CHP Genel Başkanı Özgür Özel: “Ey Erdoğan, İhsan Aktaş Kimle Temasta Diye Arıyorsan Yanı Başına Bak”
BEŞİKTAŞ’TA YÜZ BİNLER BAŞKANINA SAHİP ÇIKTI:ÖZGÜR ÖZEL YÜZ BİNLERE SESLENDİ
CHP Genel Başkanı Özgür Özel: “Ey Erdoğan, İhsan Aktaş Kimle Temasta Diye Arıyorsan Yanı Başına Bak”
“ESENYURT'LA BEŞİKTAŞ’I İLİŞKİLENDİRMEYE KALKTILAR, ELLERİNE YÜZLERİNE BULAŞTIRDILAR”
“SEÇİLMİŞ BAŞKANA UYUŞTURUCU BARONUNA YAPMADIĞINIZ MUAMELEYİ YAPTINIZ”
“RIZA AKPOLAT VATANINA, MİLLETİNE BAĞLI, NAMUSLU, ÇALIŞKAN BİR GENÇTİR”
Haber: Özgen Sarıkaya/Net Medya Grup-İGFA. İSTANBUL
Cumhuriyet Halk Partisi Genel Başkanı Özgür Özel, Beşiktaş Belediyesi Halk Buluşmasına katıldı. Burada konuşan Cumhuriyet Halk Partisi Lideri Özgür Özel, “Merhaba Beşiktaş, merhaba İstanbul. Bugün bir iş günü, bir mesai günü. Bugün buradaki herkes, bu ülke için, bu şehir için, ailesi için çalışmak, işini gücünü yapmak, daha iyi bir Beşiktaş, daha iyi bir İstanbul, daha iyi bir Türkiye için gayret sarf etmek isterdi. Ama bugün hepimiz işimizi, gücümüzü bırakıp, buraya geldik. Beşiktaş Belediyesi’nin önünde, Beşiktaş’ta adım atacak yer yok. Çünkü bugün burada Beşiktaş’ın iradesine, milletin iradesine sahip çıkmaya; bu ülkenin tertemiz, iyi yetişmiş, genç, yüreğinde vatan, millet, bayrak sevgisi olan pırıl pırıl bir belediye başkanımızı, bir evladımızı, bir kardeşimizi Beşiktaşlıların komşusu, evladı, kardeşi Rıza Akpolat’ın şahsında Beşiktaş’ın iradesine sahip çıkmaya geldik. Hepiniz hoş geldiniz” ifadelerini kullandı. Genel Başkan Özel şöyle devam etti:
VİDEOYU İZLEMEK İÇİN https://youtu.be/RKXdThP3hVo
“BEŞ YILDIR BEŞİKTAŞ RIZA BAŞKAN’DAN, O BEŞİKTAŞ’TAN RAZIYDI”
“31 Mart tarihinde Beşiktaş, İstanbul, Türkiye bir karar verdi. ‘22 yıldır yenilmedim, yenilmiyorum, yenilmeyeceğim’ diyen biri kibrin esiri olmuş, gücünün esiri olmuş ve geldiği sokaklarda artık dolaşmayan, sıcak salonlarda kendi atadıklarına kendini alkışlattıran, geldiği yeri unutup millete tepeden bakan biri. Ele geçirdiği güçle geçmişte kendi yaşadığı yargı mağduriyetlerini söyleye söyleye, o mağduriyeti dile getire getire bir yerlere gelmiş olan biri. Şimdi gücü ele geçirince, kendisine yapılan ve yapılmayan bütün kötülükleri rakiplerine yapmaya, siyaseten yarışıp da yenemediklerini elindeki kamu gücüyle yenmeye, sindirmeye ve karşısında neyi engel görüyorsa onunla haksız bir mücadeleye girişmeye başladı. İşte bizi