Yazarın tüm engelleri bir bir, nasıl ? aştığını ve azmin zaferini kitaplaştırmasını öyküsünü babasıyla taçlandıran yazarın kitabını bir solukta okuyacaksınız!
Duygu ve azmin otobiyografisi bu kitapta
Bir zamanlar endüstriyel devrimin öncüleri olan SEKA kağıt fabrikasının İzmit üzerinde kültürel ve sosyal yapının oluşturduğu döneme de ışık tutuyor.
Kitabın baskı ve yayınlanmasında Gazeteci yazar Barış Yarkadaş’ın katkıları bulunuyor.
İzmitli gazeteci Ahmet Serimer’i haberi olarak o dönem Özgür Kocaeli gazetesinde yayınlanıyor.
Yazar kitabının ismini gazete manşetinden seçiyor. “Omuzlarda yeşeren umut”
Yazarın kitabını okuma fırsatım olmadı ama 4 kişi birden okuduk.
Nasıl mı?
O hafta tatile giderken herkes otomobilinde radyoda müzik dinler, bense hemen yanımda oturan eşime kitabın sesli okumasını rica ettim.
Cevap, memnuniyetle okuyacağını ifade etti.
Yol esnasında sesli kitap okumanın keyfini yaşadık. Eşimin akıcı üslubu ve duygusal metinler 3 saatlik yolun nasıl bittiğini molalar hariç anlayamadık.
Bir kitabı sesli ve 4 kişilik okumanın ne kadar keyifli olduğunu keşfetmiş olduk.
Bu uygulamayla kitap okumayı nasıl unuttuğumun farkına vardım.
Sevgili kitap okurları, sizlere yaptığım röportaj daha çok Yasemin hanım ve babasının çabasını görürsünüz.
Kore gazisi bir babanın memleketinden savrularak Önce İstanbul’a daha sonra İzmit’e gelerek daha önemlisi SEKA İle tanışmasıyla öykü başlıyor.
Cumhuriyet’in ilklerinden olan kamu İktisadi teşşekküllü kağıt sektörünün ilki SEKA ile hayat çizgisinin kesişmesi o dönemde yokluk, yoksulluk içinde bu öykünün engelli kızı ve bu kızın yaşama sevinci yanında bir babanın azminin öyküsü olup ikici kitap için hazırlıklar çoktan başlamış bile.
Yasemin Temel Çiftçi Kimdir?
11/04/1967 İzmit doğumlu İlk orta ve liseyi İzmit’te okumuş Anadolu ÜniversitesiAçık öğretim Fakültesi İşletme mezun 22 yaşında 1 oğlu var. Hyundai Assan Otomobil fabrikası İnsan Kaynakları departmanından emekli.
Kitaba dair...
Havadan sudan konuşmaya konuşturulmaya alıştık, alıştırıldık ya biz. Gelin birlikte bu köşede; kitabımdan, yazılanlardan konuşalım birlikte…. Kendi hayat hikayem “OMUZLARDA YEŞEREN UMUTLAR” isimli kitabı yazarak, yazarlığa adım atmış Yasemin Temel Çiftçi. Kitap okuyarak aydınlanacağımı ve bu ışığım ile etrafımı aydınlatacağımı düşünerek büyüdüm ben.
1997 yılında İzmit’te dünyaya gelen altı çocuklu bir ailenin belki de en şanslı çocuğuyum. Ortaokuldan sonra bazı ailevi nedenlerden ötürü eğitimime ara verdim. Fakat sonra ben eğitimimi tamamlayarak elime mesleğimi almazsam babamın benim için yaptığı bütün uğraşları yok sayacaktım. 1992 yılında Derince-Kaşkaldere’de Akşam Ticaret Lisesi olduğunu öğrendim. Aileme dahi haber vermeden oraya kaydımı yaptırdım. Ayrıca kendi harçlığımı kazanmak için Üçyol’da Evin Petrolde işe başladım. Sabah sekizden akşam beşe kadar Evin Petrolde çalışıyor, Akşam altıdan on buçuğa kadar okulda derslere giriyordum. Dört yıl sonra mezun oldum ve 1997 yılında yeni kurulan Hyundai Assan Otomobil fabrikasında, babamın Kore Gazisi Kontenjanından faydalanarak İnsan Kaynakları Departmanında işe başladım. Anadolu Üniversitesi Açık Öğretim Fakültesine kaydımı yaptırarak İnsan Kaynakları Bölümünden mezun oldum. Evlendim ve Ediz isminde oğlumu dünyaya getirdim.
