Aynı ailede çalışan herkesin kendine özel “şahsi” arabasının olmasını normal karşılarsak, işe gidip gelirken konforundan dolayı toplu taşıma yerine şahsi arabamızı tercih edersek!
Vay efendim Cumhurbaşkanının kaç uçağı var konvoyunda kaç araba var bu ne savurganlık diye konuşmamız hiçbir derdimize çare olmaz!
Biz bütçemizin üzerinde lüks yaşarsak onlar da ülke bütçesinin üzerinde lüks yaşar!
Bizimki itibar da onlarınki değil mi?
***
Yok benim harcadığım benim paramdı da onlar kamu bütçesi harcıyor da, boş lakırdı bunlar.
Nihayetinde bizi yönetenler de bizim içimizden birileri, yani aynamız!
Süt ne ise kaymağı da o!
Bence onları düzeltmeyi bırakıp kendimizi düzeltmeliyiz.
Değişim istiyorsak önce biz değişmeliyiz.
Sırf gözümüz görüyor başkaları alıyor kartın da limiti yetiyor diye alış verişin ölçüsünü kaçırırsak, ondan sonra mecbur karttan karta takla attırırız.
Evde yemek varken getir getirelim dersek!
***
Eskiden 10 yaşına gelen hemen hemen her çocuk bir şekilde bir iş yapıp tatillerde bile olsa aile bütçesine katkı sağlar okul harçlığını çıkarırdı, şimdi çoğu evde 25-30 yaşında koca koca adamlar – kadınlar bana göre iş yok deyip anne babasına yük olmaya devam ediyor!
Anne baba da çocuğum tembel miskin uyuşuk hazırcı diyemediği için çocuğumun tahsiline iş yok diyor,
İse!
“hiç ovaya inmedin mi canım oy” şarkısı geldi aklıma, neyse…
Tanıdık arıyor diyor ki bizim oğlana bankalarda büyük fabrikalarda bir iş ayarla!
Yani gelir düzeyi yüksek yerlerde başlasın hayata!
Çocuğu dizilerde ki gerçekte olmayan hayata özenirken anne baba çocuğuna iş ararsa, o iş bulunsa bile o çocuk çalışmaz, o işi de beğenmez!
Hangimize anne babamız iş buldu?
Bize ya oku ya da iş bul çalış dediler!
***
Biz de ya okuduk ya da tuttuk bir işin ucundan bulunduğumuz yere dişimizle tırnağımızla geldik, 40 yaşın üzeri aşağı yukarı her kes böyle geldi!
Bu yöntemle büyümüş ve kendi ayakları üzerinde duran bizler!
Okumayacağı çoktan belli olsa bile çocuklarımızı bir umut borç harç zorla özel okullara yazdırıp dünyanın parasını ödemeye çalışıyoruz!
Ondan sonra vay efendim geçinemiyoruz!
Geçinemeyiz tabi.
Ortada fabrika yok, herkes çocuğunu mühendis yapma derdinde!!!
***
Birincilerin çoğu köylerden kasabalardan eğitim öğretim imkanı kısıtlı ailelerden çıkıyor!
Yürüme mesafesinde okul varken popüler okula eşin dostun adresini kullanarak bir şekilde yazdırıp bütçeye yük edip her bir çocuk için ayrı ayrı servis parası ilave yemek parası verirsek geçinemeyiz tabi.
Ver mahalle mektebine geze geze gitsin gelsin, çoğu çocuğun mahallesinde arkadaşının olmamasının en önemli nedeni bu. Mahallesinde okumuyor ki okul sonrası da arkadaşlığı devam etsin, sağlıklı bir psikolojide yetişsin, eve gelen evden çıkmıyor gömülüyor internete!!!
Adam olacak çocuk mahalle mektebinde Aziz Sancar oluyor!
***
Eskiden ne giyeceğimiz belliydi mevsimine göre birkaç tane kıyafetimiz vardı kafamız karışmazdı şimdi, dolaplarımız o kadar dolu ki ne giyeceğimizi şaşırıyoruz.
Kimi elbiselerimiz askıda durmaktan deforme olup soluyor!
Gitmeyi istediğimiz her yere toplu taşıma araçları olduğu halde arabamızla gidiyoruz!
Ondan sonra vay efendim mazota para yetiremiyorum!
Yetmez tabi, rağbet arttıkça fiyatı da artar.
***
Asgari ücretli çalışan pek çok aile bizim içimizde kaldı çocuğumuzun içinde uhde kalmasın diye daha çocuk istemeden, ne yapıp ne edip afilli bisiklet, akülü araba, markalı giysi, lüks oyuncak alıyor, ondan sonra çocuğu büyüdükçe onun taleplerine yetişememekten ona yetememekten yakınıyor!
Ve bunların hiç birisini biz üretmiyoruz!
Para hep dışarı gidiyor, ondan sonra vay efendim gayrı safi Milli hasıla!
Almanya değil belki ama Almanlar kesin bizi kıskanıyor!
Gelirleri var yaşantımız gibi, yaşantımız var gelirleri gibi!
Ondan sonra vay efendim döviz neden yükseliyor!
Toprak ağası olmaya özenmeyi bırakıp, salon ağası olmaya özenirsen, ortada ne üretim kalır ne de ekonomi.
Köylünün bakkal ekmeği, pastörize süt, uht yoğurt tükettiği bir ülkede ekonomik krizin sorumlusu asla iktidar partisi değildir.
Kusura bakmayın böyleyken böyle,
Dan dan dan…