buraya toplayan süreç tam da böyle bir aciziyetin, hazımsızlığın, milleti tanımamanın, milletin gücünden güç alıp belli bir yere gelince millete sırtını dönmenin sonucudur, tezahürüdür. Oysa hepimiz biliriz ki demokrasilerde tek egemen vardır. O da sadece milletin kendisidir. Egemenlik milletindir. Ondan aldığı gücü kendi gücü sananlar yanlış yaparlar, yanlış yaptırırlar, bu ülkeye yazık ederler. Son dönemde 31 Mart’ta Beşiktaş’ta kullanılan oylarla genç, çalışkan, vatansever Başkan Rıza Akpolat burada sizlerin oylarıyla bir rekora imza attı. Çünkü beş yıldır görev yapıyordu. Beşiktaş Belediyesi’nin pencerelerinden buraya bakan, gözleri ışıl ışıl, çalışkan, temiz ve namuslu insanlarla birlikte beş yıl boyunca bu şehre, bu ilçeye hizmet etti. Sonra partisi tarafından yapılan anketlerde, hiç şüphesiz açık ara büyük bir memnuniyetin sonucu olarak yeniden aday gösterildi. Çıktı Beşiktaş sokaklarına, alnı açık, başı dik gezdi. Çünkü kimsenin gözünün içine bakamayacağı bir şey yapmamıştı. Çünkü Beşiktaş onu, o Beşiktaş’ı gayet yakından tanıyordu. Ahali ondan, o Beşiktaş’tan memnundu, razıydı.”
“BELEDİYE MECLİSİ MUTLAK KARARI GÖSTERDİ”
“Bu razılık Rıza Başkan’a Türkiye rekorunu getirdi. Her seçimde bir parti kazanır, daha az oy alan partiler belediye meclisini bölüşürler, güçleri nispetinde temsiliyet alırlar. Türkiye’ye duyurmak isterim ki, Beşiktaş Belediyesi’nde 31 belediye meclis üyeliği vardır. Beşiktaşlılar bunu şöyle taksim ettiler; 31 üyenin 31’ini de Cumhuriyet Halk Partisi’ne, Rıza Akpolat’ın ekibine verdiler. Buradan bütün Türkiye’ye Cumhuriyet Halk Partisi dışında başka partileri tercih etmiş değerli vatandaşlarımıza sesleniyorum. Başka partilerde siyaset yapan, rakip olduğumuz değerli siyaset arkadaşlarımıza, tüm siyasi partilerin belediye meclis üyelerine, ilçe başkanlarına, belediye başkanlarına sesleniyorum. Diğer siyasi partilerin yöneticilerine sesleniyorum. Bir ilçede 31 belediye meclis üyesinin 31’i de bir partiye verildiyse orada karar mutlaktır, memnuniyet tamdır. Daha da ötesindedir. Milletin karşımızdaki rakip olan AK Parti - MHP birlikteliğine 31 belediye meclis üyeliğinden birini daha vermemesinin bu kentte bir anlamı vardır. Demiştir ki Beşiktaş, ‘Düşündüm taşındım. Aldığım hizmete baktım. Hizmeti verenlere baktım ve kararımı verdim. Siz bu kapıdan içeri girmeyin.’ Beşiktaş hizmeti kimden alacağına karar verdi.”