Okuma alışkanlığı kazanan kişi; düşünen, fikir üreten, düşündüğünü ifade edebilen, yanlış bilgi ile doğru bilgiyi ayırt edebilen insandır. Kitap okumak benim için bir alışkanlık; babam çok kitap okurdu, edebiyat yönü çok güçlü ve en haz aldığı duygu milli bayramlarda, törenlerde ezberlediği şiirleri coşku ile tane tane okumak ve dinleyenleri de coşturmaktı. Benim yazma serüvenim emekli olduktan sonra Alzheimer hastası annemi bakarken uykusuz gecelerde başladı. Kendisi uyumadığı için benim uyumamada izin vermiyordu. Sadece yattığı yerden gözünü ayırmadan beni izliyordu. İşte o uyumadığımız gecelerde yazma kararı aldım.
Omuzlarda Yeşeren Umutlar:
Farkedilmek, yeteneklerini, başarılarını, her çocuk gibi düşlerini gerçekleştirmek isteyerek; başkalarınca da kabul edilmesini istemeyen çocuk var mıdır? Yoktur elbette!
Tüm çocukların, Engelli çocuklarında umutları ve düşleri vardır. Ve tüm bu Engelli çocuklar düşlerini gerçekleştirmede adilce dağıtılmış bir şansa layıktır.
En önemli katkıyı anne ve babasından alarak, kendilerine şans verildiğinde işte Engelli Çocuklarda….Önlerindeki engelleri aşma, toplumda eşit katılımcılar olarak yerlerini alma ve yaşadıkları topluma fayda katma anlamında çok şey yapabilirler.
Oysaki; çok sayıda engelli çocuk ailesinde ve yaşadığı toplumda kabul edilmemekte, dışlanmaktadır. Pek çok durumda, bu çocukların basit bir acıma duygusunun nesneleri daha da kötüsü ayrımcılık ve istismar mağdurları olarak görülmektedir.
Hakların ve eşitlik ilkesinin merkezinde, tüm çocuklar gibi engelli çocuklarda saygınlığa ve eşit haklara sahiptir.
Bu çocuklarda; en sevdiği yemeği, şarkıyı ya da oyunu olan bir kız kardeş, erkek kardeş ya da arkadaştır. Düşleri ve bunları gerçekleştirme arzusu olan herhangi bir çocuktur.
Gelgelelim, hayatta kalma, gelişip büyüme engelli çocuklar için güç olabiliyor. Örneğin; yoksulluk içindeki Engelli Çocuklar eğitim hizmetlerinden yeterince yararlanabilme açısından diğer çocuklardan daha geridedir; bu çocuklar terk edilme ve ihmal ile sınırlı kalmaktadır. Temeldeki neden cehalet ile süreklilik kazanmak üzere, Engellilerin yapamazlılıkları süregelecektir. Ayrıca bu çocuklara yönelik ayrımcılık, şiddet ve istismar sürecek toplumdan dışlanacaklardır.
Etkilenme derecesini belirleyen etmenler arasında engellilik türü, yaşadıkları yer, sahip oldukları kültür ya da sınıf sayılabilir.
Cinsiyette son derece belirleyici bir etmendir. Engelli Kız Çocukları “Çifte Engelli” durumundadır. Bunların aile içi etkileşimin ve aile etkinliklerinin dışında bırakılma olasılıkları daha büyüktür. Eğitim görme, mesleki eğitim alma ve iş bulma imkanları çok daha sınırlıdır.
Eğitimde başarının bir işe yada yaşamını kazanmanın bir başka yoluna kapı açtığı durumlarda Engelli bir çocuk daha ileri noktalara gelebilecek, yetişkinler dünyasında tam ve eşit tükettiği gibi üreten bir üye olarak yerini alabilecektir….
Omuzlarda Yeşeren Umutlar isimli yazdığım kitabımda 1960 yıllarda altı çocuğundan birisinin engelli olan kızına sahip olan babanın ; bu kız çocuğunun eğitim alabilmesi için verdiği mücadele, yaşadıkları zorluklar ve kazanılmışlığın hikayesi.
Aslında bu kitabımda vurgulamak istediğim; ailemin beni sahiplenmesi, desteklemesi, yaşantıma umut ve fırsatlar katması, düşlerimi gerçekleştirmek için hep birlikte yola devam etmemizdir.
Röportal: Soner Kılıç
Ayten Duynuş