“Dünya siyaset tarihine geçecek birlikteliklere hep birlikte imza atıyoruz. Bugün altıncı gün. Bir meydan, bir miting, bir konuşmacı yılda birden çok olsa çok olur. Ama bu miting değil, bu bir meydan mitingi değil. Bu faşizme karşı meydan okuma eylem
Haber: Özgen Sarıkaya/Net Medya Grup-İGFA
CHP GENEL BAŞKANI ÖZGÜR ÖZEL: “İMAMOĞLU’NUN YARGILAMASININ TRT 1’DEN CANLI YAPILMASINI İSTİYORUZ”
“DAĞILMANIN ŞARTLARI OLUŞMADI”
“Dünya siyaset tarihine geçecek birlikteliklere hep birlikte imza atıyoruz. Bugün altıncı gün. Bir meydan, bir miting, bir konuşmacı yılda birden çok olsa çok olur. Ama bu miting değil, bu bir meydan mitingi değil. Bu faşizme karşı meydan okuma eylemi. Eğer bir ülkede halkın dediği oluyorsa, vatandaşın, milletin dediği oluyorsa, kimin yöneteceğine halk, kimin geleceğine halk, kimin gideceğine halk karar veriyorsa, orada halkın egemenliği vardır, demokrasi vardır. Ama eğer bir ülkede geleceğe, gideceğe soy kütükleri, sülale, babadan oğula devredilen iktidarlar varsa orada monarşi vardır, krallık vardır. Bir ülkede kimin yöneteceğine halk karar vermişken, o yetkiyi vermişken, birileri askerse asker, sivilse sivil, yargı mensubuysa yargı mensubu ama kimin geleceğine halk, kimin gideceğine bir başkaları karar veriyorsa orada darbe vardır, darbeciler vardır, faşizm vardır. İşte bu yüzden normalde Saraçhane’de toplanırız. Bir miting yapar, dağılırız. Aylar sonra tekrar toplanırız. Ama biz Saraçhane’de toplanıyoruz, ardından dağılamıyoruz. Çünkü dağılmanın bedelini biliyoruz. Onun için toplanıyoruz. Belki ilerleyen saatlerde ayrılıyoruz ama kalbimizi, gönlümüzü, aklımızı, cesaretimizi bu meydana emanet edip ilk fırsatta, bir sonraki akşam yine koşup buraya geliyoruz. Çünkü bu meydanda toplanmanın şartları devam etmektedir. Dağılmanın şartları oluşmamıştır. Sonuna kadar mücadeleye devam edeceğiz.”
KONUŞMANIN TAMAMI İZLEMEK İÇİN https://youtu.be/wRosD8jRbwE
“OSMANLI TOKADI YERİNE DEMOKRASİ TOKADI İLE TANIŞTILAR”
“İşte bu hesaplar, 2019’un 31 Mart’ına kadar 25 yıl İstanbul’u Tayyip Bey ve atadıkları yönetirken helikopter ile pata pata İstanbul’un üstünde tuttu. Dört tane gökdelen ile aldığı şehre, 256 gökdelen oturttu. Katarlılara söz verdi, projelerini çizdi, hayali Kanal İstanbul’du. Ama İstanbullular 2019’da buna ‘dur’ dediler. İktidarı Tayyip Erdoğan’dan, atadıklarından alıp millete, İstanbul’u sevenlere, İstanbul’un gerçek sahiplerinin emanet ettiği birine verdiler. Ekrem İmamoğlu’na verdiler. Evet, o gece sevindik. Bayram ettik. Gözyaşlarımızı tutamadık. Ama sonra karşımızdakilerin ne kadar gözü dönmüş olduğunu bir kez daha hatırladık. Önce ‘13 bin farkla İstanbul’u ona mı vereceğim?’ dedi. ‘Sandıkları bir daha sayın’ dedi. Her çirkefi yaptı. Sandık nöbetinde milletvekillerimizin inancını, sizlerin kararlılığını aşamadı. Sonra mazbatayı verdiler. Geldik güle oynaya. Şu balkondan Ekrem Başkan’ı karşıladık. O gün bu meydan yer gök inlercesine İzmir Marşı’nı söyleyerek, Gençlik Marşı’nı söyleyerek Ekrem İmamoğlu’nu karşılıyor, Mehter Marşı ile de Tayyipinkileri yolluyordu. Bunu hazmedemeyenler büyük oyunlarla, Yüksek Seçim Kurulu’na o seçimi iptal ettirip, ‘İstanbullular doğru karar vermedi. 45 gün sonra bir daha yapacağız. Bu seçimi alacağız’ dediler. Kendileri ‘İstanbul’a Osmanlı tokadı atmaya gidiyoruz’ diyorlardı. İttifak ortağı Bahçeli, ‘İstanbul’a mitili sermeye, mazbatayı alıp Binali Bey’e vermeye gidiyorum’ diyordu. Köprüden çakarlı araçlarıyla geçtiler. Mehter Marşları söyleyerek geldiler. Ama milletin yüzünü görünce, milletin tepkisini görünce, hızla ertesi gün sıvıştılar. Seçimde Osmanlı tokadı yerine demokrasi tokadıyla tanıştılar. Bu sefer fark 806 bin olmuştu. Sonra beş yıl, beş koca yıl Ekrem ağabeyiniz, Ekrem kardeşiniz, Ekrem evladınız, bu güzelim şehre hizmet etmeye, biraz önce saydığım tüm hizmetlerle yoksulların, dar gelirlilerin, asgari ücretlilerin, annelerin, bebeklerin, çocukların, gençlerin, üniversitelilerin gönlünü yapmak için var gücüyle çalıştı, gece gündüz çalıştı.”
“BU DAHA BAŞLANGIÇ”
“Şimdi gençler okullarda eylem yapınca, boykot yapınca, derslere girmeyince, onlara vizeleri hatırlatan var. Öğrenciler de diyor ki, ‘Vizenin ne kıymeti var. Diplomanın garantisi yok, diplomanın.’ Ve biz Erdoğan’ın bu diploma iptaline, ertesi sabah ise Ekrem Başkan’ı evinden, eşinin yanından, evlatlarının yanından ve İstanbul’dan koparmalarına şahit olduk ama buna teslim olmadık, olmayacağız. Buna karşılık da Erdoğan diyordun ki ‘İlk gün olur, ikinci gün durulur, üçüncü gün unutulur.’ Bir hafta oldu ne diyor gençler? Bu daha başlangıç mücadeleye devam.”
“80’İN ÜZERİNDE MİLLETVEKİLİM, YÖNETİCİM ŞİDDET UYGULANMASIN DİYE MÜCADELE EDİYOR”
“Değerli arkadaşlar biliyorsunuz her gece burası 100 binler, 500 binler… Buraya gelişi yasakladı birtakım yüzsüzler, köprüleri havaya kaldırıyorlar, ulaşımı aksatıyorlar. Şimdi de size engel olamadılar ama gelmeye çalışan arkadaşlara Galata’da engel oluyorlarmış, ‘Galata‘da şiddet var’ diyorlar. O şiddeti yapanları da talimatı verenleri de uyarıyorum. Aklınızı başınıza alın. Oraya en yakın arkadaşlar hızlı bir şekilde intikal etsinler bizim örgütten. Birazdan anlatacağım. 80’in üzerinde milletvekili arkadaşım, il yöneticim bu akşam kanunsuz emirle gençlere şiddet uygulanmasın diye yeni tedbirlerle mücadele ediyorlar, Galata’ya bir bakalım Galata’ya. Galata’ya bakalım.”
“ELİMİZ ARMUT TOPLAYAMAZDI”
“Bunların yaptıklarına karşı elimiz armut toplayamazdı ama kime güvenecektik? Tayyip Bey’in hakimi var, savcısı var, emrinde ona biat edenler var arkasında güçlü medya grupları, arkasında sağlam işadamları var. Biz ‘Ekrem Başkan’ı kime emanet edeceğiz?’ dedik. Baktım Ekrem Başkan’ın da bizim de arkamızda gençler var, emekliler var, emekçiler var, koskoca bir İstanbul var, Türkiye var, Türkiye var.”