“OYLA GİREMEYENLER YARGI OYUNLARIYLA GİRME ÇABASINDA”
“Şimdi bu kapıdan içeriye milletin oylarıyla, milletin helal oyları ile giremeyenler yargı oyunları ile girmeye çalışıyorlar. Bunu görmek lazım, demokrasiye inanan herkesin; Türkiye’nin dört bir yanındaki tüm siyasetçilerin ve bu iktidara oy veren herkesin şunu görmesi lazım. Hal böyleyken yargı oyunları ile Cumhuriyet Halk Partili belediyelere girmeye çalışmak, el atmak ve itibar suikastı yapmak demokrasinin işi değildir. Haddizatında güçlülük de göstermez. Bu aslında bir tükenmişliğin eseridir. Bunu görüp de ‘İyi yapıyor’ diyecek AK Partili iyi niyetli seçmenlerin, MHP’li iyi niyetli seçmenlerin olduğuna inanmıyorum. Türk milleti der ki, ‘Kim kazandıysa o yönetecek.’ Öyle ya hepimiz gücü aynı yerden almıyor muyuz? Bugün Rıza Akpolat’a verilen vazifenin, gücün merkezini inkar edersek, yarın bu 600 milletvekiline, bu bakanlara… Ki ayrı ayrı seçilmediler, atandılar. Peki bu Cumhurbaşkanına ‘Sana verilen desteği de yok sayıyoruz’ derlerse bu ülkenin sonu ne olur? Sayın Erdoğan, şunu hatırla. Senin ne istediyse verdiklerin, sırtını sıvazladıkların, birlikte yol yürüdüklerin, devletin tepesindeki menzile farklı yollardan yürüdüklerin bir gün altlarına çektiğin tank ile karşına çıktılar. O gün muhalefet partisi olarak biz bu darbe girişimi karşısında kapalı Meclis’i açtırdık. Dedik ki, ‘Seçimler yapılıp, milletimiz başka bir karar verene kadar ülkenin ana muhalefet partisiyiz. Seçilmiş parlamentonun, demokrasinin arkasında ve darbecilerin karşısındayız’ dedik. Millete güvenmek, millete inanmak, milletin kararına saygılı olmak, darbe günü bile muhalefet de olsanız seçilmişlerin yanında yer almak demektir. Biz böyle bir partiyiz.”
“BU KEZ TANKLA DEĞİL, YETKİ VERİLMİŞ BAŞSAVCIYLA…”
“15 Temmuz akşamı bütün millet şahittir ki, Erdoğan da şahitlerin en başındadır ki biz milletin seçtiğine elindeki güçle karşı duranın tam karşısında olduk. Şimdi ele geçirilen yargı gücüyle, altına tank değil bir araç verilmiş başsavcının, eline yetki verilmiş başsavcının, sırtına cübbesi geçirilmiş başsavcının talimatlandırılmasıyla İstanbul’u karıştırmak, CHP’li belediyelere teker teker itibarsızlaştırma operasyonları yapmak ve Cumhuriyet Halk Partisi belediyeciliğini sahada yenemeyip, milletin gönlüne giren bu anlayışı yarışarak geçemeyip, buna karşı haksızlık yapmak, güç kullanmak bu ülkede hiçbir kimseye faydası olmadığı gibi Recep Tayyip Erdoğan’a da fayda getirmeyecektir, huzur getirmeyecektir. Esenyurt Belediye Başkanımız Sevgili Ahmet Özer, iyi bir akademisyen, bir kanaat önderi, bir bilim insanı. Fikirlerine en çok da bu hükümetin başvurduğu bir bilim insanını Esenyurt’ta aday yaptık. Esenyurt kendisini görevlendirdi. İki kişiden birinin oyunu alarak hizmete başladı. Kendisine bir sabah operasyon yaptılar. Tutukladılar ve tutuklamaya itirazda ‘Bu deliller yeterli değil ama gizli tanık var’ dediler. İki ayı geçmiş ve 75 gün olmuştur, tek bir kişi için yazılacak bir iddianame hazır olamamıştır. Çünkü talimat kesindir. Yukarıdan, öyle başsavcıya demek için demiyorum… Daha yukarıdan, en yukarıdan, Recep Tayyip Erdoğan’dan gelen talimat; ‘Türkiye’nin en büyük ilçesini CHP’nin elinden alın. Hazmedemiyorum bu sonucu.’ Bu talimata göre suçlanacak Ahmet Özer alınmıştır. Ama aranan delil bulunamamış, icat edilen gizli tanık bile bir kulp takamamıştır. 300 sanıklı davaya dört günde iddianame yazmakla övünenler halen daha 75 günde tek sanıklı Ahmet Özer davasına bir iddianame yazamadılar. Diğer taraftan hiçbir suçu olmayan başkanımız iki ayı aşkın süredir cezaevindeyken, Tunceli Ovacık’ta belediye başkanımız Sevgili Mustafa Sarıgül Ovacık’a yıllardır hizmet ediyor. 