Kültür/Sanat

Azima Ağalarova, XXI. Asır Dünya Edebiyatın’da Görkemli Bir Sima

Sovyetler Birliği’nin son liderinin himayesinde gerçekleştirilen Ermeni işgalleri ve Türk katliamları Azerbaycan’da hayatın tüm sahalarında, özellikle de ilim ve tahsilde eksikliği yıllarca hissedilecek boşluklar yarattı.

15 Mart 2017 Saat: 20:26
Azima Ağalarova, XXI. Asır Dünya Edebiyatın’da Görkemli Bir Sima
Azima Ağalarova, XXI. Asır Dünya Edebiyatın’da Görkemli Bir Sima

20. asrın sonlarına doğru Ermeni lobilerinin ortaya attığı “Dağlık Karabağ” meselesi Azerbaycan’ın sadece toprak kaybına sebep olmadı. Sovyetler Birliği’nin son liderinin himayesinde gerçekleştirilen Ermeni işgalleri ve Türk katliamları Azerbaycan’da hayatın tüm sahalarında, özellikle de ilim ve tahsilde eksikliği yıllarca hissedilecek boşluklar yarattı.

            Yakın geçmişimizde bir deyim vardı: ”Şimdi hiçbir yazarın kitabı okunmuyor!” Ben, bu atasözü üzerinde düşündüğümde, bu atasözünün bazı gerçekliği yansıttığı kanısındayım. Gerçekten de ülkemizde uzun yıllar kitap okunmadı. Çeşitli sebeplerle güzel sanatlardan ve edebiyattan uzak duruldu. Çünkü Azerbaycan’ın genel ve siyasi durumu nedeniyle mevcut kitaplar Sovyet ideolojisini yansıtıyordu.

Diğer taraftan yeni eserlerin ortaya çıkmaması da olumsuz bir tesir gösterdi. Şükürler olsun ki o sıkıntılı devirler geride kaldı. Evet şükürler olsun ki artık kitaplar okunuyor. Yaşadığımız 21.yüzyılın ilk 17 yılında Azerbaycanlı yazarların ortaya koydukları güçlü eserler, tüm 20.yüzyılın eserleri içinde önemli bir ağırlığa sahiptir. Bunun esas sebebini Azerbaycan’ın bağımsızlığı ile beraber halkımızın dünya ülkeleriyle entegrasyonuna ve dünya edebiyatı ile tanışmasına bağlıyorum.

            Diğer önemli bir sebep de Azerbaycan Devleti’nin güzel sanatlara ve edebiyata verdiği önemdir. Bu, daha geniş ve özel bir konuyu kapsadığı için, bu yazıda bu konuyu detaylandıramıyorum ancak şunu söyleyebilirim: Son yıllarda bizzat Cumhurbaşkanı İlham Aliyev’in direktifleri ile çok sayıda eser, Latin alfabesi ile basıldı.

            Şimdi, art arda eserler yazarak benim dikkatimi çeken bir yazar hakkında kendi fikir ve görüşlerimi belirtmek istiyorum. Bu yazar ne filozoftur ne tarihçi ne gazeteci ne de hukukçudur. Sovyet devrinde Yabancı Diller Enstitüsü’nü bitiren Azerbaycan asıllı bir Alman vatandaşıdır. O, dört kitabını tahminen iki ayda okuduğum Azima Ağalarova’dır.

            O, yirmi birinci yüzyıl dünya edebiyatının ünlü isimleri ile beraber geniş okuyucu kitlelerine ulaşmaya layıktır. Ne yazık ki burada kitap basımı ve yayımı problemleri yazarı etkilemektedir. Evet Azima Ağalarova’nın Azerbaycan ve Anadolu Türkçesi ile yayımlanan “Gecelerde Saklı Kaldım”, Teyyare Kanadında Uçan Kuş”, “Bakü’den Kahire’ye ve Stockholm’a Uzanan Yol”, “Yıpranmış Hayaller Peşinde” adlı kitaplarının, 1000-2000 arasında tiraj yapmasının asıl sebebi basım ve yayımdır.

            Ne zaman ve kimden duyduğumu hatırlamadığım güzel bir söz aklıma geldi: ”Başlık, metnin yarısıdır!” Azima Ağalarova’nın dünya edebiyatı için güzel örnekler teşkil edecek eserlerinin adları cazibeli ve düşündürücüdür. Kitapların adları ile içeriği arasındaki uyum, gerçekten de dikkat çekicidir.

            Şimdi genç yazarın eserleri hakkındaki görüşlerimi ayrı ayrı belirtmek istiyorum. Azima Hanım’a genç yazar dememin iki sebebi vardır: Birincisi beş yıl önce yazarlığa başladı; ikincisi ise onun eserlerinde karşılaştığınız objelerde, gençlik ile beraber saf bir sevgi ve sadakat vardır. Burada hayat ve insanlık aşkı, vatan sevgisi, kadın-erkek ilişkisi oldukça önemli bir tarzda okuyucuya iletiliyor. Öyle ki yazar bir yandan edebi bir ustalıkla bütün eserlerinde sevginin duruluğunu anlatırken diğer taraftan sevgi ve gurur arasında keskin bir çatışma yaratmayı başarıyor. En önemlisi de bu çatışmada gerçeklik ile adalet duygularını ön planda tutuyor. Diyebilirim ki onun tüm eserlerindeki konular gerçek hayattan alınmıştır.

