Meral Akşener’in altılı masayı bırakması sonrası gündem bambaşka yöne kaydı.
11 ilde 45 binden fazla insan kaybedilmiş, oradaki vatandaşların aradan bir ay geçmesine rağmen en zorunlu sorunları bile çözülmemiş, biz neleri konuşuyoruz. Meral Akşener’in 6’lı masadan ayrılmasının nedeni gündem saptırmak mı? Diye düşünmekten kendimi alamıyorum.
Beni böyle felaketlerde sivil toplumun daha organize olması için nelerin yapılması gerektiği hususu daha çok ilgilendiriyor.
Çünkü kamu yardım kuruluşu olan Kızılay’ın ne duruma geldiğini Görünce, sivil toplum organizasyonunun önemi daha da ortaya çıkmaktadır. Sayın Haluk Levent beyin kurduğu ahbap derneği, bu işin bir ayağında yani yardım toplama tarafında oldukça başarılıydı. 1-2 milyar gibi bir kaynağın yaratılması çok önemlidir.
Ancak ikinci ayağında yani paranın harcanması aşamasında yapılanları çok doğru bulmuyorum. Zira Kızılay’dan para karşılığı çadır ve yemek talebi sonrası, para istenmesi durumunda kamuoyu ile bu durum paylaşmalı ve alım yapılmamalıydı. Sayın Haluk Levent’te de haksızlık etmek istemiyorum. Çok ahlaki ve düzgün işler yapmak isteyen biri olduğuna şüphe yok. Toplanan paraların harcanması aşamasında da sivil inisiyatifin harekete Geçirilmiş olsaydı, sivil aktivite tamamlanmış olacaktı. Bu durumun oluşmasında tek başına Haluk Bey’in gücü de yetmeyebilir. Bence bu aşama için de sivil toplum inisiyatifinin hareketlenmesi olabilirse, Kızılay ilişkisindeki tartışılan sorunlar olmazdı diye düşünüyorum.
Kızılay'ın uygulamasının bir yardım kuruluşu bu uygulaması olmayıp bir şirket mantığıyla yapıldığı açıkça görülmektedir. Basından aldığımız bilgilere göre Kızılay’ın stoklarında 90.000 çadır bulunmaktadır. Bu çadırlar zaten halka verilmeyecek mi? AHBAP Kanalıyla verilmiş olması neyi değiştirecekti ki.
Kızılay 138 yıllık bir kuruluştur. Tarihinde birçok hayırlı ve güzel işler yapmıştır. Ancak bu olaydan sonra görüyoruz ki, Kızılay bir yardım kuruluşu olmaktan çıkmış. Tam bir ticari holdinge dönüşmüş. 13 adet anonim şirket halinde kuruluşu mevcut. Çadır organizasyon işini yapan şirket Kızılay çadır anonim şirketidir. Bu şirket yardım amacı ile kurulmuş bir derneğe 46.000.000 TL’ye çadır satıyor. Ayrıca bu şirket dışında Birçok şirket olup, Sermaye piyasasında işlem yapan yatırım fonu şirketi de bulunmaktadır. Yani yardım paraları ile hisse alıp satılıyor. Kızılay'da zihniyet bu hale gelmiş. 15.000 eleman çalışıyor, üst düzey yöneticilerin aylık maaşı 300 - 350.000 TL civarında. Diğer çalışanların 25 ila 39.000 TL arası ücret alıyor. Böyle bakıldığında zaten kar amacı güden bir kuruluş tablosu ortaya çıkmaktadır.
İşin diğer bir yanı, Kızılay ve kuruluşları kamu yararı dernek statüsünde olup tüm vergilerden muaftır. Türkiye Cumhuriyeti 80 yılda 100 adet kamu yararı derneği kurmuşken, son 20 yılda 25 dernek de ilave oldu. Bu derneklerin tamamının vergiden muaf olması yanında, izin almadan para toplanabilmesi ve devlet bütçesinden kaynak alması da ayrı bir avantajdır. Her yıl bu derneklere genel bütçeden 5 - 6 milyar TL kaynak aktarılmaktadır. Aslında araştırılması gereken bir konuda bu kaynaklardan en çok hangi derneklerin yararlandığı hususudur.
Tüm bu yaşananlar gösteriyor ki sivil inisiyatif toplanan paraların harcanması aşamasında da organizasyon kabiliyetini arttırarak, kamu dışında kapasite yaratması Ve her yıl Kızılay’a bağlı kuruluşların faaliyetlerinin denetim sonuçlarını kamuoyuyla paylaşması gerekmektedir.