Bay Kemal’in vizyon hamlesi

. Bu toplantıda ön plana çıkan aktörler, bunların neden tercih edildikleri, CHP’nin böyle bir zaman diliminde böyle bir hamle yapma gereksinimi neydi, karşılığı alabilecek mi gibi önemli sorular belirdi birçok kişinin kafasında. 

Görebildiğim kadarıyla Kemal Kılıçdaroğlu, Recep Tayyip Erdoğan’ın zayıf yanını yakalamış ve yaptığı vizyon toplantısıyla birkaç noktaya ateş etmek istiyor. Birincisi Erdoğan’ın zayıf noktası ikincisi cumhuriyetin altını çizerek ikinci yüzyıla çağrı yapması. Üçüncüsü ise bu toplantıyı kendisi için bir halkla ilişkiler aracına çevirip kendi adaylık şansını artırma girişimi olarak görebiliriz.

Kılıçdaroğlu’nun İkinci Yüzyıla Çağrı Vizyonu ile birlikte ortaya koyduğu birçok önemli madde var. Tek tek neler konuştuklarını açıklamayacağım. Önce stratejik olarak düzenlenen vizyon toplantısı ne anlama geldiğini açıklamak gerekiyor. Bu toplantı her şeyden önce Kemal Kılıçdaroğlu’nun adaylık şansını artırabilmek için yapılmış stratejik bir hamle.

Nasıl bir strateji?

“Ekonomiyi Kemal Kılıçdaroğlu mu yönetecek kardeşim! Ülkenin ekonomisini Bay Kemal’e mi emanet edeceğiz” diye kafasında soru işareti oluşturan kararsız seçmene CHP’liler şu mesajı vermeye çalışıyor:

“Hayır! Ekonomiyi diploması tartışmalı olan Erdoğan’a emanet ettiğiniz gibi Kemal Kılıçdaroğlu’na emanet etmeyeceksiniz. Kemal Kılıçdaroğlu bu kadar kompleks hale gelmiş bir ülkenin ve bu kadar girift sorunları olan bir yönetim şeklinin ekonomisini devralıp tek başına yönetebilecek bir aktör değil. Ama biz bilime, entelektüel birikime, vizyona hatta karizmaya önem veren bir partiyiz. Bu nedenle Kemal Kılıçdaroğlu’na öyle bir ekonomi ekibi oluşturduk ki Türkiye değil dünya çapında seçkin isimlerle, bir vizyonla ekonominin başına geleceğiz ve neredeyse sıfır hatayla evrensel değerlerle barışıp ölçülü bir şekilde ekonomiyi yönetip yolumuza devam edeceğiz”

Yukarıda zayıf yanı yazmıştım. Kılıçdaroğlu’nun zayıf yanı ekonomi. Ekonomiden çok da anlayan, ekonomi alanındaki entelektüel birikimi çok da yüksek olan bir lider değil. Hatta daha önce uluslararası basın kuruluşları onunla röportaj yaparken “Ekonomiyi nasıl düzelteceksiniz” diye sorduğunda “Bu konuda Ali Babacan’ın ciddi çalışmaları var, altılı masada bu görevleri ağırlıklı olarak onlara atfediyoruz” gibi açıklamalar yapmıştı. Bu zayıf bir nokta. Bir liderin verebileceği vizyoner bir yanıt değildi.

Başka Bir Zayıf Nokta da Erdoğan Cephesinde Var!

 Evet! Erdoğan’ın cephesinde de bir zayıf nokta var. Bu hamleyle birlikte aslında Kılıçdaroğlu Erdoğan’a da bir gönderme yapmış ve bir hamle yapmış oluyor. O hamle ne?

Size karşılaştırmalı olarak anlatacağım. İlk AKP kabinesini şöyle bir düşünün. Milli Eğitim bakanını aklınıza getirin, içişleri bakanını gözlerinizin önüne getirin. Bülent Arınç, Hüseyin Çelik, Yaşar Yakış, Abdullah Gül vs. Kabineyi sayabiliyoruz.

Neden?

