Suçlanan kişinin suçluluğu mahkeme kararı ile kesinleşmediği sürece o kişi suçsuz sayılır.
Devletin en temel görevi ADALETTİR.Anayasa ve ceza kanunları bunun için vardır.Darbe kalkışması yapan ve bu nedenle insanları acımadan öldüren canilerin teker teker yakalanması ve en ağır cezalarla çarptırılması ; hem ülkemizi karıştırmaya çalışan dış güçlerin tesbiti,hem Adaletin tecellisi ,hem nedeniyle yaralanan gazilerimiz ile hayatlarını kaybeden şehitlerimizin haklarının teslimi ve hem de bir daha böyle bir teşebbüse kimsenin cesaret edememesi açısından çok önemlidir.Bizlerin ve halkımızın da temel beklentisi budur.
Ancak bunu yaparken Devletin sahip olduğu kadrolarla bunu titizlikle yapması,suçluyu ve suçsuzu iyi ayıklaması,suçluyu en ağır ceza ile cezalandırırken masum ve suçsuz insanları da koruması Anayasa ve diğer kanunlara riayet etmesi asli görevidir.Devlet darbe kalkışması nedeniyle intikam duygusu ile yaklaşmamalı,yargılamanın demokratik olmasına,kim olursa olsun onların savunma haklarının kısıtlanmamasına dikkat etmeli,Devlet baba özelliğini korumalıdır.Klişeleşmiş söz “ ADALETSİZ DEVLET,SAVUNMASIZ ADALET OLMAZ “ sözüdür ve bu sözü yerine getirmek çağdaş Devletlerin olmazsa olmaz görevidir.
Çağdaş Dünya da bir kimse ne ile suçlanırsa suçlansın,hakkındaki karar kesinleşmedikçe o masum kabul edilir ve yargılaması da ona göre yapılır.Yani yakalandığında,tutuklandığında,işlem başladığında o kişi kamuoyunda hemen mahkum edilmez,ona tüm savunma olanakları tanınır ,suçu sabit olduğunda ve kesinleştiğinde de cezası çektirilir,suçu sabit değilse de masum olduğu hususu kesinleşir. İşte buna MASUMİYET/SUÇSUZLUK KARİNESİ denmektedir. Aksine düşüncede suçlanan kişinin işin başında suçlu kabul edilmesi, beraat etmesi durumunda ise artık kendisini kamu oyu önünde ifade edememesi ve yargısız infaza uğraması sonucunu doğurur.
Tarihin süzgecinden geçerek hayata geçmiş bu ilke ilk defa Fransız insan hakları bildirgesine girmiş,daha sonra ( A İ H S ).Avrupa insan hakları sözleşmesine alınmıştır Bizde ANAYASAMIZIN 15/ son maddesi “ SUÇLULUĞU MAHKEME KARARI İLE İSPATLANINCAYA KADAR KİMSE SUÇLU SAYILMAZ “ 38/4 maddesi de “ SUÇLULUĞU HÜKMEN SABİT OLUNCAYA KADAR KİMSE SUÇLU SAYILAMAZ “ hükümleri ile masumiyet karinesini şart koşmuştur.Yine Anayasamızın 15/2 hükmü gereğinceMASUMİYLET KARİNESİ SAVAŞ,SIKIYÖNETİM ve OLAĞANÜSTÜ HALLERDE DAHİ DOKUNULMASI MÜMKÜN OLMAYAN ÇEKİRDEK HAKLARDANDIR. Bu nedenle dir ki ;kimse hakkındaki karar Yargıtay da onanmadığı sürece sabıka alamaz.Yine A İ H S.nin 6/2 hükmü de bu şekilde olup Anayasamızın 90 maddesine göre imza koyduğumuz bu sözleşme iç hukukumuzda bağlayıcı ve kanun hükmündedir.
Görüldüğü gibi ,olağan üstü hal ilanı dahi masumiyet ilkesini ortadan kaldırmamaktadır.Devlet olağanüstü hale sığınmadan ,suçluyu ve suçsuzu ayırt etmeli,haklarında işlem yapılanların Anayasa ve kanunlardan gelen haklarını ,özellikle savunma haklarını sonuna kadar temin etmeli,ortamı korku atmosferinden demokratik atmosfere sokacak davranışlarda bulunmalı,intikam duygusu ile değil Devlet baba duygusu ile hareket etmeli,Anayasa, A İ H S ve ceza kanunu kurallarının uygulanmasını temin etmeli,suçlu ve suçsuzu iyi ayırt etmeli ve masum insanların yargılama sürecinden zarar görmelerini önlemelidir.Unutulmamalı ki ; ADALET YARASI İYİLEŞMESİ MÜMKÜN OLMAYAN EN AĞIR YARADIR.ADALETSİZ DEVLET,SAVUNMASIZ ADALET OLMAZ .MASUM İNSANLARI AYIRT ETMEK VE ONLARI KORUMAK DEVLETİN ASLİ GÖREVİ ve GELECEĞİMİZİN TEMİNATIDIR.