Kocaeli Çevre Hareketi, İzmit’te yaptıkları basın açıklamasında Kocaeli’de yaşanan çevre sorunlarına dikkat çekerek, Körfez’in korunması, zararlı sanayi girişimlerine izin verilmemesi için yetkilileri göreve çağırdı. Çevre hareketi, duyarsız kalanları da eleştirdi. İşte o açıklama:
“Yaklaşık sekiz ay önce; Kentleşme ve çevre odaklı sorunlar ile boğuşan kentimizin sanayiye verecek toprağının kalmadığını ifade etmiş ve “bu kentin geleceğini planlama ve uygulama yetkisine sahip olan yöneticilerin, sorumlu kurum ve kuruluşların, kentin mevcut sorunlarını ve bu kentin yaşayanlarının görüşlerini yok sayan anlayışlarını sürdürmek gibi bir tavır içerisinde olmadıklarına inanmak istiyoruz.” demiş ve sanayi kenti Kocaeli’nin artık yeni bir sanayi politikası izlemesi gerektiğini tekrar tekrar hatırlatmaya çalışmıştık. Ancak, sesimizi duyan olmadı!
Çarpıcı tesbitler
Bu defa, “sanayi kenti Kocaeli’ni yaşanabilir kılmak için” yazılı bilgi, belge ve görüşler ile kente katkı sunmayı hedefledik ve aylar süren bilimsel destekli çalışmalar ile, kenti; sanayi, nüfus, yoğunluk, planlama, yapılaşma, mevzuat, arz-talep, istihdam, ekonomi gibi kriterler ile yeniden masaya yatırdık ve oluşan sonuç rapor ile haklı olduğumuzu bir kez daha gördük. Bu çalışmanın en çarpıcı tablosu nüfus ve yüzölçümü kriterleri olmuştur.
Ülkemizde nüfus yoğunluğu ortalaması, kilometrekareye 96 kişidir. Yüz ölçümü en küçük sanayi kenti olan Kocaeli’de 432 kişidir ve bu sayı planlama öngörülerinin gerçekleşmesi halinde 2023 yılında 1100 kişi olacaktır.Toplam OSB alanları açısından, Kocaeli yine en küçük yüzölçümünde, en çok OSB alanına sahip kenttir.Kısaca, Kocaeli’nin diğer kentlere oranla az olan topraklarına nüfus ve sanayi yığılmıştır. Bu yığılmayı planlama ile açıklamak mümkün değildir. Sanayinin her artışında kent göç alacak, bu yığılma artacak ve sonuçta ne tarım, ne yeşil alan, ne de insanca yaşam alanı kalmayacaktır.
Körfez elden gidiyor
İzmit Körfezi kıyılarındaki yatırımlar, portlar, dolgular, orman alanlarındaki taş ocakları, tarım alanlarının yok oluşu-sanayiye dönüşümü, yanlış planlanan-plansız OSB alanları, sürekli büyümeye çalışan, teknolojilerini rehabilite etmeyen sanayi tesisleri, Avrupa’nın en büyük depolama tesislerinin İzmit Kördezi’ne yerleşme isteği… Kente dair hızla gelişen ve bizim sorun olarak adlandırdığımız ardı sıra gelen yatırım talepleri giderek çoğalmaktadır. Bu süreçte, çok önemli bir örnek olarak gördüğümüz Posco isimli firma da, tarım ve hayvancılığın halen devam ettiği Alikahya beldesinde ısrarla var olma talebini gerçekleştirmeye çalışmaktadır. Alikahya beldesini tarım ve hayvancılıktan koparıp, bir sanayi beldesi yapma ısrarında görünen kent planlarımız da bu süreci ne yazık ki desteklemektedir. Yine sanayi için insan yaşamı göz ardı edilmektedir.
15 ağustos pazartesi günü bu tesisin ÇED raporu bakanlıkça değerlendirilecek ve Kocaeli’nin ya kazanacağı ya da kaybedeceği ÇED sürecinin bir aşaması daha gerçekleşmiş olacaktır. Kent dinamiklerinin neredeyse tamamının karşı duruşuna rağmen, tesisin Çevresel Etki Raporunun kabulü halinde, henüz dolmamış olan Alikahya’nın yanlış planlanmış olan sanayi alanlarına birçok yatırımcı, benzer raporlar ile kolaylıkla gelecektir.