Siyasi geçmişten gelen, söyleyecek sözleri yapacak projeleri olan, bir şeyi inanmışlıklarını ortaya koyabilen, aktör olarak ortada  gezinebilen insanlar vardı AKP’nin geçmişinde. Bugünkü AKP kabinesine ve AKP yönetimine baktığınızda ne görüyorsunuz? Ön plana çıkamayan, siyasi geçmişi olmayan, söyleyecek sözü olmayan vizyoner, stratejik ve karizmatik olmayan silik tipler var.

Neden biliyor musunuz* Erdoğan “iki dönem kuralı” diye diye partideki tüm önemli aktörleri silip süpürdü attı. Üç beş tane karizmatik olmayan zeki adamla birlikte ülkeyi yönetmeye çalışıyor. Onların da ikinci adam olma ihtimali yok. Partiyi emanet ettikleri düşük profilli aktörler. 

Erdoğan “Bırakıyorum Siyaseti” Dese

Erdoğan “Çok hastalandım, çok yoruldum bırakıyorum siyaseti” dese AKP kime kalır? Cevap veremiyorsunuz değil mi? Koskoca AKP’de Süleyman Soylu hariç siyasi geçmişi olan kısmen çıkıp bir şeyler söyleyip kendi meşrebince bağırıp çağırabilen ikinci bir adam yok. Onun da üstünden Peker videoları geçti, onun da gümbür gümbür AKP liderliğine giden yolunu dinamitlediler. AKP’de ikinci adam yok! İkinci adamın olmayışının nedeni bir tek adam rejimi o kadar güçlü bir şekilde kuruldu ki bu yüzden ikinci adama şans verilmesi de imkansız.

Asıl soru şu: Sizlere neden bunları anlattım?

Kılıçdaroğlu yaptığı bu hamleyle  “ Tamam benim de zayıf noktalarım var ama benim Erdoğan’dan farklı bir artı noktam var. O da şu: Ben dünya çapındaki akademisyenlerle, entelektüellerle, düşünürlerle çalışabilirim, benim tek adam olmak gibi bir niyetim yok benim başarılı olmak gibi bir hedefim var. Bu nedenle dünya çapında bir araya getirdiğim şampiyonlar ligi kurarım ve maça öyle çıkarım Erdoğan da “ben süper starım benim kadromda başka kimse olmasa da hiç önemli değil”   der. Ben çıkar topumu oynarım maçımı da kazanırım, farkımız bu.“   demeye getiriyor. Yani Kılıçdaroğlu kendi zayıf noktasını ön plana koyarken aynı zamanda Erdoğan’a karşı kıyaslamalı olarak güçlü olduğu bir konuyu da ön plana koymuş oluyor.

Neresinden bakarsanız bakın vizyon toplantısı seçim sürecindeki halkla ilişkiler enstrümanıdır. Kemal Kılıçdaroğlu’nun adaylık yarışında kesinlikle geri adım atmayacağını, elindeki tüm kozları sonuna kadar kullanacağını ve bu uğurda bir yol haritasının deklare etmiş oldu.

Tüm Bunlar Halk Üzerinde Etkili Olur mu?

Tüm bunlar kitleler üzerinde oranları değiştirecek şekilde etkili olmaz. Sadece kararsız noktada duran bir iki puanın üstünde kısmen etkili olabilir. Bir iki puan az mı? Bir iki puan az değil. Hele hele başkanlık yarışında yarım puanların binlerce kez hesaplandığı ve üstüne stratejilerin yapıldığı süreçlerde bu tür toplantılar önemli.

Bu Toplantılar Kemal Kılıçdaroğlu’nun Aday Olarak Çıkmasına Yardım Eder mi?

Bu sorunun yanıtı bende yok. Çünkü liderler ser verip sır vermiyor. Kendi aralarında başkanlık ve adaylık konusunu defalarca konuşmuş olmalarına rağmen “kesinlikle konuşmadık” diyorlar ve stratejilerini sonuna kadar devam ettirmeye çalışıyorlar.

Buraya kadar anlattığım CHP’nin vizyonuydu.  Bilirsiniz bazen yazıyı  “izleyelim görelim” diyerek bitiririm.

Gene izleyelim görelim …