UNESCO tarafından evrensel bir dil olarak yaygınlaşması amacıyla Kasım 1999’ da her yıl 21 Mart Dünya Şiir Günü olarak kutlanması ilan edildi.
Küçüğüm
O senin coğrafyan
Yüzümü her sabah yıkayan
Kaçamak olduğum senin saçların
Ve değil mi varlığına gebe
Yağmaya hazır bakışların
Ilımış gözlerine karanfil takarım
UNESCO tarafından evrensel bir dil olarak yaygınlaşması amacıyla Kasım 1999’ da her yıl 21 Mart Dünya Şiir Günü olarak kutlanması ilan edildi. Bu gün dünyadaki şairleri ve şiirleri takdir etme ve destekleme zamanıdır. Şiir okumak aynı günde dört mevsime şahit olmak gibi bir şeydir. Önce özlüyor, sonra ağlıyor. Akşamları küsüyor, geceleri çok seviniyor insan…
Eğer şiir aşka dönüşmüşse bu aşkın açtığı pencereler ve bu pencerelerden hayata ilişkin algılarımız, giderek insanda farklı bir dünya görüşü oluşturur. Bu Yunus Emre’de baharistandır. Nazım’da vatan hasretidir. Pir Sultan’da şakıyan bülbüldür. Mevlana’da hümanizmdir, sarıçiçeğin güzelliğine varmadır.
Şiir kanalıyla, bir insanda açılan her pencere, o insana yeni görüşler, idealler kazandırır. Elbette böyle bireylerden oluşan toplumlar da ideali olan toplumlardır. Bizi çoğaltan sevgiyi ifade etmenin en güçlü aracıdır aynı zamanda şiir. Umudu yaralı zamanlarda çok ihtiyaç duyarız ona. Soruları mı tükendi çocukların, anaların gözyaşı mı damladı, ömürler aşklara mı gecikti, alev alev yanan şiirlerdir toplumların bu arayışlarında eşlik eder onlara.
Yani şiir girmişse hayatımıza, daha baharca bakarız toprağa, mavi gökyüzü umutlarını tazeler bir ağacın yaprağında. Mülteci yalnızlıkları atarız sırtımızdan, yükleriz evrenin kahrını ve kocaman bir dünya kardeşliği türkülerimiz olup çam ormanlarında rüzgâr gibi bize kendini hep bir ağızdan söyleten. Şiir girmişse hayatımıza hiçbir canlının ölmesini istemeyiz. İnanıyorum ki; Dünya ülkelerini yönetenler sanata ve şiire yakın dursalardı, başta Ortadoğu olmak üzere çok sayıda insan ölmez ve savaşlar olmazdı.
Sanatçılar, yazarlar ve şairler insan topluluğunun en hassas ve duyarlı kişileridir. Elbette onların da düşünceleri ve inançları vardır. Şair ve yazarın belki de en temel özelliği bence; ünlü düşünür Arlod Hauser’in deyişiyle, bir yazar ve şairin dünya görüşünü belirleyen şey; Hangi tarafı tuttuğundan çok kimin gözleriyle dünyaya baktığıdır. Yazar ve şair elbette ki dünyaya eserleriyle bakar. Onlar önce insan hayatı ve doğanın yaşanabilirliği demişlerdir. Sanatın bir işlevi de yaşamı yeniden ve estetik düzeyde üretmekse, verili koşulları insana yaşanılabilir oluncaya dek uğraşmak, dönüştürmeye yeltenmek. Eş deyişle şair, yazar ve sanatçılar hayatı sorgulayan kişiler olmalıdır.
Son söz: Şiir belki yıldızları keşif edecek buluşlar vermeyebilir. Ancak umutsuz kaldığımızda yüzümüze gülen, hayatı sorgulayıcı ve yaşanılır kılan, insanlarla bir arada yaşamayı sağlayan düş evrenidir. 21 Mart, Kafkas ve Ortadoğu halklarının; özgürlük, barış ve direniş günü olarak kutlanılan Nevroz Bayramı ve Şairlerin(ozanların) 21 Mart Dünya şiir günlerini içtenlikle kutlarken; şiirin dünya halklarına barış getirmesi istemiyle her tür savaşa hayır diyorum…
GÖKÇE YÜREK
Gidiyorum ciğerimin rengiyle
Boyadığım karatahta, ak tebeşir
Ardımca boy versin gonca
Sana gökçe olsun diyorum
Yüreğimin kapağındaki yonca
Neler çizmedim ki oylum gözüne
Yazmadığım kalmadı pürüzlü yüzüne
Dağlar mı çizmedim dalgalı
Bacası çatal kara evler sevdalı
Uçuşan martılar mı kirliliğine karşı doğanın
Artık gamzenin vadisi mavilerde
Yağmur tutmasın karanlıkları hoyratça
Yıldızları yorgan yaptım koynuma
Ha birde uyarsa gagası hüzün kokan
Kuş tüyü takarsın yakama
07/ 06/ 2007