Milletvekili Kaplan, Çevre ve Şehircilik Bakanı Erdoğan Bayraktar’a, söz konusu firmaya tedbirler alınmadan verilen ÇED raporunu ve yer seçiminin doğru olup olmadığını sordu. Milletvekili Kaplan, yaşanacak çevre sorununu Dilovası’nı örnek vererek dile getirdi.

İnnova Termal Geri Dönüşüm Teknolojileri Sanayi ve Ticaret Limited Şirketi’nin Çevre ve Şehircilik Bakanlığınca 17 Nisan 2012 tarihinde ÇED olumlu raporu alarak üretime geçtiğini belirten Kaplan, “Üretim alanının küçük sanayinin içinde olmasına rağmen yaklaşık 200 metre uzağında bulunan çağdaş kent konutlarına çok yakındır. 10 bin kişini yaşadığı bu çağdaş kentte işletmeye yakın bulunan ve gerekli tedbirlerinin alınmadığında ciddi sorunların yaşanacağı aşikardır. Bölgede yaşayan sakinlerin bu işletmenin faaliyete geçtiğinden beri çevrede kötü kokunun ve gaz kokusunun yayıldığını, bacadan çıkan karbon siyahı nedeniyle evlerinin pencerelerini açamadığı ve dışarıya çıkıp oturamadıkları şikayetini hem işletme yetkililerine, İl Çevre Müdürlüğüne Çayırova Kaymakamlığına ve Kocaeli Valiliğine iletmişlerdir. Konuyla ilgili imza topladıkları yaşanan olumsuzluklardan dolayı bizzat bölge milletvekili olarak yerinde inceleme yapma taleplerini değerlendirerek iki kez bölgede incelemelerde bulundum. Rahatsız edici kokunun ve karbonsiyahının olumsuzluklarına bende tanık oldum. Bölgemizde sanayileşmenin gerekli tedbirleri alınmadığında insan sağlığına ne kadar olumsuz etkilerinin olacağı hemen yakınımızdaki Dilova gerçeğini anımsatmak istiyorum. Bölgede bu kadar zararlı bileşenleri içeren bir maddenin geri dönüşüm işleminde gerekli önlemlerin alınmamamı ve yer seçiminin yanlışlığı nedeniyle çocuklarının yaşlıların ve astımlı hastaların başta olmak üzere tüm canlıların toprağın ve yeraltı sularının olumsuz etkileneceği aşikârdır” dedi.

Milletvekili Kaplan, şöyle devam etti: “Tesisten çıkan gazların prekanserojen olduğu, karbon siyahının çevreye zararlarının bilinmesine rağmen Bakanlığınızca gerekli tedbirler alınmadan ÇED olumlu raporu vererek ruhsatlandırmanızın kişileri korumaya yönelik bir tavır mıdır? Neden alınması gereken tüm tedbirler alınmadan ruhsatlandırma yapılmıştır. Üretim yerinin 10.000 nüfusun yaşadığı Çağdaşkent konutlarına 200 metre mesafe olması nasıl açıklıyorsunuz? Bu tip önlemlerin alınmaması yarın ikinci bir Dilovası sorununa benzer bir sorunla karşılaştırmaz mı? Meydana gelen gaz kokusunun doğalgaz kokusuyla karıştırılabileceği nedeniyle olası bir doğalgaz faciasına neden olmaz mı? Bununla ilgi bir tedbir alıyor musunuz?”

Milletvekili Kaplan, ek bilgi olarak da şunları dile getirdi:

“TÜİK verilerine göre 2012 yılındaki araç sayısı 17.033.413’e ulaşmıştır. Ülkemizde her yıl yaklaşık olarak 180.000 ton ömrünü tamamlamış lastik oluşmaktadır. Geri dönüşüme tabi tutulan bir lastik ortalama 4 litre yağ, 3 kg karbon siyahı, 1,5 kg gaz ve 1 kg çelik ve kül üretir. Her ne kadar "Ömrünü tamamlamış lastik" olarak adlandırılsalar da bu lastikler doğru yöntemlerle birçok ürün de tekrar hayat bulabilir. Lastikler geri dönüştürüldüğünde hem dünyadan daha fazla hammadde tüketmemiş, hem de doğru bertaraf edildiğinde çevreye verebileceği büyük ve yıkıcı zararı önlemiş oluruz. Lastiklerin yanmasıyla atmosfere tonlarca zararlı bileşikler yayılmaktadır. Siyah bir bulut gibi atmosfere yayılan bu maddeler içinde; karbon siyahı, uçucu organikler, yarı-uçucu organikler, çok halkalı hidrokarbonlar, yağlar, kükürt oksitleri, azot oksitleri, nitrosaminler, karbon oksitleri, uçucu partiküller ve As, Cd, Cr, Pb, Zn, Fe vb. gibi metaller bulunabilmektedir. Lastikler üzerinde yapılan işlemlerde gerekli önlemlerin alınmaması durumunda veya yapılan yanlış uygulamalarda atmosfere yayılan kirleticiler yakın çevredeki toprak ve suların kirlenmesine sebep olarak insan sağlığını tehdit etmektedir. Bu nedenlerden ötürü geri dönüşüm tesislerinin varlığı ve dahada çoğalması bizler için umut verici ve olumlu gelişmelerdir. Ancak; doğaya ve insan sağlığına zararları tartışılmayacak bu maddelerin geri dönüşümünün yapılacağı tesisin gerek yer seçimi bakımından gereksede işletme esnasında alınması gereken tedbirlerin zorunluluğu ve önemi açıktır. Bu kapsamda ilgili bakanlığın daha sorunlu bir anlayışla gerekli duyarlılığı göstermesi gerekmektedir.”