CHP Genel Başkan Yardımcıları Özgür Karabat ve Yankı Bağcıoğlu Ekonomi ve Savunma sanayisine ilişkin açıklamalarda bulundular.
Özgür Karabat: "AKP Ekonomik Kriz İçin Halkı Suçlamaya Başladı!"
SONUNDA BU DA YAPTILAR!
Ekonomik krize karşı “kurtarıcı” diye pazarlanıp göreve getirilen Hazine ve Maliye Bakanı Mehmet Şimşek’in, bütçe açığı konusunda EYT’lileri ve depremi gerekçe göstermesi büyük tepki çekti.
Konuya ilişkin sosyal medya hesabında bir açıklama yayınlayan CHP Genel Başkan Yardımcısı ve İstanbul Milletvekili Özgür Karabat, Şimşek’in açıklamalarına “sonunda bu da oldu!” diye tepki gösterdi.
“Enflasyonda işçiler, bütçe açığında emekliler, işsizlikte de gençler suçluymuş! Her seferinde bu kadar da olmaz diyoruz ama yine bizi yanıltıyorlar.” diyen Karabat, açıkladığı verilerle Bakanın iddialarını yalanladı.
“SOSYAL GÜVENLİK HARCAMALARI AZALDI!”
CHP’li Karabat, sosyal medya hesabından yaptığı açıklamada 2019-2023 yılları arasında sosyal güvenliğe aktarılan payları sıralayarak Bakanın açıklamasının gerçeği yansıtmadığını ifade etti:
“Bütçeden sosyal güvenliğe yapılan harcamalar her yıl geriliyor. SGK’ya bütçeden ayrılan pay; 2019’da yüzde 19.7, 2020’de yüzde 20.7, 2021’de yüzde 15.7, 2022’de yüzde 13.2 ve EYT’nin çıktığı 2023’te de yüzde 12.9’a geriledi. Yani emeklileri de kapsayan SGK ödemelerinin bütçeye yükü artmamış, aksine azalmış.”
“KRİZİN BEDELİNİ HALK ÖDÜYOR!”
Enflasyona rağmen Temmuz ayında asgari ücrete zam yapılmamasını da eleştiren CHP’li Karabat; “KDV’yi %18’den %20’ye çıkardılar. İğneden ipliğe her şeye zam yaptılar. Yine de enflasyon düşmedi, düşeceğe de benzemiyor. Ama AKP’ye sorarsanız suç hep başkalarında. Enflasyonda, bütçe açığında halk suçlu. İşsizlik de zaten gençler iş beğenmiyor. Sanki iktidarı başkasından devralmışlar gibi konuşup, halkın aklıyla alay ediyorlar.” diyerek hükümete eleştirilerini sürdürdü.
“TASARRUF TEDBİRLERİ NE OLDU?”
Kriz konusunda halkı suçlayıcı açıklamaları eleştiren Karabat, “Tasarruf tedbirleri ne oldu?” diyerek Maliye Bakanına çeşitli sorular yöneltti:
“Sayın Erdoğan’ın çakarlı araba konvoyunun başı ile sonu arasında 5 dakika mesafe duruyor. Kısalacak mı? Togg kullanacaktınız, alayınız Audilerden, Mercedeslerden neden inmiyorsunuz? Çift, hatta 3-4 maaşlılar ne yapıyor? Ödenmeyen kurumlar vergisinin peşine neden düşmüyorsunuz? Borsada dönen vurgunlardan haberiniz vardır, neden sessiz kalıp on milyarlarca liranın bir avuç rantçının cebine girmesine göz yumuyorsunuz?”
Yankı Bağcıoğlu: “S400 ve F-35 İkilemi; Türkiye’nin Savunma Stratejisinde Kritik Yol Ayrımı”
CHP Genel Başkan Yardımcısı Yankı Bağcıoğlu, hazırladığı yazılı basın açıklamasında; S400 ve F-35 İkilemi bağlamında Türkiye’nin Savunma Stratejisinde Kritik Yol Ayrımını ele aldı.
CHP Genel Başkan Yardımcısı Bağcıoğlu’nun Açıklaması Şöyle:
“Son dönemde Yunan medyası tarafından S400 Hava Savunma Sistemi ve F-35 tedarik sürecine dair yeni değerlendirmeler sıkça gündeme getirilmektedir. En son yayımlanan haberlerde, S400 sistemlerinin Türkiye’de, İncirlik Hava Üssü'nün ABD kontrolündeki bölümünde konuşlandırılması karşılığında Türkiye'ye F-35 tedarik edilmesinin mümkün olabileceği iddia edilmiştir. Aynı haberde, Türk tarafının bu öneriye sıcak bakmadığı ancak görüşmelerin sürdüğü ifade edilmiştir. Görünen o ki, bu tür öneriler farklı içeriklerle gündeme gelmeye devam edecektir.
Geçmiş dönemde hükümetin hava savunma sistemi tedarikini yanlış yönettiği, nitelik açısından uygun sistemlerin seçilip yeterli miktarda tedarik edilmediği, S400 nedeniyle Türkiye'nin yaptırımlara maruz kaldığı ve birçok savunma projesinin sekteye uğradığı görülmektedir. Milli hava savunma sistemi ve KAAN MMU projelerine geç başlanmasının doğurduğu zorluklar ortadadır. Bu süreçte S400 tedarikinin, herhangi bir teknoloji transferi ya da yerli katkıya zemin hazırlamaması da bir başka önemli handikaptır.
Bununla birlikte, Türkiye’nin 2000’li yılların sonlarından itibaren hava savunma sistemleri alanında izlediği yol haritasında önemli bir dönüm noktası olan "Siper" projesi, S400'den çok daha ileri ve yeni nesil bir sistem olarak karşımıza çıkmaktadır. Ancak, S400 için harcanan kaynaklar, Hisar ve Siper gibi yerli sistemlerin hızla seri üretime geçmesi için kullanılabilirdi.
F-35 programından çıkarılmamız, Türk Hava Kuvvetleri’nin modernizasyon planlarını da ciddi şekilde aksatmış ve bölgede hava üstünlüğümüzü zayıflatmıştır. F-35’in operasyonel bağımsızlık açısından bazı kısıtları ve yüksek işletme maliyetleri olsa da, içerdiği ileri teknoloji Türk havacılık endüstrisine önemli katkılar sağlayabilir ve MMU KAAN’ın geliştirilmesinde önemli rol oynayabilir.
Bu çerçevede; envanterimizdeki bir silah sistemini başka bir devletin kontrolüne devretmek, egemenlik haklarımızı ihlal eden bir durum oluşturacaktır. İktidarın yanlış politikaları nedeniyle maruz kaldığımız yaptırımlar ve savunma projelerindeki gecikmeler, milli güvenliğimize büyük zarar vermiştir ve bu zafiyetin sorumluluğu siyaset kurumunca üstlenilmelidir.
Sonuç olarak, F-35 tedarikine ilişkin tüm olumlu ve olumsuz faktörler göz önünde bulundurularak, Hava Kuvvetleri Komutanlığı'nın operasyonel ihtiyaçları doğrultusunda bu konuda nihai bir karar verilmesi ve S400’ler için alternatif çözümlerin belirlenmesi gerekmektedir. Her ne olursa olsun, KAAN MMU projesine yönelik odaklanma kesinlikle kaybedilmemeli ve Türkiye’nin milli savunma sanayiine yaptığı yatırımlar stratejik bir öncelik olarak devam ettirilmelidir.”