12 yıl önce dönemin savcısı, jandarma komutanı, valisi, ‘Bu cenazeyi bu köye biz götürürsek çatışmalar çıkar, zayiat veririz. Belediye olarak siz götürüp’ deyip verdikleri talimat eseri bir cenazeyi ailesine teslim ettiği için ‘terörist cenazesine katılmak’ iddiasıyla terör örgütüyle ilişkilendirildi. Görevden el çektirildi. Ceza verildi. O haksızlık da hepimizin vicdanında bir yara olarak yanı başımızda duruyor. Diğer yandan belediyelerimizin hizmetlerini kesmek için, Esenyurt’ta iki ayı aşkın süredir büyük bir mücadele veren İstanbul il örgütümüzün başkanı, sevgili adaşım biraz önce ifade etti. Aslında derdi kreşteki çocuk olan ve onu cezalandıran; aslında derdi sosyal yardım olan, yoksul olan ve onu cezalandıran; Ekrem Başkan’ın Annekart dağıttığı yoksul annelere ceza veren, Ekrem Başkan’a İstanbul’u üçüncü kez, üst üste her seferinde artan oylarla, 1 milyon fark ile emanet eden İstanbullulara kafa tutan bir anlayış bu hizmetleri kesmek için her yola başvuruyor.”
“TÜM BAŞKANLARIMIZ İKTİDARIN YALNIZ BIRAKTIKLARINA YOLDAŞLIK PEŞİNDE”
“Bu otobüsün üzerinde sizleri selamlayan büyükşehir belediye başkanlarımızın her biri kendi şehirlerinde bir büyük başarının, bir büyük başarı hikayesinin mimarlarıdır. Tarih yazdılar, tarih yazmaya devam ediyorlar. Onlar yoksulun dostu, onlar soğuk havada yanmayan kaloriferi yakan, tütmeyen bacayı tüttüren, kaynamayan tencereyi kaynatan, yoksula, öğrenciye sahip çıkan, kreşler yapan, yurtlar yapan, bu iktidarın sırtını döndüğü kim varsa onların elini tutan, sırtını sıvazlayan, yüzünü güldüren kahramanlardır. Tüm büyükşehir belediye başkanlarımı saygı ile selamlıyorum. Onlara minnettarız, onlarla gurur duyuyoruz. Çünkü bu başkanlar yandaşlarını zengin etmenin peşinde değil. Bu başkanlar vatandaşlarını memnun etmenin; yoksula, zor durumda olanlara, gerçekten bu iktidarın yalnız bıraktıklarına yoldaşlık etmenin; onlarla birlikte bu ülkenin yarınlarına güvenle yürümenin peşindeler. İşte onlardan biri de çok sevgili Rıza kardeşimiz de bu ülkeye, bu şehre hizmet etmenin telaşıyla koca bir yaz dönemi boyunca aksattığı, uğrayamadığı, yanında olamadığı ailesine zaman ayırmak, hasta olan babacığının birkaç günlüğüne yanında olmak için ayrılmış, hasta babasını ziyarete gitmişti. Resmi ikametgahına sabahleyin 04:30’da kapıyı kırarcasına polisler dayandı. Anneciği kalktı, korkuyla kimin olduğunu sordu. ‘Aç’ dediler, ‘Açmazsan kırarız, Rıza’yı almaya geldik.’ Teyzem kapıyı açtı, dedi ki, ‘Evladım Rıza yok, hasta babasını ziyarete gitti. Arayıp çağırayım, gelir.’ Çünkü ana, oğlunu biliyor. Biz, birbirimizi biliyoruz. Bizim kimseden kaçmamızı gerektirecek hiçbir işimiz olmaz. Burada Sayın Erdoğan’a hatırlatayım. Ne benim, ne Sayın Kılıçdaroğlu’nun, ne partimizdeki herhangi bir genel başkanın atadığı hiç kimse hiçbir zaman hiçbir yere kaçmadı. Ama Erdoğan’ın atadıklarından Almanya’ya kaçanlar, Yunanistan’a kaçanlar, Pensilvanya‘ya sığınanlar, kaçamayıp da Silivri’de olanlar var. Hepsini sen atadın, sen atadın. Bizim içimizde savcı çağırınca gitmeyen hiç olmadı, olmaz, olmayacak. Bizde polis ifadeye çağırınca oraya koşmayan hiç olmadı ve olmayacak. Ama sizin atadıklarınız çağrıldıkları zaman yerinde yeller esiyorsa demek ki vaktiyle bu kurala, kanununa, devlete, millete ihanet edebilecekleri muteber sayıp atamışsınız. Biz böyle yanlışlar yapmadık, yapmayız. Çünkü Atatürk’ün partisinde yanlış olmaz, yanlış insan olmaz, vatanını, milletini sevmeyen olmaz.”
