Emperyalist düşünce içinde olanlar tarihin her döneminde ülkemizde ilerleme amaçlı yapılan her türlü projeleri ve çalışmaları ülke içinde kullandıkları kişilerce sabote etmişlerdir. Bunlardan biri de Vecihi Hürkuş olmuştur
Dış kaynaklı iç ihanete üçüncü örnek olarak alıntıyı paylaşıyorum.
[16:40, 26.06.2020] Bilal Hoca: Bizler toplum olarak geçmişte hangi şartlar altında neler yaşandı. Yaşanan bir hata ise bundan yeterince ders alındı mı? Önümüzde ki fırsatlar yeterince değerlendirildi mi, Yoksa ıskaladık mı?
Sorulması gereken vede
Cevap verilmesi gereken o kadar konular varki.
Nitekim geçmişte yaşanmış bir başarı öyküsü nasıl önü kesilerek, yok edilmiş onunla ilgili bir alıntıyı hatırlattım.
[16:40, 26.06.2020] Bilal Hoca: 2. İHANET
VECİHİ HÜRKUŞ'a…
Uçmak için yaratılmış bir millet sevdalısı.
Birinci Dünya Savaşında Bağdat cephesinde teknisyen, 1916’da Yeşilköy’de ilk uçuşunu yaptı.
1917’de Kafkas cephesinde Rus uçağını düşürdü.
Milli Mücadeleye pilot olarak katıldı.
Başarılarından dolayı TBMM’den üç defa takdirname ve İstiklal madalyası aldı.
En büyük hayali havacılığın millileştirilmesiydi.
Savaş sırasında Yunanlılardan kalan uçak malzemelerinden yararlanarak projesini hazırladığı ilk uçağı “Vecihi K VI’yı yaptı.
Uçabilirlik sertifikası alabileceği ülkede bir kurum ve uzman bulunamadı.
O da kendi iradesiyle 1925’te “Vecihi K VI” ile ilk uçuşunu yaptı.
Ödül bekliyordu, öyle olmadı.
İzinsiz uçtuğu gerekçesiyle cezalandırıldı.
Bunun üzerine ordudan ayrıldı.
Kadıköy’de bir keresteci dükkânı kiraladı.
Üç ay içinde “Vecihi XIV” uçağını yapıp bununla ilk uçuşunu 27 Eylül 1930’da Kadıköy’ün Fikirtepe semtinde büyük bir kalabalık karşısında yaptı.
İki kişilik, tek motorlu spor ve eğitim uçağıyla Ankara’ya giderek, burada bir gösteri düzenledi.
Uçağına uçabilirlik sertifikası verebilecek bir kurum ve uzman bulunamayınca,
uçağını sökerek Çekoslavakya’ya götürüp oradan uçuş iznini aldı. Ardından uçarak Türkiye’ye geldi.
Posta idaresiyle anlaşıp birçok şehirlerarası posta hizmeti gördü.
1932’de ilk Türk sivil havacılık okulu olan “Vecihi Sivil Tayyare Mektebi”ni kurdu.
İş adamı Nuri Demirağ’ın 5 bin lira bağışta bulunmasının ardından adı “Nuri Bey” olan “Vecihi XVI” kapalı kabin uçağını 1933’te yaptı.
Aynı yıl “Vecihi XV” uçağını da bitirip ikişer adet “Vecihi XIV”, “Vecihi XV” ile
“Nuri Bey-Vecihi XVI” uçaklarında öğrencileriyle birlikte İstanbul’da bir gösteri uçuşu yaptı.
Fakat maddi bakımdan yardım göremedi, gücü tükendi.
Bu da yetmez gibi öğrencilerine de hükumet tarafından denklik verilmedi.
Okulunu ve atölyesini kapatmak zorunda kaldı.
Vecihi Hürkuş ondan sonra da havacılıkla ilişkisini 1950’li yılların sonuna kadar devam ettirse de, bunlar üretim şeklinde değil, bazen öğretmenlik, bazen de arkadaşlarıyla birlikte satın aldığı uçaklarla ticari uçuşlar yapmak şeklinde oldu.
1954’te kurduğu “Hürkuş Hava Yolları”na uçuş yapılmayan şehirlere uçuş izni istedi fakat nedense izin verilmedi.
Sanki gizli bir el onun her işini engelliyordu.
Hiçbir yere uçma izni verilmeyince şirket de battı.
Ömrünün sonlarında maddi sıkıntı içine düştü, 1969’da kalp krizinden vefat etti.
Allah’ın rahmeti üzerine olsun…
*