“BU MEYDANI GÖRMEZLERSE DİBİ GÖRECEKLER”
“Boykotla ilgili bir beklenti var. O burada. Geliyor. Sebebini şöyle söyleyeyim. Dün biz konuşunca uyardım ya bakın tek tek kanallara. Aramızda her gece gelen var. Hangisi gelse söyleriz. Ama hiç yalnız bırakmayan DİSK’in, Devrimci İşçi Sendikaları Konfederasyonu’nun Başkanı Arzu Çerkezoğlu her gece burada. Teşekkür ediyoruz kendisine. Boykota gelince. Şimdi son sayfada var. Dün dedim ki ‘Kanal kanal bakın. Kim veriyorsa baş tacı. Vermiyorsa artık onların kanallarını izlemeyin. Reklamlarını izlemeyin. Bunlar kanalı bize izletiyor. Reklamı bizden alıyor. Diğer fabrikalarından ürünü bize satıyor. Ama hizmeti saraya yapıyor. Artık öyle yağma yok’ dedim. Dün biz bunu söyleyince ikisi, hiç vermeyen ikisi ekranı bölmüş ikiye. Ortaya sizi koymuş. İki yana yorumcuları koymuş. Ha vermiş ha vermemiş. Biz bugün dedik ki, ‘Biraz daha izleyeceğiz. Burada isimleri var, hazır. Birazdan boykota gelip, onların firmalarının adını söyleyeceğiz. Ama şimdi bakıyoruz bu gece ne yapacak?’ diye. Onlara sesleniyorum. Eğer bu televizyonlar… Birazdan bir müjde vereceğim. Bir haber geldi. Bizi bir izleyen var, ona buradan bir selam söyleyeceğiz. Sonra bu seçim sonuçlarıyla ilgili tam rakamları söyleyeceğim. Bir takım önemli şeyleri söylerken bunlar yayını verirlerse ne ala. Halen daha bu meydanı görürlerse görürler, görmezlerse dibi görecekler. Şimdi o zaman şöyle yapalım. O iki merkez medya, parayı senden, benden kazanan, seyircisi bizim oy oranımıza göre yüzde 70’i bizden olan, onlar kendi durumlarını düşüne dursun. Bu boykot işinde önce sohbete, bir kahve içerek başlayalım olur mu? Bakın Türk kahvesini çok severim. Filtre kahve severim. Her türlüsünü severim. Size de tavsiye ederim. Hangisini severseniz onu için, ama bunu sakın Espressolab’tan içmeyin. Bunlar güya kampüsleri ele geçirecekmiş. Sizin içtiğiniz her kahveden bunlar parayı kazanıyorlar, sonra her mecradan trolleriyle, televizyonlarıyla size sövüyorlar. Kimi övüyorsan o gelsin. Kampüste bundan sonra Espressolab’a uğramayacağız, kahvesini içmeyeceğiz. Şimdi merkez medya televizyonlarının yöneticileri kendilerine bir kahve alsınlar, konuşmanın sonuna kadar birazcık düşünüp, taşınsınlar bakalım.”
“SİLİVRİ’DE HEPİMİZ ADINA BİR YİĞİT YATIYOR”
“Şimdi bir şeye hazırlanalım. Ekrem Başkan ikinci gece oradayken, ilk gece paldır küldür geldik bir kere toplandık ama ikinci gece bir şey yaptık. Avukatları görmüş, dediler ki Ekrem Başkan’a, ‘Öyle bir klip çekti ki Saraçhane sana. O Saraçhane’deki klip 6 saatte 8.5 milyon izlendi.’ Bana haber yollamış, ‘Özgür Genel Başkanıma teşekkürler, çıkınca ilk o klibi izleyeceğim.’ Madem odaya televizyon gelmiş, o klibi mutlaka yayınlarlar da biz bir daha baştan çekelim bakalım. Bu gece orada Silivri’de, hepimiz adına bir yiğit yatıyor. Yiğidim aslanım orada yatıyor hepimiz için. Varsa arkadaşlar bir çalsın, Ekrem Başkan Silivri’de yatan yiğidimize, buradan hep birlikte telefonlarımızın ışıklarını yakarak Saraçhane‘den Ekrem Başkan’a sesleniyoruz.”