“ESENYURT’A BAĞLAYACAKLARDI, O TEORİ ÇÖKTÜ”
“Şimdi gelelim can alıcı birkaç detaya: Nasıl ulaşacaklar? Ne kulp takacaklar? Neyle suçlayacaklar? Sabahın köründe bir basın bildirisi. İçinde İhsan Aktaş adında bir işadamı. Tüm kamu kurumlarının ihalelerini takip eden, çokça ihale alan, bunun için neredeyse uzmanlaşmış güçlü bir şirketin sahibi İhsan Aktaş’ın adı suç örgütü lideri olarak geçiyor. Döndük baktık, bu insan kimin nesi? İhsan Aktaş ve şirketleri her yerde var. Parti ayırmadan her yerde var. Yerel yönetim, merkezi yönetim ayırmadan her yerde var. Türkiye Büyük Millet Meclisi’nde var, en başta. Sayıştay‘da var. Devlet Hava Meydanları’nda, Türk Hava Yolları’nda var. Belediye dersen Trabzon Büyükşehir‘de de var, Isparta'da da var. Parti ayırmadan Türkiye’nin dört bir yanındaki araç ihalelerinde, temizlik ihalelerinde var. Beşiktaş’ta da var. Bugün sorgular yapılırken de ortaya çıkıyor. Alabildiği ihaleler var, alamadığı ihaleler var. Ama her ihalede bu şirket var. Bu şirketin ne CHP’yle ne Rıza Başkan’la doğrudan ya da dolaylı bir ilişkisi yok. Herkes gibi gelmiş, ihale dosyası almış, ihaleye girmiş, kazanırsa kazanmış, kaybederse kaybetmiş. Örneğin Esenyurt'ta ihaleyi almış, o ihaleyi aldıktan sonra iki aylık itiraz süresi beklenirken Ahmet Özer‘e kayyum atanmış. Ahmet Özer tek kuruş ödemeden, bir tek ödeme yapmadan görevden alınmış. Yerine atanan Beyoğlu Kaymakamı, çiçeği burnunda Vali Yardımcısı, Esenyurt Kayyumu dosyayı incelemiş. Bir ay uzatma vermiş. Bir ayın da sonunda ihaleyi uygun bulmuş, onaylamış ve bu hizmete karşı para ödemeye başlamış. İhsan Aktaş meselesi üzerinden hem Esenyurt’u, hem Beşiktaş’ı işe dahil edip güya, mümkün değil ama, ellerine yüzlerine bulaştırdılar ama, Esenyurt‘la Beşiktaş’ı ilişkilendirmeye kalktılar. O teori aslında kayyum döneminin içinde olduğu anlaşılınca çöktü.”
“DÖRT GÜNDÜR ORADA NEDEN BEKLETİYORSUN?”
