** Demokratik Sol Parti İl Örgütü, 12 Eylül’deki referandumda “Hayır” oyu verilmesi için il geneli kampanyayı Gebze’den başlattı. İl Başkanı Yakup Kalmuk, “ABD, AB, AKP vesayetine son vermek için 12 Eylül’de cevabımız ‘Hayır’ olacak” dedi

 
 
12 Eylül’de gerçekleşecek referandum öncesi Kocaeli siyaseti giderek ısınırken Demokratik Sol Parti de referandumda “Hayır” oyu verilmesi için kampanya başlattı. Kocaeli’ndeki kampanyanın başlangıcı Gebze ilçesinden verildi. Bu referandumda Türk Milleti’nin önemli bir karar vereceğine işaret eden Kalmuk, “ABD, AB, AKP vesayetine son vermek için 12 Eylül’de cevabımız ‘Hayır’ olacak” diye konuştu.
 
DSP İl Başkanı Yakup Kalmuk kampanyanın başlangıcı için önceki akşam İl Yönetim Kurulu üyeleri ile birlikte Gebze İlçe Örgütü’ne geldi. DSP Gebze ABD, AB, AKPev sahipliğindeki toplantıya Genel Merkez Disiplin Kurulu üyesi ve Merkez İlçe eski başkanlarından Ruhi Saner, İzmit İlçe Başkanı Selman Gülpınar, Derince İlçe Başkanı Murat Zorlu Sönmez, Darıca İlçe Başkanı Aytül Ersöz, Çayırova İlçe Başkanı Beysefa Düğün, Gölcük İlçe Sekreteri Ali Başoğlu da katıldı.
 
Toplantı DSP Gebze İlçe yönetiminden Garip Yolcu’nun kısa bir açış konuşmasıyla başladı. Son derece coşkulu bir kurultay geçirdiklerine değinen Yolcu genel başkanlığa aday olan Dilovası İlçe Başkanı Erol Özavcı’ya partilerinin isminin duyulmasına sağladığı katkıdan ötürü teşekkür etti. Yolcu kurultayda büyük coşku ve heyecana tanık olduklarını söyledikten sonra sözü İl Başkanı Yakup Kalmuk’a verdi.
 
DSP İl Başkanı Yakup Kalmuk, Bülent Ecevit’in hayatını kaybettiği günden sonra en etkili kurultayı gerçekleştirdiklerini belirtip, “CHP’de Kemal Kılıçdaroğlu’nun genel başkanlığı seçildiği kurultaydan 15 gün sonra kurultayımızı yaptık. Gördük ki DSP’de herkes yerinde” dedi. DSP İl Gençlik Kolları Başkanı Cemre Baykal’ın Genel Merkez Gençlik Kolları Başkan yardımcılığı görevine getirildiğini de hatırlatan Kalmuk konuşmasının devamında 12 Eylül’deki referanduma değindi.
 
Referandumda “Hayır” oyu verilmesi için düzenledikleri kampanyayı Kocaeli’nin en büyük ilçesi olduğundan ötürü Gebze’den başlattıklarını belirten Kalmuk, “Neden hayır oyu vereceğimize dair gerekçeleri genel başkanımız anlattı. Günümüz itibariyle kim neye ‘evet’ veya ‘hayır’ oyu vereceğini bilmiyor, gerekçesini ifade edemiyor” dedi. Karşı duruşlarının iki madde ekseninde olduğunu hatırlatan Kalmuk, “Yargı tamamen siyasallaşacak ve bağımsız olmayacak. İktidarda her kim olursa olsun bu çok yanlış. Bu iki madde Türkiye’yi faşist, dikta bir yönetime götürüyor” dedi.
 
