Muhalefetin cumhurbaşkanı adayı kim olacak diye herkes birbirine sorarken taşlar yerli yerine oturmaya başladı.
Muhalefetin cumhurbaşkanı adayı kim olacak diye herkes birbirine sorarken taşlar yerli yerine oturmaya başladı. Muhalefet birlikte hareket etme ve aynı ittifak şemsiyesi altında birlikte hareket edecek. Muhalefet beş partili ittifak + HDP formülü üzerinde anlaşmış gibi. Bu belli!
Muhalefet farklılıkları koruyarak ortak noktaları öne çıkararak hareket etmeye kararlı. Peki, öne çıkan ortak nokta ne?
Sihirli sözcük güçlendirilmiş parlamenter sistem.
Güçlendirilmiş parlamenter sistem hakkında hemfikirler ancak işin daha zor daha karmaşık bir yönü daha var. Hatta, bu konuda farklı düşünceler de çarpışıyor.
Muhalefet kimi cumhurbaşkanı adayı yapacak?
İttifakta 2018 seçimlerinde olduğu gibi her partinin kendi adayı çıkarmayacağı belli oluyor. İlk turda yarışalım ikinci turda en çok oy alan aday üzerinde birleşiriz demeyecekler.
Ortak aday arayacaklar. Nasıl anladın derseniz …
Meral Akşener’in ve Kemal Kılıçdaroğlu’nun söylemlerine dikkat ederseniz siz de anlayabilirsiniz. Her iki liderin de önceliği Türk usulü başkanlık sistemine son vermek.
Her iki lidere “Aday olacak mısınız” diye sorulduğunda her ikisi de “Ortaklarınız da isterse neden olmayalım” dedi.
Hatta, Meral Akşener “Türkiye’nin bu ucube sistemden kurtuluşunun önünde tıkaç olmayacağım. Kurtuluşu zora sokacak toz zerresi kadar bir davranış içine girmeyeceğim” dedi. Bu sözleriyle Meral Akşener ne yapacaklarına dair küçük ipuçları veriyor.
Beşli ittifak ortaklarından Ahmet Davutoğlu ve Ali Babacan’ın sicilleri temiz olmadığı için normal olarak aday gösterilmez.
Ahmet Davutoğlu’nun başbakanlık dönemi parlak değildi. Recep Tayyip Erdoğan’ı taklit ettiği için bir başbakan olarak kendi kişiliğini ortaya koyamadı. Ülkeyi iyi bir şekilde yönettiği söylenemez. Kovulan ilk başbakandı Ahmet Davutoğlu. Üstelik kovulmayı kabullendi.
Ali Babacan daha teknokrat, daha demokrat ve yumuşak bir imaj sergiliyor ama Erdoğan’ın karşısına cumhurbaşkanı adayı olarak çıkarsa çok yıpranır. Tabiri caizse dayak yer.
En kötüsü de Ali Babacan’ın Abdullah Gül’ün muhalefet adayı olması için uğraştığını itiraf etmesi.
Ya Temel Karamollaoğlu diye soracak olursanız.. Olmaz!
Sonuçta ya Kemal Kılıçdaroğlu ya da Meral Akşener.
Bazıları Kemal Kılıçdaroğlu diyor bazıları Meral Akşener kesin aday diyor.
Bence ne Kemal Kılıçdaroğlu ne de Meral Akşener. Neden diye soracağınızı biliyorum.
Bana göre ikisinden biri aday olduğunda öteki partinin ya da kurdukları ittifakın o kişinin liderliğini yaptığı partinin peşine takıldığı görünümü oluşur.
Kemal Kılıçdaroğlu cumhurbaşkanı aday olduğunda İYİ Parti, Saadet ve diğer partilerin tabanı “CHP için mi uğraşıyoruz” diye mırıldanmaya başlarlar.
Hatta, mırıldanmalar yüksek sesle konuşmaya dönüşür.
Meral Akşener’in aday olduğunu düşünün. CHP’liler mırıldanmaz. Açık açık söylerler.
İttifakta liderlerinden Kılıçdaroğlu veya Akşener aday olduğunda Türk usulü başkanlık rejimini değiştirme hedefi, parlamenter rejime geri dönme amacı ve kurumları yeniden kurma hayali kesintiye uğrar.
Hem Kemal Kılıçdaroğlu hem de Meral Akşener bunu gayet iyi görüyor.
2019 yerel seçimlerinde İstanbul Büyükşehir Belediyesi için Ekrem İmamoğlu isminde uzlaştıkları gibi cumhurbaşkanlığı için de bir isim bulup anlaşacaklar. Her iki liderin de başka çaresi yok.
Seçmenin karşısına nasıl bir aday çıkarmalılar?
Seçmenin karşısına çıkaracakları cumhurbaşkanı adayı keyfi davranmayacağına seçmenleri inandırmalı. Seçmenleri inandırması gereken başlık var.
İttifakın üzerinde uzlaştıkları cumhurbaşkanı adayı kurumlara önem verdiğine,ülkeyi tek başına değil ortak akılla yöneteceğine seçmeni inandırmalı. Parlamenter rejime dönmek için var gücüyle çalışacağına, demokrasiyi özümsediğine seçmenlerini inandırması gerekiyor. En önemlisi de popülist olmadığına seçmenleri inandırması gerekiyor.
Z kuşağı bu seçimlerde çok önemli. Özgürlükler konusunda özellikle gençleri inandırmalı.
Seçmenleri bütün bunlara inandırdı diyelim. Bir başka boyutu tartışalım. Cumhurbaşkanlığı seçiminde HDP kilit parti.
HDP adı geçince aklıma şu soru geliyor: HDP kendi adayını mı çıkarır yoksa yerel seçimlerdeki politikasını mı devam ettirir?
HDP kendi adayını çıkarsa da çıkarmasa da sonuç farklı olacak.
Peki, neden?
HDP’nin altı milyon dolayında seçmeni var. HDP aday çıkarmazsa milletvekili seçiminde seçmenin evet mührünü kimin üzerine basacağı önemli. Seçmen boş oy da atabilir.
HDP bir ihtimal aday göstermezse diyelim ki, Öcalan İmralı’dan mektuplar yazmaya başlar, şöyle bir durum ortaya çıkabilir diye düşünüyorum.
Milletvekili seçiminde beş partili ittifak +HDP, cumhurbaşkanı seçiminde ise seçmen ittifakı büyük rol oynar.