15 Ağustos’ta değerlendirilecek olan bu raporda; firma, beldenin ve çevresindeki köylerin tarım potansiyelinden hiç bahsetmemekte, vaat ettiği 1000 kişilik istihdamı, var olmasının önemli bir gerekçesi olarak göstermekte, çevreye zararsız bir tesis oluşunu ise Kore’de konuk ettiği yerel basının gazetelere yansıyan övgü dolu sözleri ile ifade etmektedir. Çevresel etkileri için, emisyon, atık, kirlilik ve benzeri olumsuzluklar için, alacağı önlemler de raporda yer alsa da, kentte yaşadığımız örneklere ve OSB mevzuatına bakıldığında, Organize Sanayi alanlarında bu tedbirlerin kontrolü ve denetimi neredeyse mümkün değildir. Kaldı ki; göç, nüfus ve ulaşım yoğunluğu gibi kentleşme sorunlarının ortadan kalkması da ne bir tesisin ne de bir raporun gücü ile mümkündür. 15 Ağustos ve sonrası süreçte, bu yatırımlara izin veren tutum ve yaşamımızı tehdit eden,daraltan tüm benzer girişimler karşısında, demokratik ve yasal tüm olanaklarımızla mücadele kararlığında olduğumuzu bir kez daha vurguluyoruz.
Kentin yılda bir kez afetleri hatırladığı 17 Ağustos tarihine yaklaşırken, yaşanabilir sanayi kenti yerine, sanayi kaynaklı yaşam riskleri taşıyan bir kent olmak istemiyoruz. “Sesimizi Duyan Var mı”?
Yetkilileri göreve davet ediyoruz
2004 “Yaşanan Ve Yaşatan Sanayi Kenti Kocaeli” çalıştayında “Bu kent sanayiye doymuştur. Bir tek sanayi kuruluşu bile ilave olmamalıdır” taahhüdünde bulunan ve bu taahhüde imza atan; kentin valisini, belediye başkanlarını, bakanlarını, milletvekillerini, gazeteleri, odaları, dernekleri, fakülteleri ve diğer kurumları, tüm katılımcıları görevlerini yerine getirmeye, özellikle de bugün fikir değiştirenleri de toplumsal sorumlulukları ile hareket etmeye davet ediyoruz.
Kocaeli Çevre Hareketi kimdir?
Kimine göre siyaset yapıyoruz, kimine göre çevreciyiz, kimine göre her şeye karşıyız, kimine göre sadece Posco ya karşıyız, kimine göre çok daha önemli sorunlar var, kimine göre ise üç maymunu oynayıp dikkate alınmayacak bir grup gönüllüyüz….
Bizler, sadece insanca yaşamak ve yaşadığı çevreyi, doğayı, kenti korumak isteyen, farklı mesleklerden, farklı sosyo kültürel yapılardan, farklı siyasi görüşlerden, farklı deneyimlerden bu amaç için bir arada olan bireyleriz. Bugün Posco örneği için burada çabalıyorsak, Körfez, Dilovası veya bir diğer sorun alanı ve hatta Yalova için de mücadelemizi sürdürmekte kararlıyız ve hiçbir sorun alanının, ne Kocaeli’den ne de etki alanındaki yaşamlardan ayrı düşünülemeyeceği gerçeği ile hareket etmekteyiz.
Bize “çevreci” diyerek toplumdan izole etmeye çalışanların çabası boşunadır. Çünkü aslında her birey çevresiyle, doğasıyla temas halindedir ve bu temas ile kendi yaşamını ve ona yaşam veren çevresini koruma içgüdüsüne sahiptir. Ancak, bireylere göre hassasiyetler, bakış açıları ve öncelikler değişmektedir. Bu temelde, farklı düşünenlerin duyarlılıklarını arttırma çabamız da artarak devam edecektir. Bu kayıtsızlığın devam etmesi halinde, bir gün eksiksiz her bireyin yaşam hakkını koruma gerçekliği ile karşı karşıya kalacağından şüphemiz yoktur.
Sadece Çevre Dostu olmak bu hayatı güzel kılmak için yeterlidir.”