Geçenlerde mecbur kaldım, bir süpermarkete gittim.
Ödeme noktasına ulaştığımda bir müşteri için bayan kasiyer işlem yapıyordu. Kasiyer gibi o müşteri ve ben maskeliyiz. O ödemesini yaparken onun bulunduğu yerden en az 2 m açıkta bekledim. Ortalıkta benden başka ödeme için bekleyen de yoktu. Bayan uzaklaşınca sıra bana geldi, elimdekileri bandın üstüne bıraktım. Bu sırada iyi ve uyumlu giyimine bakınca adama (!) benzeyen, 40 yaşlarında bir başka müşteri geldi, elindekileri bandın üzerine bıraktı. Maske taşımıyor. Hemen yanımda benim işlemimin bitmesini beklemeye başladı. Bunun üzerine içinde bulunduğum şerit alanda ondan birkaç adım daha uzaklaştım. Ama o kişi yine yanıma geldi, benim ödeme işlemimin bitmesini bekliyor. Omuz omuza durumdayız. Salgın filan olmasa da kabullenecek bir durum değil. Düşünebiliyor musunuz; bizlerin maskeli oluşu onda hiçbir çağrışım yapmamış. Bizim maskeli oluşumuzun onun için hiçbir önemi yok! O kadar sinirlendim ki….
-Benim yanımda durmak zorunda mısın? Ben senden uzaklaştıkça sen yanıma geliyorsun, ne yaptığının farkında mısın?
- Farkında değilim beyefendi… .
-Farkında olun ve hem kendinizin hem de başkalarını ölümüne neden olmayın…
Yaşadığım bu olay, belki çok tuhaf ama aklıma “doğal seleksiyonu” getirdi;
Doğal bir orman düşünün, insan ayağı değmemiş. Orada bütün bitkiler, orman alanını yatay ve düşey olarak paylaşmışlardır. Ama onların düşen tohumları ve sürgünlerinden oluşan nesillerin tamamı yaşayamaz. Çünkü gizemli ve acımasız bir doğal seleksiyon onlardan yaşayacak olanları hassasiyetle seçer. Onların ormandaki yaşam yerlerini, toprağın özellikleri, arazinin bakısı, diğer bitkilerin gölge etkisi, rüzgar, yükselti vs gibi faktörlere göre belirler. Bu sayede hayatta kalan bitkiler ile yaşadıkları yerdeki yaşam şartları arasında stabil bir uyum oluşur. Bu uyum onlara bir arada yaşama imkanı sağlar.
İnsan işlevlerine uğramayan ormanlarda yaşayan bütün hayvanlar da doğal seleksiyondan etkilenir. Orada yaşayan çok iri hayvanlardan çıplak gözle görülemeyen, dünyanın başına dert olan koronavirüs benzeri mikroorganizmalara kadar bütün canlılar doğal seleksiyona tabidir.
Bu seleksiyon sayesinde dünyada yardımlaşmanın en ileri düzeyde olduğu orman ekosistemi oluşur. Ormandaki bütün hayvansal ve bitkisel canlılar bu ekosisteme uyum halinde yaşarlar. Uyum sağlayamayanların ormanda yaşam imkanı yoktur. Çünkü onlar doğal seleksiyonla elimine edilirler.
Unutmadan yazayım; bazı hayvanların içgüdüsel olarak uyguladığı seleksiyon da vardır. Örneğin leylekler yuvadaki bazı yavruları aşağı atar, dişi kediler arasında, yavrulardan birini başka yere taşıyarak emzirmeyenler vardır. Bunlar da içgüdüsel olarak yapıldığından doğal seleksiyon kapsamındadır.
Gelelim, içinde yaşadığımız insan topluluklarına; doğal seleksiyonun, sadece ortama uyum sağlayanlara yaşam hakkı sağlamada en başarısız olduğu yer insan topluluklarıdır. Seleksiyonun bunu en yüksek düzeyde başardığı yıllar çok uzaklarda kalmıştır. Bunu anlamak için çok uzak yıllara, antik çağdaki insan topluluklarına gitmek gerekir. İnsanların sadece fiziksel güçle avcılık yaparak, bitkileri ve meyve, tohumlarını yiyerek beslendiği zamanlar… Bu zamanların insan topluluklarında doğal seleksiyon, ormanlardaki hayvanlara olana çok benzer etkiye sahiptir. Ortama uyumla sağlıklı kalanlar yaşamakta, diğerleri elimine olmaktadır.
Ama beslenme şartları iyileştikçe, tedavi olma imkanları arttıkça insan topluluklarında doğal seleksiyon frenlenmiştir. Bu süreç devam etmektedir. Sonuçta toplumu oluşturan herkesin biyolojik konumda akıl sağlığı ve sorumluluk duygusu açısından da uyumlanması imkanı hiç kalmamıştır.
Bunun son örneği süper markette karşılaştığım o kişidir...