İfade özgürlüğü o ülkedeki demokrasinin varlığını yada yokluğunu ortaya koyan turnusol kağıdı gibidir.
Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi’nin (AİHM) 2019 yılı başında yayınladığı, Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesi’ne (AİHS) taraf 47 devletin 1959-2018 yılları arasında yol açtığı toplam 777 ifade özgürlüğü ihlalinin 321’inin (yaklaşık %41’inin) Türkiye tarafından gerçekleştirildiğini gösteriyor.
Dünya Basın Özgürlüğü Endeksi'nde Türkiye, 180 ülke arasında 154'üncü sırada. Son 10 yılda yaklaşık 11 bin basın mensubu işsiz kaldı.
85 gazeteci hâlâ tutuklu. İfade özgürlüğü başkaları, özelikle iktidar tarafından “sakıncalı” görülen düşünceler için ortaya çıkmış bir hak.
Birçok hakka bünyesinde yer veren basın ve ifade özgürlüğü ile hukuk devleti, yargı bağımsızlığı yani demokrasi arasında doğrudan bir ilişki vardır.
İfade özgürlüğü o ülkedeki demokrasinin varlığını yada yokluğunu ortaya koyan turnusol kağıdı gibidir.
En temel demokrasi ölçüsünü basın özgürlüğü verir.
AİHM’ye göre de ifade özgürlüğü demokrasinin temelini oluşturur. Avrupa insan hakları mahkemesi bir kararında “[İfade özgürlüğü] toplumun ilerlemesi ve her insanın gelişmesi için esaslı koşullardan biri olan demokratik toplumun asıl temellerinden birini oluşturmaktadır. İfade özgürlüğü, yalnızca lehte olduğu kabul edilen veya zararsız ya da ilgilenmeye değmez görülen bilgi veya düşünceler için değil, aynı zamanda devletin veya nüfusun bir bölümü için saldırgan, şoke edici veya rahatsız edici bilgi ve düşünceler için de uygulanır. Bunlar, çoğulculuğun, hoşgörünün ve açık fikirliliğin gerekleridir; bunlar olmaksızın demokratik toplum olmaz.” demektedir.
Bu gün demokrasinin dördüncü gücü olan basın tekellerin ve yakıcı iktidarın elinde gerçek işlevini yerine getirememektedir. Yanını yargı bağımsızlığı eksikliğini de buna eklerseniz vay basınımızın ve demokrasimizin haline. İfade özgürlüğü, demokrasi, hak ve hukuk için mücadele eden basın emekçilerinin basın özgürlüğü gününü, er yada geç bu özgürlüğe kavuşma umudumla gönülden kutluyorum.