İşte o mesaj

SEVGİLİ ATAM,

Geçen seneden beri bazı şeyler hiç değişmedi.

Yine etrafımızdaki denizlerde petrol arayamıyoruz. Gemilerimiz kimler petrol arıyor diye bakınıp limana geri dönüyorlar.

Yine Ege’de kulaç mesafesindeki adalara komşumuz asker çıkarıp bayraklarını asıyor.

Yine Karadeniz’de doğalgaz bulduk. Ama ne hikmetse bulduğumuz gün doğalgaza %35 zam yapıldı.

Yine insanlarımız açlıktan ve yoksulluktan intihar etmeye, kadınlarımız öldürülmeye devam ediyor.

Yine istihdam azalırken işsizlik de azalıyor.

Yine paramızın değeri yerlerde sürünüyor ama yazın kabanın kışın mayonun fiyatını baz aldığımız için enflasyon yükselmiyor.

Yine yoksulluk kapsamını genişletmeye devam ediyoruz. Asgari ücret 2324 TL iken açlık sınırı 2448 TL, yoksulluk sınırı 7973 TL oldu. En yüksek mühendis maaşı 6600 TL, doktor maaşı 7570 TL. Yani artık mühendis ve doktorlarımızı da yoksulluğun içine dahil ettik.

Yine yeni doğan her çocuğumuz borçlu doğuyor. Bugün her doğan yeni bebek 20 bin TL borçla doğuyor.

Yine millete verecek para bulunmazken, müteahhitlere milyarlarca lira para aktarıp üstüne milyarlarca vergileri siliniyor. Dünya Bankası verilerine göre dünyada en çok kamu ihalesi alan ilk 6 firmanın 5 tanesi bizim ülkemizde.

Yine ekonomimizin şaha kalktığı söylendi ama “Biz size yetemiyoruz, bütçe engelimiz var” dediğimiz halde hem Kızılay hem de hükümet bizden para topladı. Toplanan parayla da on binlerce engeli olmayan engelliye maaş bağlandığı ortaya çıktı.

Yine Soma maden işçileri haklarını ararken tekme tokat dayak yediler ama onların alamadığı parayla Somali’nin IMF’ye borcunu ödediğimiz ortaya çıktı.

Ama değişen şeyler de var Atam.

Sayın yöneticilerimiz artık itiraf etmeyi öğrendiler.

Mesela, Çalışma Bakanımız “Emeklilere bu ay maaşlarını ödedik, emeklilerin yanında olmaya devam edeceğiz” dedi.

Mesela, döviz bir senede tam %50 artmışken, Hazine ve Maliye Bakanımız “Döviz kuru benim için önemli değil, oraya hiç bakmıyorum” dedi.

Mesela, bir sene içinde tam 450 kadınımız öldürülmüşken, Aile Bakanımız “Her kadın cinayeti, kadına şiddetteki kadın cinayeti değildir” dedi.

Mesela, bu sene virüs salgını oldu ve tüm dünya eve kapandı. Ama bu virüs bizim ülkemizde sadece hafta sonu mesai yaptı, hafta içi yan gelip yattı. İktidar partisinin mitinglerinde insanları enfekte etmezken, tüm milli bayramlarımızda enfekte edeceği tuttu. Dünya Sağlık Örgütü bizim verilerimize güvenmezken, Sağlık Bakanımız “Her vaka hasta değildir” dedi.

Mesela, insanlarımız et yiyemiyoruz deyince, Tarım Bakanımız “Kuzunun yediğini yiyin, diyetisyenler de bunu öneriyor” dedi.

Mesela, İzmir’de deprem oldu. Yine Tarım Bakanımız enkazın üzerine çıkıp “Hava soğuk değil, zorunlu olanlar dışarda kalabilir” dedi. Ülkemiz bu sene depremlerde en fazla kayıp yaşayan ülke oldu ama Cumhurbaşkanımız “1939 daha kötüydü” dedi.

Yani Sevgili Atam;

Cumhurbaşkanımız Anayasayı tanımıyor,

İçişleri Bakanımız kanunu tanımıyor,

Hazine Bakanımız dövizi tanımıyor,

Sağlık Bakanımız vakayı tanımıyor,

Valimiz esnafı tanımıyor,

Mahkemelerimiz Anayasa Mahkemesinin kararını tanımıyor.

Tüm bunların sonucunda; demir olsak çürürdük, toprak olduk da dayandık Atam. Ama faturalar, borçlar, krediler, demokrasi, hukuk ve Millet Meclisi hep askıda kalıyor.

Askı deyince; her ne kadar ekonomimizin çok hızlı büyüdüğü söylense de bu sene ekmek de askıya çıktı. Ama asıl kanımıza dokunan, bizi açlık hasta etmedi de ekmek bulamıyoruz deyince kafamıza atılan keyif çayını aç karnına içmek ülser etti Atam.

Tüm bunlar niye oldu dersen;

Hani bir fıkra var Atam.

Bekri Mustafa’yı imam yapmışlar. Cenaze namazını kıldırdıktan sonra musalla taşındaki rahmetliye eğilip “Öte yanda durum nicedir diye sorarlarsa, Bekri Mustafa’yı imam yapmışlar dersin, onlar anlar” demiş ya, bizimki de o hesap sevgili Atam.

Ama emin ol Atam, artık çok daha iyi görüyor insanlarımız gidişatı.

Artık alacakları oylar yetmiyor böyle devam etmeye.

Belki de seneye sana ampulün yandığını ve güneşli günlerin başladığını yazacağım.

Sevgili Atam…

Başta sen olmak üzere, bu toprakları kanlarıyla, canlarıyla vatan yapan herkese gani gani rahmet diliyor, aramızdan ayrılışının 92. yılında seni minnet ve şükranla anıyorum.

Bazıları yokken bile vardır, fazlasıyla…