Cumhuriyet Halk Partisi Genel Başkanı Özgür Özel, SOL Parti Genel Başkanı Önder İşleyen ve beraberindeki heyetle SOL Parti Genel Merkezinde bir araya geldi.
Haber: Özgen Sarıkaya/Net Medya Grup-İGFA-
CHP Genel Başkanı Özgür Özel: “Türk Siyasetinin En Soldan En Sağa Destek Verdiği Süreçler Yaşıyoruz”
“TEK ADAMLAR ÜLKERLERİNİ DE KENDİLERİNİ DE FELAKETE SÜRÜKLÜYOR”
“İSTANBUL’DA NE KADAR TOPLANMA ALANI VARSA BAKANLIKTAN İMAR VERDİLER”
“DEPREME KARŞI EN BÜYÜK RİSK, AKP’NİN ANKARA’DAN İMAR DÜZENLEYEN VAHŞİ, RANTÇI VE TALANCI ANLAYIŞIDIR”
“İSTANBUL’UN BAĞRINA SAPLANAN 257 HANÇERİN HEPSİ ERDOĞAN’IN”
“ERDOĞAN’IN ‘MARJİNAL’ TANIMI YAPACAK DURUMU YOK, MARJİNAL AK PARTİ’NİN, CUMHUR İTTİFAKININ TA KENDİSİDİR”
“DEVLET BEY’İ MİLLETVEKİLİ DE GENEL BAŞKAN DA YAPAN MİLLETİN İRADESİ DEĞİL Mİ?”
Cumhuriyet Halk Partisi Genel Başkanı Özgür Özel, SOL Parti Genel Başkanı Önder İşleyen ve beraberindeki heyetle SOL Parti Genel Merkezinde bir araya geldi. Cumhuriyet Halk Partisi Lideri Özgür Özel, görüşmenin ardından yaptığı açıklamada, “Değerli arkadaşlar, biliyorsunuz siyasi partileri içinde bulunduğumuz süreç içinde ziyaret ediyorduk. Tabii o süreç, 19 Mart darbe girişimiyle birlikte bir kesintiye uğradı. Ardından da bir kurultay gerçekleştirdik. Çünkü hem İstanbul Barosu’na, hem İstanbul Büyükşehir’e, hem Cumhuriyet Halk Partisi’ne kayyım atamaya çalışan aklın hamlelerini kesmek için bir olağanüstü kurultaya gittik. Kurultayımız sonrasında SOL Parti ziyaret gelmek için talepte bulundu. Oysa son ziyareti de onlar bize yapmıştı. ‘Aramızda teklif yok, biz gelip SOL Parti’yi bir ziyaret etmek isteriz’ dedik. Bugünkü ziyaret hem darbeye karşı meydanlarda direnirken gösterdiğimiz dayanışmayı konuşmak için, hem kurultay sonrası SOL Parti’nin yapmak istediği ziyaret açısından, hem de bundan sonrasına yönelik olarak görüş alışverişinde bulunduğumuz çok değerli bir toplantı oldu” dedi. Özel, şunları söyledi:
“SÜRECİN DEVAMININ TÜRKİYE’NİN UMUDU OLDUĞUNU GÖRÜYORUZ”
“Şüphesiz bütün Türkiye olarak, 19 Mart sivil darbe girişimi, bunun ilk önce Saraçhane’de püskürtülüşü, yedi gün yapılan gece mitingleri, sonra Boğaz Köprüsü’nü geçerek İstanbul’da ama Maltepe’de yaptığımız milyonluk miting, sonra da Anadolu Yakası’ndan Anadolu’ya açıldığımız, Samsun ile başladığımız, Yozgat ile devam ettiğimiz, Mersin ile sürdüreceğimiz, Konya’yı, Van’ı ve devamında 19 Mayıs’ta İzmir’i ziyaret edeceğimiz, orada milyonlarla buluşacağımız bir sürecin içindeyiz. Şüphesiz Cumhuriyet Halk Partisi, bu mitinglerde ev sahipliği yapıyor ama mitingin tek sahibi değil. Sahiplerinden biri. SOL Parti’nin de içinde bulunduğu, Türkiye siyasetinin en solundan en sağına kadar partilerin destek verdiği süreçler yaşıyoruz. Sosyal demokratlar, sosyalist demokratlar, muhafazakâr demokratlar, milliyetçi demokratlar ve Kürt demokratların meydanlarda omuz omuza, yan yana durdukları, bir gökkuşağı gibi bu farklı renklerin aynı doğruda, yan yana, birbirinin içine ve işine karışmadan durabildiği değerli bir süreci yaşıyoruz. Bu