Seçimler yaklaştıkça, siyasi partilerdeki hareketlilik de artıyor.
AKP için her şey demek olan Cumhurbaşkanı ve AKP genel başkanı Recep Tayyip Erdoğan, kendi partisinin genişletilmiş İl kongrelerine katılıp, yaptığı konuşmalarla partisini harekete geçirme çabalarını sürdürüyor.
Ana muhalefet partisi CHP ise, kısa bir süre önce tamamlanan ve kamuoyunda çok ses getiren görkemli Ankara-İstanbul yürüyüşü ve ardından gerçekleştirilen muazzam katılımlı miting sonrası, Çanakkale’de yapılacak olan Adalet temalı çalıştay’a hazırlanıyor. Bu arada iktidar partisi sözcüleri ile çeşitli konularda tartışmalar medya aracılığı ile sürdürülüyor.
Buraya kadar siyaset olağan seyrini sürdürüyor.
Ancak; özellikle Cumhuriyet Halk Partisi cenahında, yaklaşan İlçe kongreleri öncesi, seçimlerde aday gösterilmesi veya ön seçim uygulaması yapılacak yerlerde adayların belirlenmesi aşamasında yerel örgütlerin belirleyici gücü dolayısıyla bu kongreler önem kazanıyor.
İktidar partisi AKP için aynı değerlendirmeyi yapmak doğru olmaz, zira bu partinin seçimler öncesi temayül yoklaması vs. gibi bazı çalışmaları olsa da , neticede üst iradenin tercihi neyse o gerçekleşiyor.
CHP son dönemlerde özellikle yerel seçimlerde, köylerden oy alamayacağı ön kabulüyle Büyükşehir Belediye Başkanlığı seçimlerinde iddialı aday çıkartmakta zorlanıyor.
Bu durumu Kocaeli yerelinde ben şahsen yakından gözlemleyebiliyorum.
Parti içinde isim yapmış, kamuoyunda da iyi tanınan bazı iddia sahibi siyasetçiler, kırsal kesimden yeterli oy alınamayacağı gerekçesiyle Büyükşehir Belediye Başkanlığına aday olmaktan kaçınıyorlar. Hemen hepsi, İzmit Belediye Başkanlığını hedefliyorlar. Çünkü, kazanılması çok daha muhtemel olan bir İlçe.
Bu şekilde düşünenler, bence kolay yoldan başarıyı hedefleyenlerdir ve parti için çok da makbul olarak kabul edilmemeleri gerekir.
Asıl olan zoru başarmak olmalıdır. Yani, merkez İlçe’nin dışında diğer İlçelerde de iddia sahibi olmak, neticede Büyükşehir Belediye Başkanlığında da iddialı olmak anlamı taşır.
Şimdi, kendi Kentimizdeki durumu gerçekçi olarak değerlendirelim:
CHP Kocaeli kırsalında, köylerde kesinlikle başarılı olamaz mı? Eğer buna inanılıyorsa, sebebi nedir ve düzeltmek için neler yapmak gerekir?
Yoksa; parti’nin ideolojisi’mi ters gelmektedir?
Eğer böyle bir varsayım geçerliyse, bunun gerçek olmadığı, CHP nin kurucu parti olarak toplumun genelinin kabul etmeyeceği hiçbir ideoloji’nin partisi olamayacağı anlatılabilmelidir.
Aslında, kurucusu Mustafa Kemal Atatürk’ün toplum değerleriyle ters düşen hiçbir yönü olmadığı, tek parti döneminin o günler için gerekli bulduğu bazı uygulamaların bu günkü demokrasi anlayışı içinde zaten yeri olmayacağı ifade edilebilmelidir.
Ekonomik büyüme’nin AKP döneminde şahlandığı, milli gelir artışından köylü’nün de payının arttığı yalanı çok net ortaya konulabilmelidir. Tam tersine, uygulanan ekonomi politikaları nedeniyle köylümüzün aşırı borçlu hale getirildiği, tarlalarının haraç mezat icra yoluyla satıldığı, fukaralaştıldığı gerçeği örneklerle ispatlanarak gösterilmelidir.
Fiziki anlamda yapılan yatırımların, hayatı kolaylaştırdığı doğrudur, ancak, bunlar zaten ekonomik büyümenin doğal sonuçlarıdır. Önemli olan kısmı, bu büyümenin kaybedenler değil kazananlar tarafında olmaktır. Yollar yapıldıkça, tüketim olanakları arttıkça kimler kazanıyor, kimler kaybediyor buna dikkat çekmekte yarar olacaktır.
Köylü vatandaşımız hem en iyi olanaklara kavuşturulmalı, hem de tarlalarını, topraklarını muhafaza edebilmelidir. Köylü, gerçekten de Milletin efendisi olabilmelidir.
CHP adayları sahip oldukları ideolojilerini ve parti programlarını tam olarak anlatabilseler, kazanmamaları için hiçbir sebep olamaz. Sadece gayret ve çalışmak yeterli olacaktır.