Derince yaya Köprüsü tartışmalarına Mimarlar Odası Kocaeli şubesi son noktayı koydu. Bundan dolayı yapılan basın açıklaması şöyle:
D-100 karayolu üzerinde, Derince Çenesuyu kesimindeki Kaymakam Mahmut Kılıçdoğan üstgeçit, günümüzde sıkça yapılmaya başlanan “geçmişi veya belli bir uslubü taklit eden mimarlıklar “ açısından Mimarlar Odası olarak bizleri rahatsız etmiş ve konu hakkında araştırmaya yöneltmiştir. Bu araştırma; bizlerin mimarlık eğitiminden ve tecrübelerinden gelen birikimlerinin bir araya getirilmesi ve yanı sıra da üniversitenin ilgili uzmanından Yrd. Doç Dr. Oya Şenyurt’tan talebimiz ile alınan raporla pekiştirilerek, bilimsel bir sonuca ulaşmıştır. Mimarlık alanındaki bazı teknik bilgilerin kamuoyuna doğru anlatılması açısından bu çalışmayı kent ile paylaşmak istedik.
Yaya üst geçitleri; güvenli, kolay, engelsiz bir biçimde yayanın karşı yöne ulaşması amacıyla yapılan ve her zaman kente özgü yeni tasarımlar ve hatta yarışmalarla, farklı fikir zenginlikleri ile gerçekleşmesini dilediğimiz kentsel yapılarımızdan biridir. Derince’de yeni yapılan üst geçit de bu dileklerle gerçekleşmeyen örneklerden sadece biridir ve diğerlerinden farklı olarak Osmanlı Dönemi Mimari yapılanmalara benzetilmeye çalışılan kötü bir taklit olarak karşımıza çıkmaktadır.
TMMOB Mimarlar Odası Kocaeli Şubesi olarak; köprünün iki tarafında ve ortasında bulunan, üstgeçidin üzerine eklenmiş olan ve yapım amacı anlaşılamayan, herhangi bir mimari uslüp ile bağdaştıramadığımız kubbeli bölümler için, Belediye Başkanı Sayın Alemdar, “Osmanlı köprülerinde çok fazla görüyoruz. Biz de böyle bir planlama yaptık” demektedir.
birlikte; Edirne Ekmekçizade Ahmet Paşa, Babaeski Sultan IV. Murat ve Edirne Yeni Meriç köprü örneklerine ne strüktür, ne malzeme ve ne de yapım teknikleri benzememektedir. Örneklediğimiz bu köprülerin üstlerinde yer alan ve seyir amaçlı yapılan tekil seyir köşklerinin, mimari özellikleri açısından söz konusu üst geçit ile bir benzerliği bulunmamaktadır.
Eğer, Derince’de de üstgeçidin üzerinde oluşturulan bölümler de seyir amacıyla yapıldıysa; 21. yüzyılın başlarında şehirlerarası bir yolun üzerinde, yayaların karşıya geçmesini sağlayan, ancak akan suya ve doğa içindeki bitki örtüsüne hakim olmayan bir noktada, buna ne gerek vardır, diye düşünmekteyiz..Amaç seyir ise, köprüden geçmekte olan yayalar hızla akan trafiği mi seyredeceklerdir?
tutularak yapıldığı iddia edilen üstgeçidin kubbeleri de problemlidir. Osmanlı mimarisinde kubbe strüktürel zorunluluklar sebebiyle kullanılmaktadır. Geniş açıklıklara sahip dörtgen bir hacmin üstünün düz atkı sistemiyle kapatılamaması, bir merkez etrafında eğrisel bir örtüyle kapatılmasını zorunlu kılmaktaydı. Kubbe, sadece Osmanlı’ya özgü bir strüktür öğesi de değildir. Mezopotamya uygarlığından bu yana kubbe kullanımı zaten vardır.
Kubbenin Osmanlı mimarisindeki biçimlenişinde, temel birimi olarak “kubbeli kare-küp” bulunmaktadır. Ancak köprüde böylesi bir birim kubbeye rastlanmamakta, kubbeyi taşıyan elemanlar ile kubbeyi oluşturan malzeme ve yapım usulü de Osmanlı mimarisindeki yapım pratikleri ile benzerlik göstermemektedir.
