Değişim ve dönüşüm dönemlerinde, yeni tarih yazımı aşamasında; Siyasi partilerin başat rol üstlenebilmesi, yeni fikirlerin ve değişimin öncüsü olabilmesi, toplumun yönünün belirlenmesi ,
Gelecek dönemlerde yüklenecekleri sorumluluklar ve kurumsal bütünlüklerini sağlamak açısından önem taşımaktadır.Tam da bu noktada; çözüm süreci ile başlayan, terör olaylarının sonlandırılması, toplumsal mutabakat’ ın sağlaması adına; anti demokratik yasaların ortadan kaldırılması, yeni bir sivil anayasa hazırlanması ve referanduma sunulması ile sonlanacak olan barışın sağlanması ve kürt sorununun çözümüne yönelik girişimler ülke gündemini oluşturmaya başlamış bulunmaktadır.
Bu gelişmeler bağlamında; çözüm sürecini olgunlaştırma, olumlu yöne evrilmesine katkı yapma açısından ana muhalefet partisi CHP’nin tavrı çok önem taşımaktadır. Ancak CHP’nin bugüne dek duruşu maalesef umut verici değildir. Süreçle ilgili bilgilenme ve iletişim yetersizliği gerekçesiyle, gelişmeler karşısında pasif ve eleştirel duruş sergilemesi kamuoyunda tasvip görmediği anlaşılmaktadır.
Yeni CHP iddiası ile Genel Başkan olan Sayın Kemal Kılıçdaroğlu; ne yazık ki bugüne dek geçen süreç içerisinde, parti genelinde, her türlü yalanlamaya karşın birlik ve bütünlüğü sağlamakta başarılı olamamıştır. Partinin; “Yenilikçi”, “Ulusalcı” şeklinde nitelendirilen gruplara bölünmesine engel olamamıştır. Gruplar arasında denge politikası gözeterek tesanütü sağlamaya çalışılmıştır. Ancak bu politika da bugüne dek başarılı olunamadığı, partinin parçalı görüntü vermekten kurtulmadığı izlenimi edinilmektedir.
Yakın tarih içerisinde; İzmir Milletvekili Birgül Ayman Güler’in; “Türk Ulusu ile Kürt Milletini eşit göremezsiniz” söylemi , Adıyaman Milletvekili Salih Fırat’ın istifasına neden olmuştur. “CHP tabanının yüzde 65’inin barış sürecini destekliyor yollu açıklaması”, değerli bir partili olan Gülseren Onanç ‘ı , Kılıçdaroğlu’nun talimatı ile Başkan Yardımcılığı görevinden istifa etmek zorunda bırakmıştır. Uşak Milletvekili Dilek Akagün ise Başkan Yardımcısı Sezgin Tanrıkulu’nu, CİA ajanlığı ile itham etmiş, bunun üzerine Akagün , Disiplin Komitesi’ne sevk edildiği basın haberlerinden anlaşılmaktadır.
Demokratik Gelişim Enstitüsü’nce organize edilen; TBMM’nce oluşturulan 15 milletvekilini kapsayan bir heyetin , 30 Nisan itibariyle Güney Afrika’ya, anılan ülkede “çözüm süreci ve hakikatler komisyonunun faaliyetleri ile ilgili” bilgi alma amaçlı ziyareti nedeniyle oluşturulan heyete; CHP tarafından, parti kararıyla, Sezgin Tanrıkulu ile Levent Gök’ün katılımının sağlanması, partili birtakım üyeleri tarafından ağır eleştirilere uğramıştır.
Ülkemiz açısından tarihsel bir öneme haiz olan; “Çözüm Sürece”nin başarı ile sonlandırılarak, barışın sağlanması bağlamında; demokratik açılımların yapılmasını, sivil bir anayasa hazırlanmasını zorunlu ve gerekli kılmaktadır. Öncelikle sürecin başarı ile yürütülmesinin hiçbir partinin tekelinde olmadığı kabulü ile işe başlanılmalıdır. Bu bağlamda; CHP’nin kendi proğramında ki solcu ve halkçı misyonu gereğince çözüm sürecine, hiçbir çekinge ve gerekçe öne sürmeden süratle sahip çıkması gerekmektedir. Aksi takdirde kendini inkar açmazına sürükleneceği ve içsel bütünlüğünü koruyamayacağı hesabını iyi yapması gerekmektedir.
Yaşanan tarihsel sürecin başlangıcında; CHP yönetimi süratle olaya müdahil olmalıdır. Vatandaşlık tanımından başlayarak, ana dilde eğitim hakkından, ülkemizin yönetsel sorunlarını çağdaş standartlarla ve eşitlikçi bir anlayışla çözecek formülasyon ları da içerecek yeni anayasa önerileri ile kamuoyunun karşısına çıkmalıdır. Ortaya konacak yeni vizyonu ile; gerek çağdaş ülke yönetimi , gerekse demokratik haklar ve çağdaş hukuk düzeni önermeleriyle, özgürlükler ve haklar bağlamında AKP’den ileri düzeyde olduğunu kamuoyuna inandırmalıdır. Bu suretle, iktidar olmaya ve ülkeyi yönetmeye aday parti konumunda olduğunu açıklıkla ve net bir şekilde göstermelidir.
21’nci yüzyılın değerleri dikkate alınmak suretiyle, geleneksel ve tarihsel birikimlerini de içerecek şekilde, partinin gerçek anlamda yenileşmesinin ve değişiminin önünü açılmalı, kamuoyunda dikkate alınan ana muhalefet parti konumuna yükselmesi sağlanmalıdır. Aksi takdirde parti bütünlüğünün sağlanmasının zor olacağı görülmelidir.
Tarihsel sorumlulukları hatırlatan öngörülerimiz bir dost uyarısı olarak dikkate alınmalıdır diye düşünüyorum.
Saygılarımla,