“SİLİVRİ’DEN BİR NOT DAHA VAR”
“Bugün Ekrem Başkan bir haftadır ilk kez televizyona baktı ve orada kendine emanet Saraçhane’yi, önünde de kendi ömrünü feda etmeye hazır olan siz güzelim gençleri, İstanbul’u gördü. Onun da yiğitleri, aslanları ve canları sizlersiniz. Silivri’den bir not daha var. ‘Ben’ diyor ‘Seçilmiş Hatay Milletvekili Şerafettin Can Atalay. Silivri Cezaevi’nden Gezi’de nasıl omuz omuza direndiysek bugün de öyle direniyoruz. Ekrem Başkan bugün misafirliğimize geldi. Ona çok iyi bakacağız. Hiç merak etmeyin. Beraber çıkacağız, beraber mücadele edeceğiz. Kurtuluş yok tek başına, ya hep beraber ya hiçbirimiz.’”
“KÖTÜLERİN İTTİFAKINI, TÜRKİYE İTTİFAKI YENECEK”
“Yarın sabahleyin sabah 09.30’da Ekrem Başkanımızın yanında olacağım, ona sizden selam götürüyorum, selam. Yarın Emrah Şahan’ı, yarın Murat Çalık‘ı ziyaret edeceğim. Ve o cezaevinde yatan her biri birbirinden değerli tüm tutsaklar için Cumhuriyet Halk Partisi’nin Genel Başkanı olarak buradaki grup konuşmasına gelmeden, üç belediye başkanımızı görüp Silivri‘deki tüm yoldaşlar için de canım kardeşim Tayfun Kahraman’a sarılıp buraya grup toplantısına koşacağım. Şimdi biraz önce CHP’li Tayfun Kahraman’dan konuştuk, TİP’li Can Atalay’ın mektubunu okuduk. Buradaki en büyük güç, ister en soldan olsun, ister siyasi yelpazenin başka taraflarından olsun, TİP’iyle, EMEP’iyle, DEM’iyle CHP’si ile, Halkların Kurtuluş Partisi ile, İGD ile İKD ile ya da her birimizin gönlündeki farklı oluşumlarla birlikte futbol takımıysa Fenerbahçesiyle, Galatasarayıyla, Beşiktaşıyla, Trabzonsporuyla, Manisasporuyla, Bursasporuyla, Amedsporuyla, Rizesporuyla, Konyasporuyla, Antalyası, Alanyası, Hatayıyla, Muğla, Balıkesir, Denizlisiyle, Uşak, Afyon, Kütahya, Amasyası, Çorum’u, Tokat’ı, Sivas’ı biz bütün renkleri seviyoruz, bütün renkleri seviyoruz. Bütün renkleri seviyoruz. Ve bu seçimi CHP tek başına kazanmadı. Bu seçimi Türkiye İttifakı kazandı. Türkiye İttifakı; sosyal demokratlardan, milliyetçi demokratlardan, muhafazakar demokratlardan, Kürt demokratlardan, Türkiye’nin Alevilerinden, Sünnilerinden, Türkiye’de yaşayan herkesten güç alır. Türkiye’nin bütün demokratları Türkiye İttifakıdır. Türkiye İttifakı’nı seviyoruz ve ant içiyoruz. Kötülerin ittifakını, Türkiye İttifakı yenecek.”
