Toplumun tümünü yakından ilgilendiren yeni bir tartışma konumuz ortaya çıktı!
Alışveriş merkezleri, Büyük mağazalar ve zincir mağazaların kuruluş ve çalışma esaslarına dair kanun teklifi, iktidara mensup bir grup milletvekili tarafından tasarı olarak sunuldu.
İlk tartışmalara bakacak olursak, bu kanun teklifi de daha öncekiler gibi yasalaşma imkanı bulamayacak.
Neden derseniz; yasa tasarısını sunan iktidar milletvekili kendi partisinden ilgili Bakan’ın açıklamalarından sonra bu tasarıyı gündeme getirmiş olmaktan neredeyse mahcubiyet duyar hale gelmiş. (CNN.TÜRK. televizyon kanalında, 11.12.2014 akşamı yayınlanan Ahmet Hakan’ın tarafsız bölge programını izleyenlere sorabilirsiniz.)
Şimdi TBMM.de komisyonlarda görüşülecek olan bu tasarının ne hale getirileceğini doğrusu ben merakla bekleyeceğim. İnternet’ten AVM.Yasa tasarısı 2014 yazarak indirebileceğiniz tasarıyı toplam 18 madde olarak dikkatle inceledim. Eğer aynen yasalaşabilirse, inanın devrim gibi bir şey olur. Ama teklif sahiplerinin dahi arkasında durmayacakları yaptıkları açıklamalarla anlaşılıyor.
Benim esas merak ettiğim; yazının başlığında sorduğum sorunun yanıtıdır. Yani, Kocaeli Ticaret Odası başta olmak üzere, İlimizde kurulu diğer Ticaret Odalarının da, bu yasa tasarısı hakkında ne düşündükleridir. Birinci derecede onların üyelerini ilgilendiren bu hayati konuda, geliştirdikleri düşünceler nelerdir?
Tasarının Ticaret Odalarına yüklediği çok önemli misyon vardır:
İkinci bölüm, Kuruluş ve diğer esaslar, Madde 3- şöyle diyor:
‘’Büyük mağazaların kuruluşu, büyük mağazalar değerlendirme kurulu’nun olumlu raporuna bağlıdır. Toplam 9 üyeden oluşan bu kurulda, 2 üye Ticaret Odasının temsilcileridir.
Ayrıca; Büyük mağazalar sicili’nin oluşturulması ve belgelerinin muhafazası ile şubeleşmeyle ilgili gelişmelerin takibi yine Ticaret Odalarının bünyesindeki bu birim tarafından sağlanacaktır.
Bunun dışında, yine Ticaret Odası Üyelerinden olup bu AVM.lere mal verenlerin karşılaştıkları ödeme sorunlarına çözüm getiren düzenlemeler madde 11. de vardır.
Madde 12.de ise, tedarikçi ve üreticilere ürettirip satın aldıkları ürünleri kendi markaları altında satmaları halinde, bu satışların toplamı cirolarının %30’unu geçemez diye bir düzenleme var ki, üreticilerin haklı olarak yakındıkları markalaşma haklarının gasp edilmesini önleyecek etkisi vardır.
Ayrıca, anlaşmalarında yok ise, tedarikçi veya üreticiden, Raf, katılım, reklam, anons bedeli ve benzeri uygulamalar adı altında herhangi bir ücret talep edilemeyecektir.
Tüketiciyi yanıltan kampanyalar düzenlenemeyecektir. Diğer işletmelere zarar verecek ve haksız rekabet oluşturacak şekilde satışlar yapılamayacaktır.
Görüldüğü üzere, tasarıda önemli olduğunu düşündüğüm bazı maddelerden bahsederek dikkat çekmeye çalıştım.
Konunun esas ilgilisi, Ticaret Odasıdır. Yönetim kurulu’nun net bir değerlendirmesi olmalıdır. Yok, eğer kendilerini yetkili görmüyorlarsa, bu konuyu tartışmak ve karara bağlamak üzere, tek maddeli olağanüstü meclis toplantısı düzenlenebilir. Buradan çıkacak karar, kuvvetli bir talebi dile getirecek olursa, üst kurul olan Odalar Birliğinin de desteği sağlanarak TBMM.de görev yapan vekillere doğru karar almada yardımcı olunacaktır.
Bu konu, kısır bir siyasi tartışma konusu olamaz. Ticaret hayatı içinde, uzun yıllardır sıkıntısı çekilen bir durumun düzeltilmesine imkan sağlayabilecek iyi bir çalışma olabilir.
Geçmişte benim de farklı dönemlerde yönetiminde bulunduğum Ticaret Odamızın önüne güzel bir fırsat çıkmıştır. Umarım değerlendirilir.