Bulunduğumuz çağda da kubbeli yapım sistemleri çoktan geride kalmıştır. Sadece camilerimizde bu sistem halen geleneksel bir biçimde devam ettirilmektedir. Bu nedenledir ki, basına yansıyan haberlerden görüldüğü gibi, köprü üzerindeki bölümlerin, halk tarafından “camii kubbesi” şeklinde tariflendiği ifade edilmiştir.
Artık strüktür sorunun aşıldığı Türkiye’de yerli yersiz “kubbe” kullanımı “kubbe”nin simgesel yönünün de zayıflamasına yol açmakta ve etkisini azaltmaktadır.
soğan kubbeler vardır. Hindistan mimarisinde, Hıristiyan mimarisinde kubbeler vardır. Kubbeler, mimarinin ortak değeridir. Kendi özgeçmişimize özgü olarak Osmanlı kubbelerini seçtik…”ifadesinin de gösterdiği gibi, “Osmanlı mimarisi” tek parçalı değişmeyen bir düzen biçiminde algılanmakta ve Osmanlı mimarisi için bireyin belleğinde yarattığı imaj doğrultusunda kendini Osmanlı’ya dahil etme durumu söz konusu olmaktadır.
Ancak, Sayın Alemdar’ın atladığı nokta, soğan kubbelerin Osmanlı’nın son dönemlerinde Osmanlı mimarisinde de kullanıldığıdır. Eklektik bir Osmanlı canlandırmacılığı dediğimiz Cumhuriyet’in ilk on yılında devam eden ve Birinci Ulusal Mimari denen üslupte de soğan kubbeler hakimdir.
tutan Selçuklu motiflerinden yararlanılması” dır. Selçuklu dönemi bezeme öğeleri büyük ölçüde, geometrik formlardan oluşmuştur. Ayrıca, bezemelerin kullanımı her iki üslupta; pencere üstleri, taç kapıların üst kotları ile kapıların iki yanında bulunmaktadır. Bir köprü yapısında ise köprünün iki yanındaki parapet duvarı boyunca, taşa işlenmiş bezeme yapım usullerine hiç rastlanmaz. Bununla birlikte, bezeme motiflerinin Osmanlı ya da Selçuklu mimarisindeki örneklerle ilgisizliği de tespit edilmiştir. Dolayısıyla, ne bezemenin kullanıldığı yer ve üslubu, ne de köprüde görülen bezemenin uygulaması doğrudur.
Sonuç olarak;
Pek çok kentte bulunan üst geçitler, merdivenlerinin dik olması, sahanlıksız olmaları, basamak sayılarının fazla yapılması nedeniyle, kullanan kişileri yormakta ve hasta kişilerin iniş çıkışlarda zorlanmaları, ya da engelliler için çözümsüz olması gibi sebeplerle eleştiri almaktadır.
Öncelikle, üstgeçit çağdaş, fonksiyona hizmet veren, ergonomik bir araç haline getirilmelidir. Üslupsal kaygılar için “Osmanlı Tarihi”nin öne sürülmesi de hatalıdır.
Osmanlı İmparatorluğu’ndaki mimarlık anlayışında; halka hizmet bilinci, üslup kaygısından önde tutulmuştur. Osmanlı mimarlık tarihinin tüm süreçleri boyunca, insan faktörünün, buradaki üstgeçit örneğindeki insan faktörünün göz önüne alınışından daha önemli ve etkili olduğunu da kaydetmek gerekir.
Bu nedenle farklı yaklaşımlara açık yeni tasarımlar üretilebilmesi için, tartışılarak ya da araştırılarak önerilecek çözümlere ulaşmak daha doğru sonuçlar verecektir.
Tüm bu bakış açısı çerçevesinde, alışılmışın ötesinde bir şeyler üretmek ve mimari bir değer atfetmek isteniyorsa, konunun uzmanların görüşleri alınarak çözülmesi ve çözümün çeşitlenmesi için de böylesi kamusal yapılar için mimari proje yarışması açılması doğru sonuçlar verecektir.
TMMOB MİMARLAR ODASI
KOCAELİ ŞUBESİ YÖNETİM KURULU