Birgün Gazetesi Yazarı Melih Pekdemir, Gebze’de kurulu Bilimsel ve Kültürel Araştırmalar Yayıncılık ve Üretim Kooperatifi - BİLKAR’ın konuğu olarak katıldığı söyleşide genel politik değerlendirme ve tahlillerde bulundu.
Pekdemir’e Birgün Gazetesi yetkililerinden İbrahim Çeşmecioğlu da eşlik etti. Sol’da Kemal Kılıçdaroğlu şahsında esen CHP rüzgarı ile 1980 öncesi Ecevit liderliğinde esen, devrimcilerin de desteklediği rüzgarla ilişki kuran Pekdemir, “Türkiye’de devrimciler güçlü olduğunda CHP iktidara daha yakın olmuştur. Muhalefetteki CHP ile iktidardaki CHP arasındaki farkı ise, o dönemden (1980 öncesi) esasla iyi biliyoruz. CHP iktidara geldiğinde de başka doktor… polis olmayacak. Bu sefer işçiler, CHP’li İçişleri Bakanı’nın emri ile saldırıya uğrayacak” dedi.
Pekdemir konuşmasına AKP değerlendirmesi ile başladı. AKP’nin 2002-2007 arası birinci döneminin savunma ile geçtiğini öne süren Pekdemir, “Bence laiklik, okul kitaplarında yazdığının aksine İslamiyet’in sınırlandırılmasıdır. 2002 öncesi ve 2002-2007 arası laiklik, İslamiyet’i sınırlamaya kalkıştı. 2007’den sonraki dönemse İslamiyet, laikliği sınırlamaya başladı. Ve 2007’den sonra özellikle sizin hemen yakınınızdaki Tuzla Tersaneleri’ndeki örneklerinden de gördük ki bunların dinleri imanları para. Allah’tan ve dinden bahsedenlerin işçileri, emekçileri kurbanlık yerine koyduğuna tanık olduk” diye konuştu.
AKP tarafından 8 yıldır yapılan uygulamanın neoliberalizmi çoktan aşıp vahşi kapitalizm biçimini aldığına değinen Pekdemir, “Neoliberalizmde işçilerin sendikalı olmasının önü açılır. Örneğin esnaftan alınan vergiler, sosyal devlet politikaları için kullanılır çünkü neoliberalizmde halkın sisteme ve yönetime ayak diretmemesi istenir. Vahşi kapitalizmde ise aynı Tuzla Tersaneleri örneğinde yaşandığı gibi ölümüne sömürü, dur durak bilmeyen bir kar ve kazanma hırsı vardır” dedi.
AKP’nin erimeye, düşüşe geçtiğine dair tezlere de katıldığını ifade eden Pekdemir ilk veri olarak esnafı gösterdi. Pekdemir, “Çiftçi, işçi zor durumdadır ama İslami tabanın çekirdeği esnaftır. Ben oturduğum Mersin’de zaman, zaman merkeze indiğimde caddelerde her gün iki dükkanın daha kapandığını, faaliyetine son verdiğini görüyorum” dedi.
Gülen cemaatinin lideri Fettullah Gülen’in İsrail’in Türk gemilerine saldırısı sonrası açıklamasını da kısaca yorumlayan Pekdemir, “Gülen bu açıklaması ile ‘Portakal. Orada kal’ dedi. Sokak eylemlerinin önünü söylemle kesti. Gülen’in bu açıklaması aynı zamanda batan gemiyi ilk terk edenin fareler olduğuna dair teori ve pratikle de örtüşmektedir” diye konuştu.
CHP’de Kemal Kılıçdaroğlu’nun genel başkanlığa seçilmesinin 7 yıllık bir parti içi mücadelenin ürünü olduğuna değinen Pekdemir, “Yaşı benim gibi olanlar dağlara taşlara Karaoğlan’ın isimlerini yazdığımızı bilir. Hatta Anadolu’da birçok evde Yılmaz Güney, Hazreti Ali ve Ecevit resimleri yan yana konurdu. Kılıçdaroğlu ile CHP de muhtemelen iktidara gelecektir. CHP iktidarında sendikal anlamında AKP dönemi baskıları yaşanmayacaktır. Tuzla Tersaneleri’ne bu dönemdekinden daha fazla müfettiş gelecektir” dedi. Pekdemir şöyle devam etti:
“Kılıçdaroğlu genel başkanlığında iktidara gelen CHP, AKP döneminde olduğu gibi ABD ve AB destekleri görmeyecektir. Sistem geçmişte olduğu gibi, CHP iktidardan düşsün diye 2-3 sene iktidarda kalmasına göz yumacaktır. Şu anki sol rüzgar, bizim için de avantajdır. Emekten yana, soldan ve devrimden yana güçler bu süreçte de, CHP’nin olası iktidar sürecinde de kendisini daha da güçlendirecektir. Türkiye’de devrimciler güçlü olduğunda CHP iktidara yakınlaşmıştır, iktidar olmuştur. Muhalefetteki CHP ile iktidardaki CHP arasındaki farkı ise geçmişten esasla çok iyi biliyoruz. CHP iktidara geldiğinde de başka doktor, bürokrat… polis olmayacak. Bu sefer işçiler, CHP’li İçişleri Bakanı’nın emri ile saldırıya uğrayacak.”
12 Eylül’de gerçekleşecek olan referandum üzerine de kısaca değerlendirmede bulunan Pekdemir, “Amerikan çizgi filmlerinin finallerinde her zaman şişman bir kadın şarkı söyler ve film orada biter. Bu film ve senaryoda ise henüz şişman kadın sahne alıp şarkısını söylemedi. Bu süreçte asıl mesaj, Fettullah Gülen’den geldi. Ve ben bugün burada konuşuyorum ama bugünün şartları, son gelişmelerden esasla konuşuyorum. Benden sonra değişiklikler olursa, sorumlusu ben değilim” dedi.