“TÜRKİYE LAİKTİR, LAİK KALACAK”
“Hep beraber şunu söyleyelim. Bütün özgürlüklerin, bütün birlikteliklerin, yarınların, Türkiye’nin, bir Suriye, bir Afganistan, bir İran olmamasının garantisi laikliktir. Türkiye laiktir, laik kalacak. Türkiye’de laikliğin karşısında olan birisi, sağdan birine, soldan birine. O partiden birine, bu partiden birine bu partiden birine kötülük yapacak, ona sen laf edeceksin, buna o laf edecek, aradan Tayyip Bey sıyrılacak. Yok öyle şey. Türkiye laiktir, laik kalacak.”
“İMAMOĞLU’NUN DOSYASI TRT 1’DEN CANLI YAYINLANARAK YARGILANSIN”
“Şimdi buradan hep beraber büyük bir meydan okuma yapacağız. Bunu ileride de ete kemiğe, rakamlara, bir mücadeleye büründürüp bir büyük demokrasi şölenini daha başlatacağız. Ama daha oralara gelmeden, Erdoğan’a şunu söylüyorum: Tayyip Erdoğan. Tayyip Bey’in yaptığı kötülükten bahsedeceğim, ismini duyunca meydan ayağa kalkıyor. Bir meydan okuma var ona. Yıllar, aylardır takip ediyorsunuz. Ekrem Bey televizyonda bir başka odadan izliyor. Ekrem Bey bir meydan okuyacak, sonra hep beraber meydan okuyacağız. Kaç gündür takip ediyorsunuz, Ekrem Başkanımızı, arkadaşlarımızı temelsiz, büyük yalanlarla karalamaya çalışıyorlar. Ama ellerindeki büyük propaganda makinasıyla, büyük haksızlıklarla saldırarak sürekli ‘Efendim yolsuzluk, efendim hırsızlık, efendim rüşvet’ diye yalanlara sarılıyorlar. Bize şunu diyemiyorlar: ‘Sayıştay müfettişi şunu buldu’, yok. ‘Vergi müfettişi bunu buldu’, yok. ‘Geldik inceledik, denetledik kanıt bu’, yok. Ne var? ‘Gizli tanık var.’ Adı ne? ‘Söyleyemeyiz.’ Yüzü var mı? ‘Yüzü yok, yüzsüz o.’ Peki söylediğinin kanıtı var mı? Yok. Delil var mı? Delil yok, kanıt yok, şahit var. Şahit kim? Onu da bir tek savcı biliyor. Buna dayanarak bir sürü yalan attılar, yok 500 milyar hırsızlık, bilmem ne. Bir kere hesap ortada, Tayyip Bey’in ve atadıklarının yaptıklarının iki katını Ekrem Bey yarı fiyatına yapmış. Yani arada dört katlık bir fark var. Şimdi Ekrem Bey’le ilgili bizim iddiamız ve meydan okumamız şudur. Birincisi, ileride çok büyük bir kampanya başlatarak Ekrem İmamoğlu‘nun tutuksuz yargılanmasını, bir cumhurbaşkanı adayının eşit şartlarda yarışması için tutuksuz yargılanmasını talep edeceğiz. Ve Ekrem Bey meydan okuyor, biz meydan okuyoruz. Buradan sesleniyoruz. İster tutuklu olsun, ister tutuksuz. Şartlarımız değişmez. Ama tutuksuz yargılanması önemli. Çünkü gizli tanık, gizli soruşturma büyük bir yalanla büyük bir haksızlığa dönüşüyor. Biz tarihi bir adım atıyoruz. Ekrem İmamoğlu’nun dosyasının TRT 1’den canlı yayınlanarak yargılamanın yapılmasını istiyoruz. Ey Tayyip Erdoğan, ey Tayyip Erdoğan’ın aparatı Akın Gürlek, ey Akın Gürlek‘in talimat aldıkları, talimat verdikleri, cesaretiniz varsa o yalan dosyayı canlı yayında soruları verin, dün cevabı alıp da nasıl suspus olduysanız gerçekleri Ekrem İmamoğlu alnınıza çaksın, alnınıza çaksın.”
