Ailesinin büyük bölümü keresteci ve marangoz olan 34 yaşındaki Emine Kurt, eski ahşap ürünleri yeniden tasarlayarak aile mesleğini taçlandırıyor. Oluşturduğu ürünleri, kafeterya konseptindeki atölyesinde satışa sunuyor.
İşletme ve muhasebe eğitimi almasına rağmen ahşaba olan tutkusundan vazgeçmeyen 34 yaşındaki Emine Kurt, Kocaeli'nin Kartepe ilçesinde 130 metrekarelik atölye kurdu.
Gerektiğinde eline çekiç ve çivi alan, zımpara yapan, dedesinin hediyesi marangozhane makinelerinde ahşaba şekil veren Kurt, ürünlerini işletmesinin kafeterya bölümünde satışa sunuyor.
Ahşap boyama ve takı tasarımı eğitimleri de veren Kurt, yaptığı ürünlerle takdir topluyor.
Genç işletmeci Emine Kurt, AA muhabirine yaptığı açıklamada, ahşap boyama ve ahşap işçiliğinin ailesinde köklü bir geçmişe sahip olduğunu, bu mesleğe hobi olarak adım attığını söyledi.
"Babam keresteci, dedem marangoz. Hep ağacın, ahşabın içindeydim." diyen Kurt, ahşap boyamayla başladığı mesleğinde ilk iş yerini 7 yıl önce İzmit'te açtığını, sonrasında asıl istediği alana, ağaca yöneldiğini anlattı.
Ortağıyla bir atölye kurarak ailesinin de desteğiyle marangozluğa başladığını vurgulayan Kurt, ağaç üzerine tasarımlar yaptıklarını, hem ağaç hem ahşap boyamanın bir arada olduğu konsept oluşturduklarını, aynı zamanda dünya kahvelerinden sunum yapabildikleri bir kafeterya köşeleri olduğunu kaydetti.
Kurt, marangozluk mesleğine yönelme serüvenini şöyle aktardı:
"Herkesin bir çocukluk kokusu vardır, kiminin kokulu silgi, kiminin kitaptır. Benim ağaç ve toz kokusuydu çünkü ailede çok fazla keresteci var. 14 hanelik köyümüzün 3-4 kereste fabrikası vardı. Soyadımızdan dolayı hepsinin adı aynı. Evimizin hemen yanında babamın kereste atölyesi ve parke fabrikası, dedemin marangozhanesi vardı. Dedem oyma sanatçısı, çok eski marangozlardandır. Oradan gelen bir tutku. Ondan çok ilham alıp, mesleğini devam ettirmek isteme çabasıydı zaten benimkisi... Desteğini de hala görüyorum. Ailede ata mesleğini devam ettiren ben oldum. Moda tasarımcısı ablam var, ailenin geri kalanından da kereste mesleğini devam ettiren olmadı. Dede mesleğini sırtlanan bir tek ben varım."
Odunlukta geçen çocukluk
Çocukluğunun en mutlu anlarının, genellikle parça odunların bulunduğu odunlukta geçirdiği vakitler olduğuna işaret eden Kurt, "O zamanlar yuvarlak hatlı tabaklar, çanaklar yapar, masalar kurardım. Annem de hep 'bir gün orada bir iş gelecek ama devamını da sen getireceksin' derdi. Öyle de oldu. Ahşap bana her zaman keyif vermiştir çünkü ağaç yaşayan bir şeydir, enerjisi mükemmeldir. Dünyanın ek keyifli alanıdır. Yeri gelir elimize çekici çiviyi alır, yeri gelir zımparayı alırız ama onun keyfi çok çok başkadır. Yaptığım iş modern marangozluk diyebiliriz. Hem şeklini verip, hem de süslemek... Ata mesleğinin üzerine biraz daha koyarak, biraz daha modernleştirerek, çağa uygun şekilde elimizden geleni yapıyoruz." şeklinde konuştu.
Ailesinden her zaman destek gördüğüne değinen Kurt, "kerestecinin parmağı kesik olur" endişesine rağmen sürdürdüğü mesleğinde kendisinin de ufak tefek yaraları olduğunu dile getirdi.
Sıfır atık projesine destek olarak geri dönüşüm çalışmaları yaptıklarına da belirten Kurt, "Özellikle çalışan kadınlar eğitim almak istiyor. Bir mola, bir nefes almak isteyen çalışan kadınlar tercih ediyor. İç ve dış mekan dekorasyonları da yapıyoruz. Masa, sandalye, sehpalar, tasarım ürünler, özel siparişler, özel tasarımlar yapıyoruz. Amacımız, piyasada olmayan, hayal ürünü, insanların da sevebileceği ama özel olan şeyleri üretmek, insanlara özel alan yaratmak." diye konuştu.