Beta Gıda, sürdürülebilirlik stratejisi çerçevesinde bilimin ışığındaki inovatif çalışmalarına devam ediyor. Atık yönetimi alanında önemli Ar-Ge çalışmaları yapan Beta Gıda, TÜBİTAK’ın yanı sıra üniversiteler, kamu kurumlar...
Beta Gıda, sürdürülebilirlik stratejisi çerçevesinde bilimin ışığındaki inovatif çalışmalarına devam ediyor. Atık yönetimi alanında önemli Ar-Ge çalışmaları yapan Beta Gıda, TÜBİTAK’ın yanı sıra üniversiteler, kamu kurumları ve araştırma enstitüleriyle de ortak projelere imza atıyor. 2023 yılındaki Ar-Ge yatırımlarının 2022’ye göre yüzde 200,90 oranında arttığını söyleyen Beta Gıda İstanbul Şube Müdürü Hatice Uğur; “Bu sene de yeni yatırımlarımız ile çalışmalarımıza yön vereceğiz” dedi.
İSTANBUL (İGFA) - Türkiye’ye ithal çayı ve bardak poşet çayını getiren ilk firma olan Beta Gıda, alanında Ar-Ge merkezi bulunan ilk firma olma özelliğiyle de ön plana çıkıyor. Faaliyetlerini 1978 yılından bu yana sürdürmeye devam eden ve dünyanın önde gelen çay firmaları arasında 12’nci sırada bulunan Beta Gıda, dünya ülkelerinden gelen farklı çay çeşitlerindeki zenginliğiyle de çay sektörüne yön veriyor.
“ALANINDA UZMAN AR-GE KADROMUZ İLE GIDA SEKTÖRÜNE YENİLİKÇİ ÇÖZÜMLER SUNUYORUZ”
2018 yılında Türkiye çay sektöründe ilk Ar-Ge merkezini kurduklarını ifade eden Beta Gıda İstanbul Şube Müdürü Hatice Uğur; “Beta Gıda olarak alanında uzman ve tecrübeli Ar-Ge kadromuz ile gıda sektörüne yenilikçi çözümler sunuyoruz. Geçtiğimiz sene bir önceki yıla oranla Ar-Ge yatırımlarımızı yüzde 200,90 oranda arttırdık. Bu sene de yeni yatırımlarımız ile çalışmalarımıza yön veriyor ve bilimsel olarak gelişime destek olmayı hedefliyoruz. Çay konusunda yaptığımız fark yaratan çalışmalarımızla Türkiye’de ve dünyada birçok yeni projenin altında imzamız bulunuyor” dedi.
“ÇAY PROTEİN VE PREBİYOTİĞİ İÇEREN BAZI FONKSİYONEL GIDALAR, PAZARININ GENİŞLEMESİNİ SAĞLAYACAKTIR”
Çay Üretim Süreci Atıklarından Toz Protein ve Prebiyotik Üretimi’ projesinin detaylarından ve sağlayacağı faydalardan bahseden Beta Gıda İstanbul Şube Müdürü Hatice Uğur, şu bilgilendirmelerde bulundu: “Siyah çay işleme sürecinde atık olarak yüksek miktarda çay lifi açığa çıkıyor ve bu lifler gübre, biyoyakıt gibi amaçlarla firmalara düşük fiyatla satılıyor. Yapılan incelemede, çay liflerinin karbonhidrat içeriğinin yüksek (yaklaşık %80) ve protein içeriğinin (yaklaşık ) ise bitkisel protein kaynağı olarak değerlendirilebilecek nitelikte olduğu görüldü. Buradan hareketle projede, çay liflerinden yüksek verimle toz protein ve prebiyotik ekstraktlarının elde edilmesi, fonksiyonel ve biyoaktif özelliklerinin belirlenmesi ve çay tabanlı çeşitli fonksiyonel gıdaların üretilmesini amaçladık. Bu proje ile ilk kez çay işleme süreci atığından üretilecek toz protein ve prebiyotik ekstraktların fonksiyonel ve biyoaktif özellikleri karakterize edilerek, bu ekstraktların toz formda fonksiyonel gıda katkı maddesi olarak kullanılabilirlikleri incelendi. Ayrıca çay protein ve prebiyotiği içeren bazı fonksiyonel gıdaların da pazarda ilk kez yer alacak olması fonksiyonel gıda pazarının genişlemesini sağlayacaktır. Bu proje ile alternatif bir bitkisel protein ve prebiyotik kaynağı ilk kez yurt içinde üretilerek yurt dışındaki benzerlerinden de kaynak yönüyle önemli bir farka sahip oldu.”