“SUNA ve İNAN KIRAÇ VAKFI”na ait, “PERA MÜZESİ”nde, İtalyan sanatçı “GIORGIO DE CHIRICO”nun eserlerini içeren, “DÜNYA GİZEMİ” adlı sergi;
sanatseverler için sanatçıyı tanıma, yapıtlarını 01/Mayıs/2016 tarihine kadar izleme açısından eşsiz bir fırsat sunmaktadır.
20’nci yüzyılın en sıra dışı ve önemli sanatçısı sayılan, 1888 yılında, İtalyan anne babanın çocuğu olarak Atina’da dünyaya gelen Chırıco’nun aile kökleri; 18’nci yüzyılı İstanbul’una dayanmakta, babası burada doğmuş bulunmaktadır. Sanatçının eserlerinin ilintili bulunduğu coğrafyada sergileniyor olması da, olaya ayrı bir anlam katmıştır.
(1906-1909) yılları arasında,“Münih Güzel Sanatlar Akademisi”ndeki eğitimi döneminde; Friedrich Nietzche ve Arthur Schopenhauer gibi çağın saygın düşünürleri ile tanışma şansını yakalayan, bu fırsatı değerlendiren sanatçı, gelecek kariyerini çok olumlu boyutta biçimlendirmiştir.
Söz konusu iletişim ve etkileşim sonucu Chırıco, sanatsal kavrayış ve yönelişiminde de; sanat; kültür, gerçeklik tanımları için o güne dek kabul edilmiş normları sarsıp, sınırları değiştirme ilkelerini benimseye vesile olmuştur. Yapıtlarında; gerçek olmayan unsurları ve düşünceleri kullanarak; varlık, var oluş, evrensel özellik, ilişki, sebep, uzay, zaman ve tanrı gibi konuları irdeleyerek; kendi hayal gücü ile kurguladığı yapıtlar üretmesine olanak sağlamıştır.
“Ben asırlık sanatın yolu boyunca geri gitmek, ilkel insanların mağaralarını keşfeden bir kaşif gibi durup, ilkel insanın mağaraların duvarlarına kazıdığı incecik figürlerini, bizonlarını, ren geyiklerini ve koca kafalı ilahlarını incelemek istiyorum” diyen Chırıco, bu ilkesini sanat hayatı boyunca hep gözetmiştir. Antik Yunan ve Roma sanatına ilgi duymuş, eski yapıtları yeniden yorumlamıştır.
Sergi de sanatçının (83 yıllık yaşamının son anına kadar ürettiği); 70 RESİM, 2 LİTOGRAFİ (Taş Baskısı : Kireç taşı üzerine yağlı mürekkeple çizilmiş şekiller) SERİSİ, 10 HEYKEL’i kapsayan eserleri sergilenmiştir. Kanımca; modernite adı altında, kapitalist sistemin dayattığı yoz sanat karşısında, anılan eserler daha da bir anlam ve içerik kazanmıştır.
Sergiyi gezerken gençlerin yoğun ilgisi geleceğimiz açısından beni umutlandırmıştır. Diğer taraftan ise; fırsat eşitliği açısından, bu tür olanaklara sahip olmayan, tek boyutlu propagandaya maruz kalan; teröre, şiddete özendirilen gençlerin varlığını hatırlamak ise beni ziyadesiyle üzmüştür.
Gelecek nesillerin; sanatın kutsandığı, sanatçının önemsendiği, özendirildiği, çağdaş bir ülkede yaşaması özlemi ile…
Saygılarımla,