sürecin devamının Türkiye’nin umudu olduğunu görüyoruz. Çünkü bugün bir sandık koysak, bu sandık erken seçim sandığı da olsa aslında bir referandum sandığı. Otokrasi mi, demokrasi mi? Demokrasi olduktan sonra biz farklı görüşlerimizle, farklı programlarımızla, farklı öneri ve taahhütlerimizle milletin karşısına çıkar, farklı farklı oy isteriz. Milletin verdiği destek doğrultusunda da iktidar olan iktidar olur, muhalefet olan muhalefet olur. Ama bugün farklı farklı görüşlerin, farklı farklı önerilerin oy istemesinin ötesinde biz farklı farklı partiler, muhalefet bir bütün olarak ve iktidara oy vermiş ama bugün olanları hiç doğru bulmayan milyonlar olarak, öncelikli talebimiz; demokrasi ve adalettir. Vazgeçemeyeceğimiz şey, olmazsa olmazımızı da seçim sandığıdır, halkın iradesidir.”
“ÖĞRENCİSİ, EMEKÇİSİ, İŞSİZİ; TÜM GENÇLERE TEŞEKKÜR EDİYORUZ”
“Bir darbe girişimi ile karşı karşıyayız. 31 Mart 2024 tarihinde kurulan yerel seçim sandığına darbe yapıyorlar. Ekrem İmamoğlu ve Cumhuriyet Halk Partili altı belediye başkanı ve DEM’li 10’un üzerinde belediye başkanına kayyım atama üzerinden, CHP’li üç belediye başkanına kayyım, dört belediye başkanını da diğer sebeplerden içeriye alarak ama esas olarak gelecekteki genel seçim sandığına darbe yapıyorlar. Karşısındaki en kuvvetli adayı alıp hapse atıyor. Karşısında bundan sonra kuvvetli adaylara ne yapacağı meçhul. Gözü o kadar karartmış ki gelecekteki seçim sandığını koymamayı dahi göze alabilir… Alabilirdi. Ne zamana kadar? Bu millet en değerli varlığı gördüğü seçme ve seçilme hakkına, sandığa ve demokrasiye bu kadar güçlü sahip çıkana kadar. O yüzden biz bu iradenin, halkın bu iradesinin son derece önemli olduğunu değerlendiriyoruz. Muhalefeti bir ve bir arada tutarak, demokrasiyi savunmayı, dolayısıyla da Türkiye’nin ortak geleceğini savunmayı çok önemsiyoruz. Aksi takdirde ‘tek adam rejimleri ülkelerinin halklarına ne yapıyor?’ hepimiz gördük ve görüyoruz. Tek adamlar ülkelerini felakete, kendilerini de en sonunda bir felakete sürüklüyorlar. Biz demokrasiyi savunarak hem ülkemizi hem de aslında şu an farkında olmayan o tek adamlık heveslilerinin geleceğini de güvence altına alıyoruz. Demokrasilerde seçimler olur. Devir teslimler olur. Kaybeden gider, kazanan gelir, yönetir. En doğrusu budur. Bu ülke için en hayırlısı budur. Bu ülkeyi yönetenler için de en hayırlısı budur. Demokrasi dışına yeltenenler, aslında bindikleri dalı kestikleri gibi ülkeyi ve kendilerini de felakete sürüklerler. Biz demokrasiyi ve ülkenin ortak geleceğini savunmaya devam edeceğiz. Tabii içeride bolca kulaklarını çınlattıklarımıza da bir selam verelim. Bizim bu süreçle ilgili ortaklaştığımız en önemli tespit; üniversite öğrencilerinin ya da emekçi gençlerin ya da evde oturan ve umudunu kaybetmiş gençlerin bu sürece yürekleriyle koydukları katkıdır. Biz Türkiye’deki hangi görüşten olursa olsun tüm gençlere, ülkenin geleceklerine ve kendi geleceklerine sahip çıktıkları için teşekkür ediyoruz. Hepinize saygılar sunuyorum.”
