Özdilek

Güncel

Avukatlardan tepki

Kocaeli Barosu, HSYK'de yapılmak istenen değişiklikleri eleştirdi

13 Ocak 2014 Saat: 15:01
Avukatlardan tepki
Avukatlardan tepki
17 Aralık 2013 tarihinde İstanbul Cumhuriyet Başsavcılığı tarafından başlatılan “Yolsuzluk ve Rüşvet Operasyonu” sonrasında siyasi iktidarın bu soruşturmayı kendisine yapılan bir komplo olarak değerlendirmesi sonucu emniyet teşkilatında başlatılan görevden alma ve yer değiştirmeleriyle başlayan süreç, siyasi iktidarın temsilcileri tarafından Anayasa’ nın 138. maddesine aykırı olarak yargıya müdahale anlamındaki söylemleri ve Adli Kolluk Yönetmeliği’ nin değiştirilmesi ile devam etmiş, bu süreçte yargı mensupları da çeşitli basın açıklamalarında bulunmuş, HSYK tarafından Adli Kolluk Yönetmeliği’ nin Anayasaya aykırı olduğuna ilişkin basın açıklaması yapılmış, baroların girişimi ile Adli Kolluk Yönetmeliği deşikliği hakkında Danıştay tarafından yürütmeyi durdurma kararı verilmiştir. Bu gün gelinen noktada siyasi iktidar, HSYK Kanunu’ nda değişiklik yapılmasını önermiş ve öneri TBMM Adalet Komisyonu’ nda kavgalı bir şekilde tartışılmaya başlanmıştır. Artık siyasi iktidar ve yargı arasındaki güç savaşına dönüşen süreç tüm yurttaşlarımız tarafından endişe ve dehşetle izlenmektedir.
 

Anayasal demokrasilerde, siyasal iktidarlar birey hak ve özgürlüklerini korumak amacıyla sınırlandırılmıştır. Bu anlamda kuvvetler ayrılığı ilkesi, siyasi iktidarı sınırlandırmanın ve güç aşımını engellemenin en önemli unsurlarından birisidir. Kuvvetler ayrılığı ilkesi gereğince yasama, yürütme ve yargı erklerinin hiçbirisi diğerinin üstünde değildir.

 

Her türlü güç, gücü elinde bulunduranlar tarafından kötüye kullanabilir. Dünya siyasi tarihine bakıldığında en çok kötüye kullanılan gücün, yürütme gücü olduğu görülür. Yürütme gücü keyfi olarak kullanılabildiği için, bireysel hak ve özgürlüklere yönelik tehdit ve tehlikeler her zaman siyasi iktidarlardan gelmiştir. Bu sebeple siyasi iktidarı “ denetleme ve dengeleme ” işlevini görecek birey hak ve özgürlüklerini koruyacak ve güvence altına alacak bağımsız ve tarafsız yargı erkine ihtiyaç vardır. Ancak yargı erkinin de kendi sınırları içerisinde kalması, yani “ yargıçlar yönetimine ” dönüşmemesi gerekli ve önemlidir.

 

Bugün yaşanan gelişmeler, yürütme ve yargı erki arasında güç savaşı yaşandığını göstermektedir. Bu savaşta, siyasi iktidarın son hamlesi HSYK Kanunu’ nun değiştirilmesine yönelik teklif olmuştur. HSYK Kanunu’nda yapılmak istenen değişiklikler ile yargı bağımsızlığı ve tarafsızlığını tamamen yok edilmekte ve yargı erki Adalet Bakanı’ na yani yürütmeye bağlanmaktadır.

 

2010 Anayasa değişikliği sonrasında oluşturulan HSYK’ nın bugünkü yapısı demokratik ve çoğulcu değildir. Bu sebeple HSYK’ nın yapısı sorunludur. Ancak siyasi iktidar HSYK’ nın bugünkü yapısının ve işleyişinin başlangıcı olan 2010 Anayasa değişikliğinden bugüne kadar geçen süreçte HSYK ile ilgili hiçbir şikayeti ve yakınması yokken ve hatta bu sistemi şiddetle överken, yapılan yolsuzluk ve rüşvet operasyonundan sonra alelacele yargıya müdahale girişimi ile yargı sistemimizi siyasi erkin emir ve komutasına sokacak yasal değişiklikler yapmak istemektedir. Bu çerçevede HSYK Kanunu’ nda yapılmak istenen değişikliklerle;

 
  • Kurul üyelerini baskı ve etki altında bulundurmak için bu üyeler hakkındaki suç, soruşturma ile disiplin soruşturma ve kovuşturma işlerini yürütmek ve bu konularda karar alma yetkisi Bakanlığa verilmektedir.
  • Teftiş Kurulu Başkanı, Yardımcıları ve Genel Sekreter Yardımcılarını atama yetkisi Bakanlığa verilmektedir.
  • Kurulun görev alanına giren konularda genelge ve yönetmelik düzenleme yetkisi Bakanlığa verilmektedir.
  • Mevcut halden bir an önce kurtulmak için de, geçici madde ile kurul üyelerinin dairelerdeki görevlerine son verilip, dairelerin yeniden oluşturulması ve üyelerinin atanması tümüyle bizzat Adalet Bakanlığı tasarrufunu bırakılmak istenmektedir.