“Dönüyorlar Beşiktaş’a. Bu kişinin buradaki İhalesine bakıyorlar, anormal bir şey yok. İşin ilginci bu kişi Beşiktaş’ta daha önce yaptığı işlerin de parasını alamamış. Niye alamamış? Çünkü ‘Silkeleyin’ diyor ya, ‘Paralara el koyun’ diyor ya, ‘CHP’ye huzur vermeyin’ diyor ya. Değil müteahhide ayrıcalık yapmak müteahhide parasını dahi ödeyememiş. Sonra bu müteahhide bir bina satılmış ama yapılan değer tespitinden pahalıya da satılmış. Müteahhide olan borçlar düşülmüş, aradaki fark alınıp bu binadaki emekçilerin ödenemeyen maaşları ödenmiş. Bir şu hale bakın, bakın camdan alkışlıyor. Çünkü biliyor Rıza Bey kötülük yapmadı. Onun evladının babası için çalıştı. Ne yaptıysa belediyeyi ayakta tutmak için, Beşiktaş’a hizmet etmek için yaptı. Şimdi dört gündür onu eksi üçüncü katta tutanlar, ‘İfadesini alacağız’ diyenler dört gün üç kat yerin dibinde tuttular. Sandalye üstünde oturttular, perişan ettiler. Nihayet bugün ifadesini dahi almadan ‘Ben kendim alacağım’ deyip Adliye’ye çağırdılar. Madem bugün alacaksın dört gündür ne bekletiyorsun? Madem sen alacaksın dört gündür orada niye bekletiyorsun? Eminim ki duyacak, eminim ki birkaç saat sonra da burada olacak. Rıza Akpolat kardeşime dayanışma alkışlarınızı, sevginizi ve kötülük yapanlara gücünüzü gösterin. Biz sadece size güveniyoruz. Sadece size güveniyoruz. Bu ülkede ‘Yerliyiz ve milliyiz’ diyenler, lafa gelince devlete toz kondurmayanlar, ‘Çok milliyetçiyiz’ diyenler… Bir ülkenin yönetimi merkezi yönetim ve yerel yönetim diye ikiye ayrılır. Belediye başkanı doğrudan halktan oy alan kamu görevlisidir. Siz bir sabah 05.00’te, gündüz çağırırsanız koşa koşa gelecek olan birinin kapısını kırmaya kalkarsanız, o kişiyi hastaneye götürürken sırf o fotoğrafı çektirmek için uyuşturucu baronuna yapmadığınız muameleyi Beşiktaş’ın seçilmiş, pırıl pırıl, genç belediye başkanına yaparsanız, o görüntüleri çeksin diye Adliye muhabirlerine önceden davet çıkarırsanız sizin yaptığınız iş Rıza Başkan’ı, Cumhuriyet Halk Partili bir belediye başkanını değil; devletin seçilmiş kamu görevlisini itibarsızlaştırır. Buradan sesleniyorum, kendine ‘milliyetçi’ diyenlere, milliyetçi hassasiyeti olanlara, ‘Devletim de devletim’ diyenlere, devleti bu hale düşürenlere yazıklar olsun.”
“BİZİ KARALAYACAKKEN SİZİ ALLAH ŞAŞIRTTI”
“Şunu ifade etmek isteriz ki İhsan Aktaş’ın iş yapmadığı kurum kalmadığı gibi bu kişinin TEM Otoyolu üzerindeki ‘dünyanın en büyük benzin istasyonu’ olarak övündüğü, niyetlendiği yer belediyelerin ve karayollarının yetkisi ile öyle bir yer ruhsatlandırılamayacağı için buna belediyelerimiz, Karayolları imza atmadığı için bu İhsan Aktaş’ın şirketine özel olarak 4 Aralık günü Meclis’teki alakasız bir kanunun içine; torba yasaya bir madde eklediler. O maddeyle TEM’in üzerindeki yere benzin istasyonu dışında çeşitli plan tadilatları yapma ve ‘Ortadoğu’nun en büyük benzin istasyonu'na imza atma yetkisini Çevre ve Şehircilik Bakanlığı’na verdiler. Ey Tayyip Erdoğan, bizim aday olarak atadığımız, Beşiktaş’ın da teveccüh gösterip rekor oyla seçtiği Rıza Başkan’ın İhsan Aktaş‘la özel bir irtibatı yok. Ama İhsan Aktaş’ın Ankara’da çalışan Meclis’e bir gece yarısı kendine özel bir madde ekletebilecek gücü var. Sen ‘İhsan Aktaş kiminle temas etti?’ diye arıyorsan uzaklara bakma yanı başında. Oraya bak. Allah şaşırttı sizi. Bir kişi üzerinden bizi karalayacaksınız derken Allah şaşırttı. Şimdi hepimiz İhsan Aktaş’ın AK Parti belediyelerde yaptığı işleri, kamu kurumlarında yaptığı işleri ve ona özel hazırlanan kanuni değişiklikleri görüyoruz, biliyoruz. Kendi kazdıkları kuyuya düştüler. Şimdi göreceğiz, Rıza Akpolat, birazdan veremeyeceği hiçbir hesap olmayan Rıza Polat ifadesini verecek ve ümit ediyorum ki görevinin başına dönecek.”
