Geçtiğimiz haftada İstanbul mali Müşavirler Odası’nın Antalya’da düzenlediği 13. uluslararası muhasebe denetim sempozyumuna katıldım.
Sempozyumun ana teması “Sürdürülebilirlik” üzerine kurulmuştu.
Dünyanın kaynakları ve doğanın çok acımasızca kullanıldığı, bu durumun insanlığın yaşamı için sürdürülebilir olmadığı tartışılmış ve öneriler sunulmuştur.
1750 yılında dünya nüfusu 800 milyon olup, bugün 8 milyara ulaşmıştır.
Görüldüğü üzere 275 yılda dünya nüfusu 10 kat artmıştır.
Aynı dönemde dünyadaki üretimdeki artış ise 200 kat gerçekleşmiştir.
Diğer bir ifadeyle üretim artışı nüfus artışının 20 katıdır.
Bu kadar yüksek bir üretim artışı ne pahasına gerçekleştirilmiştir?
Tabii ki doğanın sorumsuzca katliamına karşı.
Bu durum sürdürülebilir mi?
Bunun mümkün olamayacağı bilimsel verilerle ortaya konulmaya çalışıldı.
Sürdürülmesi durumu, dünyanın intiharı anlamına gelmektedir.
İklimin değişmesi başta olmak üzere, soyların tükenmesi, suların kullanılamaz olması, ozan tabakasının delinmesi ve kimyasal kirlenme gibi insan yaşamına uygun olmayan bir ortam olması kaçınılmazdır.
Bu durum bir anlamda kıyamet değil mi?
270 yılda üretimde sağlanan 20 kat fazla üretim artışından kimlerin daha fazla pay aldığı da ortadadır.
Yani dünyada “refah da eşitlik” yerine “fakirlikte eşitlik” sağlandığı gerçeği ortadadır.
Sempozyumda bildiri sunan tüm değerli üstatlar ve hocalar bu durumun kesinlikle sürdürülemez olduğu, sürdürülebilir bir yaşam için nelerin yapılması gerektiği konusunda birçok açıklamalar yaptılar.
Ekonomik boyutuyla sürdürülebilirlik için işletmelerin uygulaması gerektiği standartların yayınlandığı ve bu standartlara göre üretimlerin yapılmasının zorunlu hale geldiği belirtilmiştir.
Bu nedenle kamu gözetim kurumu tarafından yayınlanan standartlar çerçevesinde üretimlerin yapılması ve bu üretimlerin standartlara uygun şekilde raporlanması zorunlu hale geldi.
İşletmelerde üretimle ilgili teknik raporlar yapılacak ve bu raporların gerçeği yansıttığı konusunda mali Müşavirler tarafından güvence raporları verilecektir.
Bu standartlara göre üretim yapmayan firmaların pazarlama faaliyetlerinin kısıtlı olacağı, örneğin ihracat yapamaz duruma gelecekleri belirtilmektedir.
Uygulamanın 2026 yılında başlayacağı vurgulandı.
İstanbul mali Müşavirler Odası’nın başarıyla uyguladığı, kanaatimce de çok verimli olduğu sempozyum için emeği geçen herkesi kutluyor ve teşekkür ediyorum.