Yakın çevremde dikkatimi çeken bir konu var : Emekliler birşeylerle meşgul olmazlarsa hemen çöküyorlar. Sağlıklarını hızla kaybediyorlar.
Emekli olunca bu korkuyu ben de yaşadım. Bu nedenle İtalya’dan kitaplar getirdim. Birinci uğraşım italyanca oldu. Sürekli olarak italyanca yayınlar okudum. Bu yayınlardan birinde gördüğüm atasözü beni çok etkiledi: Bir Çin atasözü. “Adam sayılman için 3 şey yapmalısın: ağaç dikmelisin, çocuk sahibi olmalısın, kitap yazmalısın” Orman mühendisiyim, çoluk-çocuk sahibiyim, italyancadan tercüme ettiğim bir kitap var ama kitap yazmadım. Orman ağaçları konusunda yaptığım araştırmalar yayınlandı ama onları kitap saymam mümkün değil.
Karar verdim, bir kitap yazacağım. Peki... Konu ne olacak? Belediyeler bütün Türkiye’de buduyorum diye ağaçları mahvediyor, aklına gelen ağacı istediği yere dikiyor ya... Belediyeler için “Kent ağaçlandırmalarını” konu edinen bir kitap yazayım dedim. Kitabı yazmak için yayınlar tarıyorum, kitaplar okuyorum. Ama ağaçları etkileyen sadece budama filan değil ki... İşin içine kentin iklimi girdi. Bu girince dünyadaki iklim değişikliği girdi. İklim değişikliğine neden olan küresel hava kirliliği girdi. Kitabın hacmi arttı. Şimdilerde son düzeltmeleri yapıyorum. Param yok.. Nasıl bastırabilirim, bilmiyorum ama üstünde her gün çalışıyorum.
Hava kirliliği konusunda yazdıklarımı tekrar gözden geçirirken aklım şu “Yürüyüş Yolu” denilen yola takılıyor ve adeta dehşet içinde kalıyorum. Her iki tarafından bir gün içinde yüzlerce motorlu aracın geçtiği bir yol. İnsanlar ortada, iki yanda zehir makineleri ve ortada biriken zehirli havayı hapseden iki taraftaki apartmanlar. Bilgisayar çıktısı bir bildiri hazırlamak, bunu o yolda çocuklarını ellerinden tutup veya çocuk arabalarında gezdirenlere dağıtayım diyorum. Beni iş arayan veya reklam yapan kişi zannederler, tersleyenler olur diye korkmuyorum, halkı korkutmaktan içeri atılırım diye korkuyorum. Şimdi diyeceksiniz ki bu dağıtacağın şeyde neler yazılı olacak?
İşte şunlar yazacak: “Çocuğunu arabasında, elinden tutup bu yerde gezdiren anne... Çocuğunla beraber hava almaya çıktığını zannediyorsun. Kendin zehirleniyorsun, bari çocuğun zehirlenmesin. Bu yolu çocuğunu alıp hemen terket, bu yolun yakınlarına bile çocuğunu getirme. Neden? Evet neden? Çünkü motorlu araçlar eksozlarından en fazla zehiri yavaş giderken atarlar. Buradan geçen yüzlerce araç dur-kalk yavaş gitmiyor mu? Lastik tekerlekli araçlar fren yaptığında sürtünme ile hem asfattan hem lastikten senin göremediğin ve zehir olan toz kalkıyor. Bu yol boyunca birbiri peşine dizili giden araçlar defalarca fren yapmıyor mu? Kirli hava en aşağıda olanları en fazla kirletiyor. Senin çocuğun o yolda (ben o yola zehir yolu diyorum) yüzeye en yakın değil mi? Çocukların yetişkinlerden daha sık ve daha derin nefes aldığını biliyor musun? Bu sebeple de soluduğu kirli havadan dolayı senden daha fazla zehirlendiğinden haberin var mı?”
Hanımefendi çocuğunu gezmeklere çıkarmış! Güldürmeyin beni diyeceğim, ağlanacak durum var. Bu millete bazı şeyleri kimler, nasıl öğretecek? Tehlikeler karşısında kimler, nasıl uyaracak?
Bu kentin mürekkep yalamışları, kitap, gazete okuyanları… Bu yazımı okuduğunuz halde dostlarınızı, arkadaşlarınızı uyarmazsanız, inanın günaha gireceksiniz.