Bundan tam bir yıl önce Çin de ortaya çıkan ve dünyaya yayılan salgına karşı alınması gereken tedbirlerle uğraşıyoruz.
Süreç yönetimlerinin bir tanesinde bile sağlanabilmiş bir başarı maalesef yok.
Öncelikle birbirinden ayırmamız gereken iki husus var ve bu iki hususu birbirinden ayıralım.
Salgının bulaşması öncesi ve sonrasını biribirinden ayıralım.
Bizi özü itibarıyla ilgilendiren kısım toplumun geneline salgının bulaşmasını engellemektir. Engelleyemediğimiz bulaş bulaştıktan sonra bütünüyle yük sağlık çalışanlarının sırtına yükleniyor. Oysa alınabilecek ufak tefek kültürel önlemlerle bulaş sayısını aşağılarda tutma imkanımız olabilirdi.
Vaka artışının aşağılara çekilmesi hususunda başarılı olamadık.
Bulaş sonrası hastane hizmetleri açısından birçok Avrupa ülkesinden daha iyi durumda olduğumuz gerçeğinden hareketle, ölümleri önleyemedik. Zaten burada ölü sayısı baz alınacak bir ölçü değil. Vakaları önleyemediğimiz sürece ölümler olmaya devam edecektir.
Önleyemediğimiz vakaların ölümcül halini hafifletebilmek için “Aşı”ya sarıldık. Sarılmaz olaydık. Yalanlar birbiri üstüne söylenerek toplumun güvendiği dağlara kar yağdırdılar. Genel olarak insanları sadece dinlediği için güven duyduğumuz Sağlık Bakanı, siyasete kurban edildikten sonra bugün sözüne en güvenilmez kişi durumuna düşürüldü.
Yine bu süreçler yönetiminde ekonomik yardımlar konusunda da başarılı olamadık. Aksine uygulanan politikalarla insanları yeniden borçlandırarak çıkmaza sürüklediler.
Alınması gereken temel önlemlerin uygulanmasında da sınıfta kaldık. Maske-Mesafe-Temizlik…
Çok basit bir uygulama olan bu üçlü tedbir, iktidar tarafından ayaklar altına alınarak sürecin kahramanlarının emeklerine saygı bile göstermeyi düşünmediler.
Şimdi bu süreçlerin tamamı yerelde Ak Parti teşkilatlarını zorluyor. Tepedeki yönetenlerin yaptıkları yanlışların bütününü toplum önünde cevaplamak durumunda kalan partiliye kendilerini savunacak alan bırakılmıyor. Ak Parti içinde dostlarımız var. Biz bu dostlarla sık olmasa da arada bir buluşup sohbet ediyoruz. İşte bu süreçlerin yanlış yönetildiğini ve kendilerinin savunamaz duruma getirildiklerini onlar söylüyorlar. Bakın daha bugün bir dostum “Cumhurbaşkanımız maske, mesafe ve temizlik konusunda daha dün topluma seslendi, ama bugün katıldığı içişleri bakanımızın annesinin cenazesindeki görüntüyü biz nasıl anlatacağız insanlara. Aşı konusu ayrı bir dert. Yaa arkadaş sizden kimse yalan söylemenizi istemiyor. Biz 2002 yılından bu yana toplumun yanından bir gün uzak kalmadık. Ancak aşı konusu bizim başımızı önümüze düşürdü” dedi.
Daha çok şeyler konuştuk ta şimdi onlara girmenin ne yeri, nede zamanı.