“DEPREM İÇİN ÇALIŞAN BİRİ VARDI O DA İÇERİYE KONULDU”
Cumhuriyet Halk Partisi Lideri Özel, basın mensuplarının sorularını da yanıtladı. “İstanbul’da yaşanan deprem sonrası AFAD’ta yapılan toplantıda AK Parti Sözcüsü ile İl Başkanının olması ancak İstanbul Büyükşehir Belediyesi’nin bulunmaması ile birlikte Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan ve Çevre, Şehircilik ve İklim Değişikliği Bakanı Murat Kurum’un muhalefeti hedef alan” açıklamalarının sorulması üzerine Özel şu yanıtı verdi:
“Kendi kendilerini yalanlayan, kendi kendilerini ihbar eden bir çizgideler. Son cümlelerinin altına imzamı atarım ama yaptıkları iş tam olarak depremi siyasete alet etmek. Gitmişler toplantı yapıyorlar, 16 milyonluk bir kentteler. O 16 milyonluk kentin beş yıldır, altı yıldır yönetiminde olan belediye başkanını içeri atmışlar. Deprem uzmanlarının dediği gibi ‘Deprem için çalışan biri vardı, onu da içeriye koyduk’ diyorlar. Zaten Ekrem İmamoğlu yok. AKOM’un başında olması gereken Ekrem İmamoğlu yok. AFAD toplantısının birinci davetlisi olması gereken Ekrem İmamoğlu yok. Ve belediye meclisi içinden seçilmiş olan belediye başkanvekilini, İBB‘den kimseyi çağırmıyorlar. Kendi kendilerine oturmuşlar. Ama AK Parti’nin sözcüsü ile AK Parti’nin il başkanı var. Düşünün İstanbul’da deprem gerçeğiyle yüzleşecekleri ve depreme karşı alınacak tedbirleri konuşacakları, o gün ortaya çıkmış bir zaafiyet varsa bunu değerlendirecekleri, devletin toplantısına 16 milyonluk kentin Büyükşehir Belediyesi davetli değil, ama bir parti davetli. Buradan sonra da tutmuş ‘Yok siyasete alet edilmesin, bilmem ne yapılmasın’ diyor. Gerçekten utanılacak bir haldeler. Gerçekten kontrollerini ve şuurlarını kaybetmişler. Yani İstanbul Büyükşehir Belediyesi’ni CHP’nin kazandığını ve yönettiğini hazmedemeyen bir anlayışın, kendi kendini ifşa etmesinden başka bir durum değildir. Murat Kurum bu sözleri söylüyor, ‘Efendim deprem için çivi çakmadılar’ diyor bir yandan da. Aynı gün. Bugünkü köşe yazısında da okudum, kendi ifadesinde de duydum. ‘Deprem için çivi çakmıyorlar, bir de gelip eleştiriyorlar’ diyor. Arkadaşlardan istedim bir çıktı. Bakın, deprem için çivi çakmayan İBB. Deprem Seferberlik Planı hazırlanması taahhüt edilmişti. Hazırlandı, onaylandı. Dört ana başlık, 14 tema, 233 