Senaryolarının büyük bölümü uydurma olan Tarihi, Selçuklu Osmanlı dizilerinde dikkatinizi çekti mi? Bilemem.
Senaryolarının büyük bölümü uydurma olan Tarihi, Selçuklu Osmanlı dizilerinde dikkatinizi çekti mi? Bilemem.
Başroller adam doğrar iken yerel halk, demircilik, nalbantlık, halı kilim keçe imalatı ve çobanlık ile ilgileniyor!
Yani hep seyyar işler.
Üretilenler, çadırın bezine, atın nalına, askerin kılıcına, eşeğin eğerine yönelik!
Bağ bahçe bostan çiçek böcek işleri ile ilgilenilen bir sahneye şahit olmadım.
Göçebe toplum oluşumuzdan olsa gerek yaşadığımız yeri yeşertmek için pek vaktimiz olmamış.
Galiba niyetimiz de!
***
Ekip biçme işlerini hiç sevmemişiz.
Ekmişsek bile en fazla arpa buğday ve darı!
O da ekmek yaparak karnımızı, saman yaparak hayvanlarımızı doyurmak için.
***
Müslüman, bir ağaç diker, o ağaçtan insan, hayvan veya kuş istifade ederse; kıyamet gününe kadar o kimse için sadaka olur! Diye öğütleyen bir peygamberin ümmeti olmamıza rağmen.
***
Cennet mekan Abdulhamit Han’ın da ağaç yonttuğunu yetenekli bir marangoz olduğunu dizilerden biliyoruz.
E o zaman yontmak için bile olsa ağaç dikmemiz, çiçek ekmemiz lazım.
Betona, yola taş ocağına dinamite nükleer santrallere doymamız lazım.
Kaz dağlarından sonra şimdi sırada Rize var galiba mahvedilmesi gereken!
Ya sonra!
Pokut yaylası, uzun göl, dipsiz göl! Ve daha fazlası.
***
Nedir bu siyasal İslamcıların betona ve inşaata düşkünlüğü bilemedim.
Ülkemiz gün geçtikçe kuraklaşıyor,
Farkındaysanız gök delenleri olanlar bile toprağa koşmaya başladı covid 19 yasaklarında!
***
Atatürk’ün ağaç ve doğa sevgisini, Tüm yurdu ağaçlandırma girişimlerini, Cumhuriyetin ilk yıllarında kurduğu Atatürk Orman Çiftliğini, Yalova’da bir çınara zarar vermemek için mühendislik zekası kullanarak köşkün kaydırılmasını sağladığını söylememe gerek var mı bilmem.
Yani demem o ki sadece siyasal İslamcılar değil, siyasal Atatürkçüler de doğa bilincinden ağaçtan çiçekten uzak gibi!
Yani bu aralar televizyonlarda aile içi ensest ilişkiler, boşanmanın özendirildiği şiddet içerikli sahneler, kocadan kocaya kaçan yeni gelinler, eltisiyle aynı adama aşık olan fantezi severler ile her bölümde birkaç bin mermi yakan kabadayılar mafya bozuntuları yerine!
Fenomen nesil yerine!
Tema vakfının kurucusu rahmetli Hayrettin Karacanın hayatını izlesek daha faydalı olur diye düşünüyorum.
Dirilecek isek bize toprak dede, ağaç dede Hayrettin Karacalar lazım.
Diye düşünüyorum.
Düşünüyorum ve herkesin köyden köylülükten doğadan kaçıp şehirli olma yarışı geliyor aklıma, ümidim azalıyor…
Düşünüyorum, o halde yokum.
Selam ve fenkşui.