            Özellikle “Yıpranmış Hayaller Peşinde” ve “Bakü’den Kahire’ye ve Stokholm’a Uzanan Yol” adlı eserleri, Brezilyalı meşhur yazar Paulo Coelhon’un casus romanları kadar sürükleyicidir.

            Yazar büyük bir ustalıkla Lale-Serdar, Lale-Henry, Adil-Bahar, Kemal-Suzan, Jozef-Dilara gibi kahramanları ile rengarenk sahneler yaratıp okuyucusunu bu saf ve tertemiz güzellik bahçesinden haz almaya sevk ederek kendi hayatlarında da aynı güzelliği yaşamağa heveslendiriyor.

            Azima Ağalarova uluslararası ilişkilere duyduğu ilgi nedeniyle Sovyetler Birliği’nin Ortadoğu ve Avrupa siyasetini iyi bilmektedir. Sahip olduğu yüksek bilgi seviyesi onun eserlerindeki özelliği daha da güçlendirmektedir. SSRİ’nin geçmiş devirdeki Ortadoğu politikalarının halen Rusya Federasyonu tarafından devam ettirildiğini kendine has bir dille “Bakü’den Kahire’ye ve Stokholm’a Uzanan Yol” adlı kitabında anlatmıştır.

            Bu dedektif romanının kurgusu, Puşkin’in “Yüzbaşı’nın Kızı” romanı ile benzerlik göstermektedir. Bundan başka meşhur Azerbaycanlı yazar Alibaba Hacızade’nin roman kurgusunda kullandığı taktik ile Azima Ağaoğlu’nun kullandığı taktik aynı gibidir.

            Bu roman 2015 yılında İsveç’te “A Long Trip From Bakü to Cario and Stockholm” adı ile İngilizce yayımlanmış olup halen AB’nin beş ülkesinde on-line olarak satılmaktadır. Bu yönü ile Azerbaycan edebiyatının Avrupa’da ilgi görmesi bizim için gurur vericidir.          

            Azima Ağalarova’nın yazı dili ve üslubu ile ilgili olarak bir şeyler söylemek de yerinde olur: O, fikir ve görüşlerini objektif olarak okuyucuya aktarmaktadır. Zengin söz dağarcığı, nadir ifade üslubu, akıcı ve sade yazı dili onun kitaplarını okuyanların sayısını artırmaktadır.

Yazar, okuyucuyu yoran uzun tasvirlerden ve gereksiz tekrarlardan kaçınmış, kendisi ile okuyucusu arasında samimi bir köprü kurmayı başarmıştır. Onun eserlerindeki sosyal-siyasi olaylar ve kitaptaki objeler arasındaki gelişim süreci çok uygun bir şekilde oluşturulduğu için okuyucu bir yandan objelerin kaderini merak ederken diğer yandan hasretle bu sürecin sonunu beklemektedir.

Yazar büyük bir ustalıkla milletler, dinler ve mezhepler arasında dostluğu güzel bir şekilde tasvir ederken, hayırseverliği, lider kişilerle işçilerin arasındaki ilişkilerin adaletli ve samimi bir şekilde geliştirilmesini, işlerin yapılış şeklini tebliğ ederken emrindeki kişilere karşı samimi davranmayı, özetle liderliği yeni bir bakışla anlatmaktadır.

O, eserlerinde karşılıklı ilişkileri samimi bir şekilde geliştirilmesinin önemini açık bir şekilde anlatmıştır. Yetenekli kalem dostum, insanların hedeflerine ulaşması için tek bir yol göstermektedir: Mücadele!..

Mücadele ise hayat aşkı demektir. Azerbaycan halkının da daha iyi organize edilmiş bir mücadeleye ihtiyacı vardır. Azerbaycan’ın gelişmesi ve kuvvetlenmesi, Karabağ’ın düşman işgalinden kurtarılması için bütün gerçeklerin dünya kamuoyuna duyurulmasında daha mücadeleci olmak dileği ile Azima Ağalarova Hanım’ın daha büyük eserlere imza atacağına inanıyor, kendisine başarılar diliyorum diye belirten Gazeteci-Yazar Sabir Şahtaxtı 17 Şubat 2017’de böyle anlattı bize Ağalarova’yı. Bende Azima Hanım’a başarılar diliyorum…

Haber: Veysel Kavrayan

 

Kocaeli Haberci Tavsiye Formu

Bu Haberi Arkadaşınıza Önerin
İsminiz
Email Adresiniz
Arkadaşınızın İsmi
Arkadaşınızın E-Mail Adresi
Varsa Mesajınız
Güvenlik KoduLütfen Resimdeki kodu yazınız
DepolamaTaşıma iletme sistemiMerdiven Tırmanma CihazıEngelli merdiven tırmanıcıUluslararası evden eve nakliyatAdaklıklazer epilasyonAnkara evden eve nakliyat