“ADLİYEYE SESLENİYORUM: HAK, HUKUK, ADALET”
“Peki siz İhsan Aktaş’ın ihalesine girdiği kendi belediyelerinizi ya da kamu kurumlarını aynı muameleye tabi tutacak mısınız? Sayın Erdoğan, bu şehirde büyükşehir belediye başkanlığı yaptın. Döneminde İstanbul Büyükşehir Belediyesi’nde 300 ihale dosyası soruşturuldu. Sen bir kez savcılığa gitmedin, ifade vermedin. Doğruydu. Çünkü belediye başkanları ihale sorumlusu değildir. İhaleye imza atanlar sorumludur, soru varsa onlara sorulur. Eğer belediye başkanları ihalelerin hepsinden sorumlu olsalar görevlerini yapamazlar. Bunu en iyi bilen, en yakından bilen kişilerden biri sensin. Rıza Akpolat’ı bu işe buradan dahil etmenin bir itibar suikastı olduğunu hepimiz biliyoruz, hepimiz bunun sonuna kadar farkındayız. Bu sürecin sonunda buradan seslenmek isterim ki Ankara’dan bir kişi, İstanbul’a bir kişiyi özel bir görevle; belediyelerimizi itibarsızlaştırmak, başkanlarımızı yormak, üzmek, sözde korkutmak ve sindirmek umuduyla görevlendirildi. O kişi İstanbul’da yargı üzerinde kanuna, nizama uygun olmayan talimatlar ve beklentilerle hareket ediyor olabilir. Biz Türkiye yargısının namuslu, şerefli, vicdanına ve kanuna bağlı, gayrısından tamamen bağımsız olması gereken savcılarının, hakimlerinin olduğunu biliyoruz. Kanunsuz emirlere, usulsüz taleplere siyasete alet edilmek üzere size iletilen talimatlara teslim olmayın. Buradan yollayana ve koşa koşa buraya gelene değil ama bugün verecekleri kararlarla tarihleri boyunca, mesleki hayatları boyunca bugünkü kararı sırtına yük etmek istemeyen yargı mensuplarına, bugün verecekleri kararla akşam yastığa başlarını koyduklarında vicdan azabı çekmemesi gereken yargı mensuplarına, onların da birer anne, baba, evlat, eş olduklarını hatırlatarak; ortada bir suç varsa kimseye acımayın. Ama olmayan bir suçu üretiyorlarsa, size ürettirmeye çalışıyorlarsa, masum insanları siyaseten itibarsızlaştırmak için okuduğunuz güzel mesleğinize, içtiğiniz anda, vicdanınıza karşı başka bir şey yapmak isteniyorsa sakın ha sakın. Bu milletin gözü, kulağı sizdedir, gönlü yücedir. Bugün yapılacak doğruyu da yapılacak yanlışı da unutmayacağız. Sizden adalet bekliyoruz, hukuk bekliyoruz. Buradan Adliye’deki pırıl pırıl savcılara sesleniyorum. ‘Hak, hukuk, adalet’ diyorum. Rıza için adalet, Beşiktaş için adalet, İstanbul için adalet istiyoruz. Bugün alınacak karardan sonra bu kararın hangi dosyada, hangi delille, ne şekilde alındığı ta yıllar sonra eninde sonunda ortaya çıkacak. Bugün kararı verecek, o dosyayı kapatacak kişiye soruyorum. Eğer o dosyada vicdanına göre kusur ve eksiklik varsa bunun hesabını elbette verirsin. Senin işin ve mesleğin o. Ama o dosya siyasi bir dosyaysa, o dosya suçsuz, günahsız insanlara kara çalmak için verilmiş bir talimat dosyasıysa, sakın ha sakın buna karışmayın. Yoksa o dosya bugün kapanır ama günü gelince açılır. O dosyada bir haksızlık varsa yapanlardan eninde sonunda hesap sorulur. Bunu kimse unutmasın.”
