CHP 38. Kurultayı 13 yıllık genel başkanını değiştirdi. CHP’nin diğer tüm
partilerden farkı işte bu.
Cumhuriyet Halk Partisi bunun için yüzyıllık bir parti. Diğer partiler gibi ömrü genel başkanlarının ömrüyle sınırlı değil.
Sayın Kılıçdaroğlu’nun mücadelesini saygı ile anacağız. Gönül isterdi ki, seçim sonrası “benden bu kadar” deyip bırakmış olmasıydı. Seçimlerden sonra anlaşılmaz bir tavır içine girip, çok sayıda kendisinden beklenmeyen hatalar yaptı.
25 Eylül’de yazdığım” değişimin gücü” başlıklı yazımda da düşüncelerimi geniş ölçüde açıklamıştım. Değişim sadece kişilerin değişimiyle sınırlı değildir. Politikaların, siyasi duruşun ve ilkelerin değişimini de kapsamaktadır. Cumhuriyet Halk Partisi’nin 1970 yıllarında belirlenmiş siyasi duruşunun iyi analizi edilip, o ayarlara dönülmesi değişimin özünü oluşturacaktır.
Partinin siyasi yönü sol olmalıdır. Vatandaştan yana, toplumun geniş kesimlerini kucaklayan ve bu yönde politikalar üreten bir yapıya dönüştürülmelidir. Aksi durumda AKP veya diğer partilerden bir farkı kalmaz.
Vatandaştan yana bir tavrı örnekle açıklamak isterim.
Geçen hafta içinde mevcut hükümet resmî gazetede “konutların turizm amaçlı kiralanması” ile ilgili bir yasa yayınladı. Bu yasaya neden gerek görüldü. Özellikle ege ve güney sahillerdeki turizm yörelerinde evleri olan vatandaşlar aylık veya belirli bir günü kapsayan kiralamalar yapmaya başladılar. Bu durum daha çok tatil yapmak isteyen vatandaşların taleplerinden kaynaklanmıştır. Çünkü vatandaşların tatil yapmak işleyen önemli bir bölümü otellerin fiyatlarını karşılayamaz duruma gelmiştir. Dolayısıyla tamamen vatandaşın ekonomik bir tercihiydi. Otellerin gecelik 5,000-15.000 gibi günlük fiyatlarını ödemeleri mümkün değildi.
Vatandaş da serbest piyasa kurallarına göre hareket edip oteller yerine ev kiralamayı kendisi açısından daha uygun buldu. Tatil yapma sorununu böyle çözdü. Aylık50-60 bin Tl ile hem kendisinin hem de yakın çevresini tatil sorununu daha uygun bir fiyata çözmüş oldu. Aynı sürede tatilini otellerde 200,000-300,000 tl ye karşılayamazdı.
Konutunu kiraya veren de kira gelirini beyan edeceğinden devletin de bu ilişkide bir zararı olmayacaktır.
Zararı olan sadece aşırı fiyatlarla yerli tatilcileri bunaltan ve bu yola veya başka ülkelerde tatil yapmaya iten turizm sektörü olmuştur. Bu sektör ağlayıp sızlanıp sürekli onlardan yana tavır alan mevcut hükümete baskılar yaparak adı geçen yasayı çıkarttırdılar. Öyle bir yasak ki, sen turizm sektörünü nasıl üzersin ben sana gösteririm der gibi bir yasa. Konutlarını turizm amaçlı kiraya verenlere öylesine şartlar dayattılar ki sakın ha kiraya verme der gibi.
--- turizm Bakanlığı’ndan belge alınması şarttır
---belge almadan kiraya verirseniz 100.000 TL ceza ve 15 gün içinde belge alma zorunluluğu
--- yine izin alınmaz işe, 500.000 TL ceza
İşte vatandaşın adına bir işlem varsa böyle cezalandırılır. Belirli bir zümre de böyle ödüllendirilir.
Özetle deniliyor ki, kiraya vermeyeceksin tatil yapmak isteyen vatandaşın tatil yapacaksa turizm sektörüne gitsin.
Bize bu yasa açık bir şekilde, vatandaştan yana mısın? belirli bir gruptan yaramazsın? Olduğunun net bir örneğidir. İşte değişimden kastettiğimiz budur. Siyasi tavrın kimden yana? Bu tavır vatandaşa açıkça hissettirmelidir. Bu yapılamıyorsa kişilerin değişmesinin bir anlamı olamaz.