıştıran esnaf lokantasının 30 lira asgari ücret verecek mecali yoktur. Çünkü asgari ücret, alan için düşüktür, veren için çok yüksektir. Bunun için CHP hazırlığını yaptı, kanun teklifini verdi. Bir ile 10 arası asgari ücretli çalıştıranlara asgari ücretli başına 6 bin lira sosyal güvenlik prim desteği vermeyi öneriyoruz. Yani asgari ücret alan için 30 lira olunca, veren için 24 lira olacak. Bu iktidar zaten asgari ücreti 22, 23, 24 lira yapacak. Yani esnafa dokunmadan asgari ücreti 30 liraya çıkarmanın yolu ortadadır. Biz bu noktadaki çağrımızı bir kez daha yineliyoruz.”
“EMEKLİ HER AY ERDOĞAN VERGİSİ VERİYOR”
“Ve emekliler, canım emekliler… 2002 yılında bu iktidar geldiğinde 1,5 asgari ücret alıyorlardı. Yani Tayyip Bey hiç ellemese, hiç ilişmese, ‘Sizi enflasyona ezdirmeyeceğim, enflasyon oranında zam vereceğim’ deyip olmadık işlere girişmese bugün en düşük emekli maaşı 25 bin 500 lira olacaktı. Ama başka işlere girişte, sizi 12 bin 500 lira emekli maaşına mahkum etti. Şimdi biz 2002’de 8 çeyrek altın alan, bugün 2,5 çeyrek altına düşmüş en düşük emekli maaşına itiraz ediyoruz. Bilecik’te bir emekli, bir çeyrek altın kaybetse aklı çıkar, bütün gün gezdiği yerleri dolaşır ve o kaybettiği altını arar. Ama bugün Bilecik’te bir emekli değil, her emekli; bir çeyrek altın değil, 5,5 çeyrek altın; bir sefer değil, her ay kaybetmektedir. Bu emeklilerin Tayyip Erdoğan’a verdikleri Erdoğan vergisidir. Erdoğan’ın iktidarda olmasının, onun zenginin dostu ama garibanın dostu olmamasının bedelini sizler ödüyorsunuz. İşte kaybettiğimiz altını, kaybettiğimiz yerde bulacağız. Emeklilere çağrımdır: İlk seçimde sandığa konuşacağız, kaybettiklerimizi o sandıkta bulacağız.”
“ERKEN SEÇİMİ İSTEMENİN, BUNLARI YOLLAMANIN ZAMANI GELDİ”
“Bundan sonra da hem emekliler için hem emekçiler için hem Bilecik’teki tarımla uğraşanlar, hayvancılıkla uğraşanlar için hem de bu güzel esnafımız için var gücümüzle çalışmaya, mücadele etmeye devam edeceğiz. Bugün burada nasıl bir Cumhuriyet kadını, Bilecik’in bir evladı Melek Mızrak Subaşı sizin oylarınızla, size hizmet ediyorsa, memnunsanız yarın da Ankara’ya yolladığınız milletvekilleri, iktidar partisinin milletvekilleri olacak. Cumhuriyet Halk Partisi iktidarda olacak. Cumhuriyet Halk Partili bir cumhurbaşkanı, bakanlar olacak. Bu bakanlar mevcut bakanlar gibi kendi işlerine bakmayacak, kendi şirketlerine bakmayacak, yandaş şirketlere bakmayacak. Kendilerinin işine - gücüne değil, vatandaşın işine bakacak, emekliyi kollayacak, emekçiyi kollayacak, çiftçiyi kollayacak, esnafı kollayacak. İşte o zaman halkın iktidarını kurduğunuza emin olacaksınız. O güne kadar sizleri düşünmeyen bu iktidarı gönlünüzden düşürdünüz, gözünüzden düştüler. Artık hep beraber erken seçimi istemenin, sandığı kurmanın, bunları yollamanın ve halkın iktidarını kurmanın zamanı geldi. Hepinizi bu büyük iktidar yürüyüşüne bugün olduğu gibi destek vermeye davet ediyorum. İyi ki Bilecik‘teyim, iyi ki Atatürk’ün 1920’de geldiği Bilecik‘teyim. İyi ki Gazi Mustafa Kemal’in Cumhuriyet kentindeyim. İyi ki burayı Cumhuriyetçi, Atatürkçü bir başkan yönetiyor. İyi ki buranın Yaşar Tüzün gibi bir Bilecik’in evladı, Mustafa Kemal’in askeri var. Bunları çoğaltacağız, mücadeleyi büyüteceğiz, Bilecik’in yüzünü, Türkiye’nin yüzünü güldüreceğiz. Hepinize saygıyla selamlıyorum. Sağ olun, var olun.”