“SİZ SAHİP ÇIKTIKÇA İYİLİK KAZANACAK”
“Rıza Başkan’ın seçildikten sonra yanına varıp çayını içmiştim Rıza Başkan Beşiktaş’ı sevdiğini, zor bir yer olduğunu, gündüz çok kalabalık, gece tenha olduğunu, gündüzki nüfusa geceye göre para geldiğini, hizmetin zor olduğunu ve bütün belediye başkanlarımız gibi devletin tüm kurumlarının bir gözünün belediyede olduğunu, devletin imkanlarının zayıf olduğunu, buradaki emniyet istediğinde emniyete, savcılık isteyince savcılığa, hangi kurum olursa olsun… Ki Beşiktaş’ta hepsinin fazlası var, eksiği yok… Yardıma koştuklarını, araç gereç verdiklerini, yardım ettiklerini anlatmıştı. Tanıyan herkes bilir. Rıza Akpolat devletçidir, milliyetçidir, vatanına, milletine bağlı, namuslu, çalışkan bir gençtir. Böyle birinin ve onun şahsında bütün gençlerin devlete ve adalete olan inancının sarsılmaması elzemdir. Rıza Akpolat’ı; her sabah kalkıp koşa koşa geldiği belediyesinde büyük bir iştahla, büyük bir hevesle hizmet için koşturan, gencecik birini, sadece ve sadece CHP belediyeciliğini yıpratmak için, Cumhuriyet Halk Partisi’ne uzanmak için kimse hedefine almasın. Rıza Akpolat, Cumhuriyet Halk Partisi’nin, hepimizin evladıdır, kardeşidir, onurumuzdur. Hepimiz sonuna kadar onun arkasındayız. Burada olacağız. İstanbul’da, Beşiktaş ilçe başkanımıza ve yönetimine, il başkanımıza ve yönetimine, tüm ilçe başkanlarımıza, bugün burada olan ve Beşiktaş’ın iradesine, Beşiktaş özelinde Türkiye’de halkın iradesine sahip çıkan örgütümüze ve İstanbul’un dört bir yanından yapılan çağrıya uyarak koşup gelen sizlere, hiçbir mecburiyeti olmadığı halde bu dondurucu, soğuk havada, bu meydanları dolduran sizlere minnettarız. Burada olmaya, irademize sahip çıkmaya, demokrasiyi korumaya, kötülüğün karşısında durmaya devam edeceğiz. Bekliyoruz, Başkanımızı bekliyoruz. Rıza Akpolat’ın Beşiktaş ile yeniden kucaklaşmasını bekliyoruz. Selam olsun Rıza’ya, selam olsun Beşiktaş’a, selam olsun sizin gibi cesur yüreklere. Eğilmeyenlere, bükülmeyenlere selam olsun. Doğru - düzgün olanlara, kalbinde aşk olanlara, vatan sevdası olanlara selam olsun. Sizi seviyoruz. Siz burada oldukça, siz güç verdikçe, sahip çıktıkça bu kötüler hiçbir şey yapamaz. Eninde sonunda, siz kazanacaksınız, biz kazanacağız, Türkiye kazanacak. İyilik kazanacak, iyiler kazanacak. Cesurlar kazanacak, korkakça saldıranlar kaybedecekler. Hepinizi saygı ile selamlıyorum. Sağ olun, var olun. İyi ki varsın Beşiktaş, iyi ki varsın İstanbul.”