Son zamanlarda konu kıtlığı çektiğim düşünülebilir. Zira ikinci kez eski bir yazımı sizlere sunuyorum. Fakat durum konu kıtlığından kaynaklanmıyor.
Turhan Çömez’in Halk Tv.de Uğur Dündar ile yaptığı söyleşiyi geçen hafta izledikten sonra, 2007 yılında kaleme aldığım yazımın değerli okurlarım tarafından güncellenerek değerlendirileceğini umuyorum.
TURHAN ÇÖMEZ’İ DİNLERKEN ÇOK ETKİLENDİM
Geçen Cumartesi günü Tv. kanallarında dolaşırken Kanal Türk’te Tuncay Özkan’ın AKP milletvekili Turhan Çömez ile yaptığı söyleşiyi adeta mıhlanarak izledim. İtiraf etmeliyim ki, son dönemlerde beni bu derece etkileyen başka hiçbir program olmadı.
Neden mi?
Turhan Çömez benim hiçbir yakınlık duymadığım AKP gibi bir partinin Milletvekili olarak, partisinin üst düzey yöneticilerine ve özellikle ekonomi politikalarına inanılmaz eleştiriler getirdi. Denilebilir ki, kendisi seçimlerde tekrar aday gösterilmeyeceğini fark ettiği için tekrar aday olmadı ve bu sebeple şimdi partisinin politikalarına karşı çıkıyor.Ama bu kesinlikle haksız bir değerlendirme olur, zira kendisinin milletvekilliği süresi içinde sürekli eleştirileri ve uyarıları basında çıkıyordu.Doğrusunu isterseniz, kendisini göstermek isteyen, siyasette bireysel yükselme hırsı ağır basan, şov yapma ihtiyacı ile hareket eden sıradan bir siyasetçi olarak algılıyordum. Beni böyle düşünmeye biraz da basında Turhan Çömez’in çıkışlarıyla ilgili çıkan haberlerin verilişi sırasında yapılan yorumlar oluyordu.
Şimdi ilk defa bu programda kendisini kesintisiz ve mimiklerine dahi dikkat ederek izleme imkanı bulmuş oldum. Milletvekilliği döneminde yaptığı çalışmaları ve yaşadıklarını anlatırken yaptığı yorumları son derece faydalı ve inanılır gördüm. Özellikle, partisinin uyguladığı ekonomi politikalarına getirdiği eleştiriler, benim 2 yıldır gazetenizdeki köşemde dile getirmeye çalıştığım eleştirilerle neredeyse tamamen örtüşüyordu.O halde, neden partisinden istifa etmeyi düşünmemişti?
Tuncay Özkan bu anlama gelecek bir soruyu kendisine yönelttiğinde verdiği yanıt tatminkardı:
‘’Benim için partinin kuruluş aşamasındaki felsefesi önemliydi.Yoksulun yanında olan, hırsızlık ve yolsuzluğa karşı duran, ekonomide IMF politikalarını reddeden, ulusal bütünlüğü savunan, üretim artışı ile büyümeden yana bir programın yürürlükte olacağı beklentisini son ana kadar muhafaza ettim. Benim gibi düşünen pek çok milletvekili arkadaşım da vardı. Ancak, Lider oligarşisine dayanan ve maalesef Türkiye’deki hemen bütün siyasi partilerde geçerli olan bu olumsuz durum varken, parti değiştirmenin anlamsız olacağını, ayrıca kişisel siyasi çıkar arayışı gibi algılanacağını düşündüm’’ dedi. Bundan sonraki süreçte siyasetin içinde olacağını, ancak daha öncelikli olarak 50 kişilik bir grupla birlikte sivil toplum örgütlenmesi oluşturarak siyasette yeni arayış inisiyatifi oluşturmayı hedeflediklerini belirtti.
Bu gün seçimlerin sonuçları belli olacağından, bazılarımız rey verdikleri ve inandıkları siyasi partilerin aldıkları neticeden mutlu veya mutsuz olacağız. Bakış açılarımıza göre iyi veya kötü yeni bir siyaset dönemi başlıyor.
Turhan Çömez gibi umut vaat eden daha nice nitelikli ve idealist insan gücümüzün varlığı, bizlerin gelecekle ilgili umutlarımızı muhafaza etmemize yardımcı olacaktır.
İşte bu nedenle, lütfen hiçbir yurttaşımız seçim sonuçlarından istediği sonuçların çıkmamasına bakıp (Çetin Altan’ın deyimiyle) ‘’enseyi karartmasın’’
Türkiye’nin önünde yaşanacak güzel günler vardır. Bize düşen görev, her birimizin öncelikle hangi işle uğraşıyorsak, o iş’te en iyisini yapmaya çalışmak olmalıdır. Sonraki hedefimiz ise, siyaseti ve siyasetçiyi en iyi şekilde izlemek ve SAHİP OLACAĞIMIZ SİYASİ GÖRÜŞLERİMİZİ net olarak belirlemek ve bu görüşleri iktidara en doğru şekilde taşıyacak vekilleri göreve getirmeye çalışmak olmalıdır.