İlimizde de çok sendikanın bağlı bulunduğu Türkiye Devrimci İşçi Sendikaları Konfederasyonu (DİSK), bir deklarasyon yayınlayarak “AKP’ye oy vermeyin” çağrısında bulundu.
İktidar partisinin sert ve ağır bir dille eleştiren deklarasyonda özetle şu ifadeler yer aldı: “Türkiye, 30 Mart 2014 Pazar günü halkın kaderini etkileyecek sonuçlar doğurabilecek bir yerel seçime gidiyor. İktidar partisi bu yerel seçimleri, hırsızlığın, yolsuzluğun, gençlerimizin katledilmesinin, tüm muhaliflerin hapsedilmesinin, baskının, sansürün, zulmün aklanması için bir fırsat olarak görüyor. Bu sürecin sonunda yerel seçimlerin, AKP’nin planladığı gibi sonuçlandığı takdirde, gerici, baskıcı, otoriter, sermaye yanlısı, emek düşmanı politikaları şiddetlendirmek için bir adım daha atmış olacağını söylemek kehanetten sayılmamalıdır.
14 ilde yeni büyükşehir kuran, toplam 30 büyükşehir belediyesinin sınırlarını il mülki sınırlarına genişleten düzenlemeyle AKP iktidarı sermayeye yeni rant alanları açarak seçim sonrası için hedefini açıkça ortaya koymuştur. Son günlerde ortaya çıkan yolsuzluk skandalları da göstermektedir ki tüm bu büyükşehirler başta olmak üzere yerel yönetimleri ve rant akışını tek merkezden kontrol altında tutan, bu sayede dolar milyarderliğine terfi eden kişi Başbakan Recep Tayyip Erdoğan’dır.
30 Mart’ta işçi sınıfının AKP’ye verecek oyu yoktur. Çünkü AKP’ye oy vermek demek, yerel yönetimlerdeki 450 bin taşeron işçisinin asgari ücretli köleliğinin sürmesi, halkın kaynaklarının yandaş taşeron firmalara aktarılması demektir. Taşeron şirket aracılığıyla çalıştırılanlar işçilerin sayısı, doğrudan belediye işçisi olarak çalıştırılanların dört katına ulaşmıştır. Bu durum işçi için kölelik, tüm toplum için niteliği düşük hizmet anlamına gelmektedir.
Çünkü AKP’ye oy vermek demek, ‘kentsel dönüşüm’ adı altında işçilerin yaşadıkları ortamlardan uzaklaştırılması, kendi ellerimizle yarattığımız yaşam alanlarının sermaye için konut, iş merkezi, AVM olarak pazarlanması demektir.
Çünkü AKP’ye oy vermek demek, haklarımızdan vaz geçip bir paket makarnaya, bir çuval kömüre razı olmak demektir. Çünkü AKP’ye oy vermek, daha çok kar etme mantığı ile sunulan kamu hizmetlerinin daha pahalı, niteliksiz ve erişilmez olması demektir.
Çünkü AKP’ye oy vermek demek, hizmetlerin siyasi görüş, etnik köken, mezhepsel farklılık, inanç ayrımı gözetilerek sunulması, yani halkın bölünmesi demektir. AKP’ye atılan her oy kadınların, engellilerin ve yaşlıların kent yaşamına katılabilmesi için atılabilecek adımların piyasa yasalarına, kar-zarar hesaplarına kurban verilmesidir. Çünkü AKP’ye oy vermek demek, su havzalarına, ormanlara, parklara tüm doğal kaynaklara ve ortak alanlara dikilen inşaatlar demektir; yani temiz havamızın, güneşimizin ve suyumuzun çalınmasıdır. AKP’ye oy vermek demek, bu yolsuzluk, yoksulluk ve zulüm düzenine onay vermek demektir.”
Bütün iller, ilçeler ve beldelerde emekten ve demokrasiden yana; sosyal adalete, sendikal hak ve özgürlüklere, toplumsal kazanımlara, eşitliğe, barışa ve özgürlüğe değer veren adaylar desteklenmelidir. Türkiye’nin kaderini etkileyecek önemdeki bu yerel seçimlere giderken, karşımızdaki iktidarın da yolsuzluk sabıkasının kabarık olduğunun bilinciyle işçiler seçim sandıklarına ve iradelerine sahip çıkmalıdır. Bir kez daha tüm topluma çağrımız şudur: Yolsuzluğa batmış işçi düşmanı iktidar partisine asla oy verilmemelidir!”