Kısa tuttuğu konuşmasının ardından basının sorularını yanıtlayan Yakup Kalmuk, Başbakan Erdoğan’ın 12 Eylül 1980’de idam edilenler üzerinden yaptığı ve ülkede gündem oluşturan çıkışı üzerine, “30 sene önceki vakada dört arkadaştan üçü asılmış, biri asılmamış. Biriyle ilgili olarak MHP İl Başkanı Ruhi Çavdar açıklamada bulundu, bize bir şey demek düşmez. Basın da bu konuda yanlı. TGRT’de izledim, o dörtlüden üçünü methediyor. Erdal Eren için sadece ‘asıldı’ diyor. Başbakan Erdoğan, 30 sene önceki vakada bu kişiler için ağladı da Hakkari’de hayatını kaybeden 7 şehidimiz için ağladı mı?” diye konuştu.
 
Kalmuk, “CHP’de Kemal Kılıçdaroğlu’nun genel başkanlığa seçilmesi genel anlamda Türk solunu etkiler mi?” sorusunu, “Kemal Kılıçdaroğlu’nu herkes tanıyor, biz de tanıyoruz. Siyasette liderlik farklı bir şeydir. Henüz 3 aylık bir dönem geride kaldı, değerlendirme için çok erken” dedi. Kılıçdaroğlu’nun bugün dile getirdiği birçok söylemin daha önce kendilerince ifade edildiğini, Güneydoğu’da mayınlı arazilerin milli güçler tarafından temizlenip üretici köylüye verilmesinin kendi önerileri olduğunu belirten Kalmuk, “Türkiye’de araları şu sıralar gergin olan iki güç olarak polis ve askeriye var. Hükümet bu arazileri İsrail’e temizletmek istiyor. Türkiye’ye üçüncü bir gücün gelmesi çok riskli” dedi.
 
DSP olarak 2011 genel seçimlerinde hedeflerinin barajı aşmak, yüzde 14-17 oranında oy edinmek olduğunu belirten Kalmuk, “2007’de olduğu gibi DSP – CHP ittifakı olur mu, olmalı mı?” sorusunu ise şöyle yanıtladı: “1999 yılındaki genel seçimlerde sol partiler toplam yüzde 32.5 oranında oy aldı. 2007 genel seçimlerinde ise biz de dahil birçok sol parti seçime girmedi ve sola yüzde 20.5 oranında oy çıktı. Demek ki bu tür birleşmelerden ortaya güç çıkmıyor. Biz her zaman birilerinin yok sayılarak bir yerlere gelinmesine karşıyız. 2011’de seçime kesinlikle tek başına gireceğiz. 2007 seçimlerinde solun bu şekilde pratiğinin bedelini Türk halkı AKP’nin iktidara geliş şekli ile çok ağır ödedi.”
 
Genel Merkez Disiplin Kurulu üyesi ve Merkez İlçe eski başkanlarından Ruhi Saner de toplantıda sol birliktelik üzerine bir değerlendirme yaptı. Saner özetle şunları söyledi: “Ülkemiz solunda CHP birlikteliği özel sohbetlerde de sorulup konuşuluyor. Ülkemizde de, Avrupa ülkelerinde de çok sayıda sol parti var. Avrupa’da Birleşik Cephe adı altında sol yapılanma örnekleri var. Bizde böylesi çalışmalara ise seçim yasası engel oluyor. Geçen genel seçimde kötü örnekler yaşadık. Şayet CHP, DSP tabanının oyuna talipse 8 veya 9’ncu sıradan DSP’li aday göstermeliydi. Çünkü siyasi partilerin programlarını, kendilerini halka anlatabilmesi için en önemli fırsatlardan biri seçim dönemleridir. Biz 2007 genel seçimlerine katılmamanın kötü etkilerini 2009 yerel seçimlerinde de gördük. Seçmen bize DSP’nin seçime girip girmediğini dahi sordu ve bu tutum sandığa yansıdı.
CHP ile DSP sorunların ifade edildiği söylemlerde örtüşüyor ama çözümleri içeren programda ayrışma var. Biz ulusal gelirin adil olarak dağıtılmamasını demokrasi önünde en büyük engel olarak görüyor ve buna göre program hazırlıyoruz. Siyasi partilerin oylarını arttırmasının tek yolu halkın istemleri doğrultusunda politika üretmekten geçiyor. İktidara gelebilmek için önemli olan gerçekçi, uygulanabilir politika ve programları üretmektir.”