projeyi kapsıyor. Toplam 114 milyar liralık bir proje. Bu planın 30 milyar liralık kısmı tamamlandı. Toplamda 73 proje tamamlandı, 88’i devam ediyor. Daha bu işe 80 milyonun üzerinde para harcanacak, planlamış. Kaynağı da bulunmuş. Dünyadan kaynak buluyoruz, önlerinde imzada bekliyor. Hem İstanbul’un hem İzmir’in kentsel dönüşümlerini imzalamayanlar, tutmuş bu lafı söylüyor. 1/100.000 ölçekli çevre düzeninin plan aşamasındayız, takvimi doğrultusunda gün gün ilerliyor. Hızlı tarama ile bina incelemelerinin tamamı yapıldı. 11 bin 684 bağımsız bölümden oluşan 25 proje tamamlandı. 6 bin 594 bağımsız bölümden oluşan 25 proje bitmek üzere. Bin 273 yapı kültürel miras çerçevesinde güçlendiriliyor. Ve dar gelirli vatandaşın inşaat maliyetinin yüzde 60’ını, emeklinin yüzde 65’ini İBB karşılıyor. Kentsel dönüşümde finansal destek sağlanıyor bu krize rağmen. Acil ulaşım yollarının 64’ü tamamlandı 70’ten fazlası devam ediyor. 130 kronikleşmiş noktanın taşkın sorunu çözüldü. Viyadüklerin güçlendirme işlemlerinin yüzde 70’i tamamlanmış durumda. Ve tek sorun Murat Kurum’un Bakanlığından İstanbul Büyükşehir‘in ya da ilçe belediyelerimizin kabul etmediği imar plan değişikliklerini bakanlıklardan yapıyor. İstanbul’da ne kadar önemli toplanma noktası varsa, oraya Bakanlık eliyle imar verdiler. AVM mi ararsın, rezidans mı ararsın? Tayyip Erdoğan konuşuyor, diyor ki zamanında ‘İstanbul’un bağrına hançer saplandı.’ Neyi söylüyor? Gökdelenleri. Tayyip Erdoğan Büyükşehir Belediye Başkanı olduğunda İstanbul’da dört gökdelen vardı, şimdi 257 tane gökdelen var. Hepsi onun hançerleri. Siyaseten ‘Hançer hançer’ diyor, İstanbul’daki hançerleri İstanbul’u bu hale getirdi. Dün çalışmayan GSM şebekesi de eserleridir. Dün yolların tıkanması, parkların dolması, toplanma alanı bulunamaması da bu iktidarın eseridir. Eğer gerçekten samimilerse İstanbul’a özel olarak şu sözü versinler. ‘Biz bundan sonra ilçe ve belediyelerinin imar vermediği yere Bakanlık eliyle imar vermeyeceğiz’ desinler. Bu işin şöyle bir siyaseti vardır. AK Parti kadına, çocuğa, gence iyi gelmediği gibi doğaya, çevreye iyi gelmediği gibi deprem riskine de iyi gelmemektedir. Depreme karşı en büyük risk faktörü AK Parti’nin yereli tanımayan, Ankara’dan imar düzenlemesi yapan vahşi, rantçı ve talancı anlayışıdır.”