Bu değişiklik önerileri Anayasaya aykırıdır ve yargıya açık müdahaledir. Yapılmak istenen değişiklikler ile yargı bağımsızlığı ortadan kaldırılmakta, hukuk devleti yok edilmek istenilmektedir.

 

Siyasi iktidar yanlışı yanlışla düzeltmek istemektedir. Oysa ki, bugün yapılması gereken HSYK Kanunu’ nda yeni bir düzenleme değildir. Yapılması gereken HSYK’ nın yürütme erkinden bağımsızlığını güvence altına alacak, yargı bağımsızlığını ve tarafsızlığını her türlü olumsuzluktan uzak tutacak şekilde oluşturulacak ve Adalet Bakanlığı’ nın sitem içindeki etki ve işlevini kaldıracak evrensel kriterlere uygun değişiklikleri yapmaktır.

 

Bu yapılırken hakimlik ve savcılık mesleklerinin iki ayrı meslek olduğu dikkate alınarak, bu iki mesleğin özlük işleri ile ilgili kurullarının iki ayrı yapıda “Hakimler Yüksek Kurulu” ve “Savcılar Yüksek Kurulu” olarak düzenlenmesi, Hakimler Yüksek Kurulu’ nun Yargıtay 1. Başkanı, Savcılar Yüksek Kurulu Başkanı’ nın ise Yargıtay Cumhuriyet Başsavcısı’ na tevdi edilmesi, kurul üyelerinin yarısının TBMM’ de temsil edilen siyasi partilerin 5/4 nitelikli çoğunluk oyuyla, yarısının da hakim ve savcıların kendi aralarında yapacakları seçimle belirlenmesine ayrıca her iki kurulda yargının kurucu unsuru olan avukatlara da yer verilmesi gereklidir.

 

Ülkemizde yaşanan bağımsız ve tarafsız yargı sorununun tepesinde HSYK’ yı geçmiş tüm dönemlerde çağdaş, demokratik hukuk devletine yakışır bir şekilde oluşturamamak ile birlikte hakimlik ve savcılık mesleğine başlama, hakimlik ve savcılık sınavlarının yapılış şekli, hakim ve savcı olacak kişilerin seçimi hususunda da siyasi erkin etkisinin olmadığı bir sistem kuramamış olmamızdır. Öncelikle hakimlik ve savcılık mesleğine kabulden itibaren sistemi tarafsız, çağdaş, demokratik hukuk devleti anlayışına uygun hale getirecek köklü değişikliklere ihtiyaç vardır.

 

17 Aralık’ tan sonraki süreçte yaşananlar zaten tartışılan bağımsız yargıya ve hukuk devleti ilkesine zarar vermiştir. Geçmiş süreçte yaşadığımız tüm siyasi nitelikli Ergenekon, Balyoz, KCK, ÇHD davalarındaki soruşturma ve kovuşturmalara ve verilen kararlara güvenilemeyeceğini siyasi iktidar da kabul etmiştir. Bütün bu yaşananlar yurttaşlarımızın yargıya ve adalete olan inancını azalmaktadır. Bizce en büyük tehlike budur. Adalete olan inanç ve güvenin azalması, ülkemizi içinden çıkılmaz bir kaos ve kargaşa ortamına sürükleyebilir.

 

Bu sebeple Kocaeli Barosu olarak, yasama, yürütme ve yargı erkini kullanan herkesi hep birlikte hukukun üstünlüğünü savunmaya, kuvvetler ayrılığı ilkesini tüm güçlerin içselleştirerek hayata geçirmesini sağlamaya, çağdaş, demokratik ve hukuk devletini tesis etmeye yönelik birlikte çalışmaya davet ediyoruz. 

YORUMLAR Üye Girişi

Bu Habere Yorum Yapılmadı. İlk Yorumu Siz Yapmak İster misiniz? 
Lütfen Resimdeki kodu yazınız
 

Kocaeli Haberci Tavsiye Formu

Bu Haberi Arkadaşınıza Önerin
İsminiz
Email Adresiniz
Arkadaşınızın İsmi
Arkadaşınızın E-Mail Adresi
Varsa Mesajınız
Güvenlik KoduLütfen Resimdeki kodu yazınız
DepolamaTaşıma iletme sistemiMerdiven Tırmanma CihazıEngelli merdiven tırmanıcıUluslararası evden eve nakliyatAdaklıklazer epilasyonAnkara evden eve nakliyat