“YAPTIĞIN İFTİRAYI ALNINA VURMAYA HAZIR”
“Tayyip Bey, benim belediye başkanım senin sorularını canlı yayında yayınlanacak mahkemede cevaplamaya, seni rezil rüsva etmeye, savcının yalanlarını, onun burnundan fitil fitil getirmeye, seni milletin önünde sorgulamaya, yaptığın iftirayı alnına vurmaya hazır. Senin savcın hazır mı karşımıza çıkmaya? Şimdi Ekrem İmamoğlu‘nun yargılamasının televizyonlarda canlı verilmesini, cevapların teker teker kanıtlarıyla birlikte verilmesini teklif ediyorum. En basit örnek, yıllar önce bir tane arsa alınmış, Ekrem Bey diyor ki ‘O arsaya verdiğim para, arsanın ederinin yüzde 5’i.’ ‘Demek ki bunu sana düşük fiyata verdiler, yüzde 95’i rüşvet.’ Ekrem Bey şaşırıyor. ‘Olur mu öyle şey?’ diyor. ‘Bakın’ diyor avukatlarına, yarım saat gidip geliyorlar, ne çıkıyor biliyor musunuz? Yüzde 5’i kendi hesabından kapora olarak yollamış, alışveriş kesinleşince paranın yüzde 95’ini şirketin hesabından hesaba yollamış, alınlarına çaktı geçen gün onu, alınlarına çaktı.”
BOYKOTTT
“SARAÇHANE’Yİ GÖRMEYENİ YERİN DİBİNE GÖMÜN”
“Şimdi birincisi, yarın sabah herkes kahvesini içiyor ama Espressolab’ın önünden bile geçmiyor. İkincisi, biliyorsunuz kitap almak icap ettinde insanın ayağı bazen güzel de var yapıları, dükkanları, koca koca camları; D&R’a gidiyor. Aman ha D&R’a uğramıyorsunuz. Özellikle ben bu boykot listelerinde şunu söyleyeyim. Olur olmaz bir sürü liste dolaşıyor. Hepsini bir kenara bırakın. Biz bizi görmeyeni gömersek, öbürleri de görecek. Günü gelecek halen daha kafamızı bozan var, ona da bakacağız. Ama bazı bu uyanık, yandaş şirketler günahsız rakiplerini yalancı listelerle dolaştırıyorlar. Onun için siz, bizim ağzımızdan çıkana bakın. Çünkü ben bunu yarından itibaren sizin de bakacağınız, Boykotyap.com diye bir siteden bakacağım, siz de oraya bakın. Ben demiyorum ‘Şuna, şuna boykot yapın.’ Ben diyorum ki Saraçhane’yi göreni siz de görün, görmeyeni yerin dibine gömün. Idefix diye bir şey var biliyor musunuz? Artık yok. Idefix artık yok. D&R yok, Idefix yok. Peki Demirören? Bu İstiklal’de Demirören AVM var, biliyor musunuz? Karşı kaldırımdan geçin. AVM orada, siz buradan yürüyün. Kilim Mobilya diye bir şey varmış. Bu Kilim Mobilya parayı sizden kazanıyor, haberi saraya yapıyormuş. Bundan sonra o kilime kim basıyorsa o sahip çıksın onlara. Kilim Mobilya’yı evinize sokmayın. Gençler diyor ki ‘Ülker, Ülker, Ülker…’ Bu da gençlerin talebidir. Benzin, mazot alınacaksa dünya kadar benzin istasyonu var ama artık Türkpetrol diye bir şey yok. Gaz alınacaksa, tüp alınacaksa hepsi alınabilir; Milangaz’dan, Likidgaz’dan hiçbirimize hayır yok. Arkadaşlar TGRT’ye bakmayın, TGRT’nin İhlas Ev Aletleri ile artık ısınmayın. Bakın düne kadar her düşmanlığı yapan CNN, Demirören, D&R, Idefix söyledim. Espressolab’ı konuştuk, İhlas’ı konuştuk. Ayrıca bir son var, onu özel ayırıyorum, onun televizyonlarla ilgisi yok. Bir televizyon kanalı var, CNN’in yanında övülür. Onun yanında, çok gidilen restoranlar, çok bilinen arabalar yazıyor. O kararsız kalmış son dakikaya kadar, ‘Haber vereceğiz, bizi söylemeyin’ diye kıvranıyor. Yarınki canlı yayınlara kadar ona süre veriyorum. Eğer bunları yarın düzeltirse düzeltir…”