“AÇIKLAMAYI ‘DEVLET BEY TUTUKSUZ YARGILAMA ÖNERİYOR’ OLARAK OKUYORUM”
Genel Başkan Özel, “MHP Genel Başkanı Devlet Bahçeli’nin açıklamasındaki ‘İstanbul’un ehline ve hak eden ellere emanetiyle olası felaketin üstesinden gelmek mümkündür’ şeklindeki sözleri nasıl okuyorsunuz?” sorusu üzerine şunları söyledi:
“Tutuksuz yargılama öneriyor diye okuyorum. Çünkü bir şehrin emin ellere teslim edileceğine kim karar verecek? Herhalde demokrasideysek, herhalde Devlet Bey’i Osmaniye milletvekili yapan da partisinin Genel Başkanı yapan da milletin iradesi ve demokrasidir, değil mi? İstanbullulara üç kere sorduk. İkincisi hazımsızlıktan. 2019’da birincide kazandık. ‘13 bin oyla size İstanbul’u mu vereceğiz?’ deyip yenilediler, 806 bin farkla kazandık. Beş yıl hizmet ettik. 1 milyon 100 binin üzerinde bir farkla İstanbul’u emanet etti. Hem de öyle bir vade değil. Beş yıllık icraata cevabı. ‘Alın bir beş yıl da siz yönetin’ dedi. ‘İşi ehline teslim ediyorum’ dedi. ‘İşin ehli İmamoğlu’dur’ dedi. Ben bir partinin Genel Başkanı olarak bu değerlendirmeyi yapmıyorum. Ben İstanbul’un iradesine saygılı bir insan olarak değerlendirme yapıyorum. Kayseri’de de işin ehlinin AK Partili biri olduğunu söyledi Kayserililer. Millete itimat edeceğiz. Yıllarca benim memleketimi MHP’li bir belediye başkanına verdiler. Seçimden sonra tebrik ettik, önümüzü ilikledik, saygıda kusur etmedik milletin iradesine. O zaman işin ehline verilecekse ve ‘Bir an önce olmalıdır’ diyorsa, tutuksuz yargılamaya destek veriyor demektir. Sayın Bahçeli’nin bu değerlendirmesine teşekkür ediyorum. Yok, birileri gibi başka bir mana çıkarmak isteyen varsa o darbeciliktir. İstanbul’u kimin yöneteceğine İstanbullu değil de darbeciler karar verecekse, biz İstanbul’un iradesini nasıl savunacağımızı biliriz.”
“BU ÜSLUP, MANİDAR VE YAKIŞIKSIZ”
Özel, “Milli Savunma Bakanı Yaşar Güler’in terör saldırısı sonucunda şehit olan asker hakkındaki soruya verdiği ‘Drone attılar, Mehmetçiğe çarptı’ yanıtının sorulması üzerine, “Bu dili, üslubu manidar buluyorum, yakışıksız buluyorum. Şehidimize Allah’tan rahmet diliyorum. Söylenecek bir şey yok. Yani gösterilen tepkiler boşuna değil. Yanlış bir iş olmuş, yakışıksız bir iş olmuş” dedi.
“ÜÇ MECLİS, KENTSEL DÖNÜŞÜM İÇİN BİRLİKTE ÇALIŞMALI”
Cumhuriyet Halk Partisi Genel Başkanı Özgür Özel, Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın “Her işe karşı çıkan marjinallerin ne dediğine bakmadan kentsel dönüşüm projelerini süratle hayata geçirmeye odaklanmalıyız” sözlerinin sorulması üzerine şunları söyledi:
“Erdoğan’ın ‘marjinal’ tanım yapacak durumu yok. Marjinal; kenarda, kıyıda, köşede kalmış, dışarıda kalmış demektir. Milletin gönlünde olan, bugün Erdoğan’ın 19 Mart darbesine direnen herkestir. Çepere doğru itilmiş olan, marjinalleşmiş olan bu dil, bu akıl, bu üsluptur. Kentsel dönüşüm son derece hayatidir. Bunun için Meclis, büyükşehir belediye meclisleri ne gerekiyorsa yapmalıdır. Ama kentsel dönüşümün bazen bir rantçılığa, bazen bir fırsatçılığa, o kentin yıllardır çilesini çekmiş olanlara ‘Şimdi sen çilesini çektin ama buralar değerlendi. Sen burayı terk etmelisin, biz burayı zenginlere vereceğiz’ diyen projelere halk kendisini savunuyorsa, ona marjinallik falan denmez. Fırsatçılık yapmasınlar. Halkın taleplerini doğru okusunlar. Üç meclis çalışsın bu iş için. Bir; Türkiye Büyük Millet Meclisi, iki; büyükşehir ve ilçe belediye meclisleri, üç; halk meclisleri. Gidin toplayın oradaki insanları, sorun ‘Sen neye itiraz ediyorsun?’ diye. 80 yıldır çamurunu çektiği yer, şimdi milyonluk-milyarlık yer olmuş. ‘Sen git buraya zenginler gelecek. Sen yine çamura ve kenara gideceksin.’ O tip itirazlar oluyor. Bunları bahane edip siyaseten kullanmasın. Önüne gelene ‘marjinal’ demesin, marjinal kendisi. Şu anda bir marjinal yapı varsa Cumhur İttifakı ile Adalet ve Kalkınma Partisi’nin ta kendisidir.”