“ÇALIŞANLARIYLA DAYANIŞMA GÖSTERİLECEK”
“Şimdi yarın akşama bir büyük lokmayı ayırıyoruz. Siz CNN’inkilerle, D&R‘la, Idefix’le, İstiklal Demirören AVM, Türkpetrol, Milangaz, Likidgaz ve meraklısına söylüyorum ha sakın ha sakın, sakın ha sakın sanki öbüründen beter bu yasa dışı olanlarından beter. Aman ha Milli Piyango’dan, misli.com’dan, iddiaa.com’dan uzak durun. Ve ‘Turpun büyüğü heybede’ diyordu ya, heybede. Bizim de büyük turpu söylüyorum. Söyleyeyim mi? Hani Kartalkaya’da küçücük bebeleri, el kadar çocukları yakan Grand Kartal Otel var ya… O otel yanarken denetlemeleri yapmayıp, utanmadan, sıkılmadan ortaya çıkıp ona buna iftira atan, halen daha istifa etmeyen Tayyip Erdoğan’ın da görevden alamadığı Turizm Bakanı var ya... Bayram geliyor, uçak bileti ETS‘den sakın ha. Otobüs bileti ETS’den sakın ha. Otele motele ETS’den sakın ha. ETS’yi yerin dibine gömene kadar bize huzur yok. Bir tek ricam, Espressolab’ın da saydığım şirketlerin de çalışanlarının bu işte günahı yok. Gidilmeyecek, girilmeyecek, elbette protesto edilecek ama sakın ha sakın çalışanlarına ilişilmeyecek. Hatta onlarla dayanışma gösterilecek. Televizyonda dahi öyle. Adam yandaş medyanın kameramanı, ekmeğinin peşinde. İki çocuk evde ekmek bekler, eşinin ya işi var ya işi yok, omzunda yandaş medyanın kamerası. Aman ha kimseyi protesto etmeyin. TRT düşmanlık ediyor, Anadolu Ajansı düşmanlık ediyor. Ama emekçileri hepimizin kardeşi.”
“TAKSİM’İ HEP BERABER SÖKE SÖKE ALACAĞIZ”
“Değerli arkadaşlar buradan hepimiz yarın buraya sağ salim gelmek üzere evlerimize gidiyoruz. Ağaçlar varken kesilmesin diye, yerine Topçu Kışlası yapılmasın diye, AKM yıkılıp Atatürk Kültür Merkezi AVM olmasın diye ölümü göze aldık, Taksim’e gittik. Ölenimiz oldu, kalanımız oldu. Yarın ant olsun ki Taksim’i kurtaracağız. Ama bugün ‘Mücadelenin yeri Taksim’ diyenler, bu meydanı bölmek isteyenler. Yarına korku saçmak isteyenlerdir. Onların bu fikirleri bizi bir tarafa çekip, bu meydanı güvencesiz, yalnız bırakmak istiyor. Ben size namus ve şeref sözü veriyorum ki bu birliktelik sürdükçe, kayyımlar püskürtüldükçe, korku yenildikçe, meydanlar büyüdükçe, söz veriyorum bu gece değil ama bir gece, ümit ediyorum bu 1 Mayıs’ta ya 1 Mayıs’ta Taksim’i hep beraber söke söke alacağız. Şimdi yarın tekrar Saraçhane’de buluşmaya var mıyız? Burayı boş bırakmamaya, yarın büyük vedaya var mıyız? Büyük başlangıca var mıyız? O zaman bekle bizi İstanbul, yarın yine buradayız.”