“DÜNYA HUKUK TARİHİNİN EN BÜYÜK KARA LEKESİDİR”
Özel, “İstanbul Büyükşehir Belediyesi soruşturmasında görev alan avukatların gözaltına alınmasına yönelik değerlendirmesinin sorulması üzerine, “Arkadaşlar avukatların bir suçu varsa, ilk operasyon yapılıp herkesin gözaltına alındığı süreçte aynı şeyle suçlanmaları lazımdı, değil mi? O gün suçlanmadıklarına göre bugün suçları savunma yapmak. Savunma mesleğini yargılamaya çalışıyorlar. İnanılmaz şeyler duyuyoruz. İnanılmaz şeyler. Avukatların gözaltına alınması, hele hele tutuklanması bu davanın etkin savunmasının, şu anda iddialar var, iddialar teker teker patlıyor. MASAK Raporu’nu perişan eden, bu avukatların doğru savunmasıdır. Her iğrenç iftiranın önüne somut kanıt koydular. Avukatla baş edemeyen savcı, avukatı içeri alıyor. Herhalde dünya hukuk tarihinin en yüz karası işini yapıyor. Olacak şey değil. Erdoğan kendi rakibini belirlemeye çalışıyordu ya, o yüzden baktı ‘Ben yenemem Ekrem İmamoğlu’nu, bunu hapse atın’ dedi. Savcı da baktı avukatları yenemiyor, ‘Hapse atın, içeri alın. Yenebileceğim bir avukat bulun.’ Bu dünya hukuk tarihinin en büyük kara lekesidir. Sabah savunmanın gözaltına alındığına ilişkin itirazlar yükselince öğleden sonra şey sızdırıyor. ‘Ekrem İmamoğlu’yla aynı mali suçlardan avukatları da suçlu.’ İlk gün soraydın. İlk gün yoktu da bu arkadaşların suçu, bu arada mı işlediler? Aynı iğrenç torbanın içine bu sefer de avukatları atıyor. Yenemediğini içeri atma taktiğini Erdoğan’dan Akın Gürlek de almış. Akın Gürlek’in iddialarını teker teker çürüten üç tane aslan gibi hukukçuyu içeri atmak çare değildir” yanıtını verdi.
“ONLARLA AYNI PARTİDE BULUNMUŞ OLMAKTAN UTANÇ DUYUYORUM”
Cumhuriyet Halk Partisi’nin Olağanüstü Kurultayı’nın iptali için yapılan başvuruyu değerlendiren Özel, “Bunlar olağan kurultayı da mahkemeye veren aynı kişiler. İzmir’den olan da Hatay’dan olan da. İsimlerini söyleyip de nefes israfı yapmayayım. Orada sonuç alamadılar. Oraya ‘Şaibeli’ dediler. Onu dediler, bunu dediler. Beş mahkeme de reddetti bunları. Şimdi çıktı olağanüstü yaptığımız kurultaya. Yahu bin 170 oy almışız. Neyini iptal ettireceksin? İptal edilirse bin 300 oy alacağımızı görmüyorlar mı? O yüzden ben bu kadar perişan olmuş bir yapının, kendisini bu hallere düşürmesinden dolayı bir dönem onlarla, ikisi de partiden uzaklaştırılmış, ihraç edilmiş kişidir. Onlarla bir dönem aynı partide bulunmuş olmaktan dolayı büyük bir utanç duyuyorum. Herhalde bunlardan bir tanesinin üzerinde bir karar verdik, çaresizlikle o günlerin içinde. Ondan dolayı da benim kendi kendime yapmam gereken bir özeleştiri var” dedi.