Ebelik mesleği bilinen en eski meslektir. Ülkemizde 1827’de açılan ilk tıp okulu olan Tıphane-i Amire bünyesinde ebelik eğitimi 1843’de başlamıştır. Ebelik, ülkemizdeki 168 yıllık tarihi geçmişine rağmen hak ettiği gelişmeyi ve değeri görebilmiş değildir.
Ebeler “normal doğum” olarak başladıkları mesleki süreçlerinde bu gün birinci ve ikinci basamak sağlık hizmetlerinde normal doğumu da içine alan kapsamlı bir görevi ifa etmektedirler. Bu görev içinde ana ve çocuk sağlığı başta olmak üzere evde ya da hastanede yatan hasta bakımı, yoğun bakım, acil bakım, ameliyathane, aşılama, takip, bulaşıcı hastalıklar, kronik hastalıklar, halk eğitimleri, hizmet içi eğitimler, danışmanlık hizmetleri ilk akla gelenlerdir.
Kalkınmışlık göstergeleri arasında ilk sıralarda yer alan ana ölüm oranı, bebek ölüm oranı, 5 yaş altı ölüm oranı ve kızamık sıklığının azaltılmasında ebeler birinci derecede öneme sahiptirler. Oysa bu gün gelinen noktada bu alanda elde edilen başarı dahi hizmetin asıl sahiplerine mal edilememektedir.
Her Köye Bir Ameliyathane Projesi
Bu durumu net bir şekilde ortaya koyan ve bir an evvel baş edilmezse “Her Köye Bir Ameliyathane Projesi”ne dönüşebilecek olan sezaryen ameliyatı sayısındaki artışlardır. Bu gün normal doğumun patolojik, sezaryen ameliyatının normal görülmeye başlandığı gerçek anlamda “patolojik bir süreci” yaşamaktayız. Sezaryen ameliyatının popülaritesinin arttığı bu günlere nasıl gelindiğini kısaca hatırlayalım.
Son 10 yıl içinde Avrupa ülkelerinde olduğu gibi ülkemizdeki sezaryen ameliyatı sayıları ciddi bir artış göstermiş, Sağlık Bakanlığı sezaryen oranlarının olması gerekenden çok yüksek olduğunu açıklamış, bazı illerimizde oran yüzde 60 düzeyine yaklaşmıştır. Dünya Sağlık Örgütü'ne göre olması gereken sezaryen oranı yüzde 5-15 olarak ifade edilmektedir. Son birkaç yıldır Sağlık Bakanlığı bu konunun üzerine eğilmiş olmakla birlikte istatistiklerde değişen bir şey olmadığı ortadadır. Bakanlık sezaryen ameliyatı oranlarının eğitim hastanelerinde yüzde 20'yi, diğer hastanelerde ise yüzde 15'i geçmesini istememektedir.
Fizyolojik mi? Patolojik mi?
Sezaryen ameliyatları sayısının artmasının kuşkusuz birden fazla nedeni mevcuttur. Fizyolojik bir olay olan doğum eylemi çeşitli yollarla halka patolojik bir durummuş gibi yansıtılmış, ebelerin hizmet içi gelişimi sağlanmadığı gibi gebelere, annelere, bebeklere mesleğin gerektirdiği şekilde hizmet verilmesinin yolu birçok şekilde kısıtlanmıştır. Ebelik mesleğine gereken önem verilmemiş, ebeler çalışma sahasında pasifize edilmiş, hatta işini kaybetmenin telaşına düşürülerek reva görülen haksızlıklar karşısında kaderine razı olmuştur.
Meslek Değiştiriyorlar
Bunun yanı sıra birçok ebe; hemşirelik başta olmak üzere öğretmenlik, mühendislik, hukuk hatta tıp fakültesi okuyup bu işten ayrılabilmenin yollarını aramıştır. Hâlihazırda okul bitirmiş ve bir fırsatta meslek değiştirme hazırlığı içinde olan ancak, yeterlilik sınavı, kadrosuzluk vs nedenlerle bu süreci ötelenen birçok kişinin olduğu bilinmektedir.
2007 yılında çıkarılan Hemşirelik Yasası sonrasında yaklaşık 10 bin ebenin “hemşirelik yetki belgesi” almak üzere Sağlık Bakanlığına başvurması da buradaki sıkıntının büyüklüğüne ışık tutmaktadır. Yanlış politikaların sebep olduğu bu durumun ortaya çıkmasında “Doğuma Hazırlık Danışmanlık Merkezleri”nin olmayışı da bir eksiklik olarak görülebilir.
Bu gün itibarı ile rakamlarlarla ifade edilebilecek büyüklüğe ulaşan sorunun aşılabilmesi amacıyla yeni bir düzenlemeye ihtiyaç duyulmuştur. Sağlık Bakanlığı bir yazı ile “Ulusal Ebelik Hizmetleri Rehberi” hazırlanacağını ve bu konuda ilgili kişilerden 4 Nisan 2011 tarihine kadar ... e-posta adresine görüş ve önerilerini bildirmesini istemiştir. 17 Mart 2011 tarihinde Bakanlıktan çıkan bu yazının il sağlık müdürlüklerine ulaşması ve buradan sahaya dağıtımının yapılması ve kişilere ulaşılması ise 4 Nisan 2011 tarihini bir hayli geçmiştir. Konu hakkında basın kuruluşlarına yönelik bir açıklama da yapılmadığı için, ilgili kişilerin yeterince görüş ve önerilerini belirtme imkânı olamamıştır.
Kanun Çıkarılmalı
Bu noktada mevcut süreci geriye çevirmek ve kalıcı çözüm üretebilmek adına ebelik mesleğinin görev tanımlarının yapılarak, yetkilerinin yasaya dayandırılması, sosyal ve ekonomik statüsünün güçlendirilmesi hususunda ebelerimizin mesleki hassasiyetlerini anlamlı buluyor ve önemsiyoruz. Hatta “Ulusal Ebelik Hizmetleri Rehberi”nin de yeterli olamayacağını, bir kanun hazırlanmak sureti ile kalıcı bir çözüm sunulmasının daha etkili olacağını düşünüyoruz.
Bu sürecin de tabana yayılarak hak ettiği zaman ve zeminde hazırlanmasını, yapılan çalışmanın her aşamasının basınla paylaşılarak daha geniş bir kitlenin görüş ve önerisinin alınmasını gerekli görüyor, yetkili kurumlarımızdan gerekli adımları acil olarak atmalarını bekliyoruz.
Sağlık-Sen Kocaeli Şubesi Kadın Kolları Komisyonu olarak, yaşanmış ve halen yaşanmakta olan tüm olumsuzluklara rağmen görevlerini hakkıyla ifa eden tüm ebelerimize teşekkür ediyor, “21-28 Nisan Ebeler Haftası”nı kutluyoruz.
Uzman Hemşire Gülten ÇEVİK NASIRLIER
Sağlık - Sen Kocaeli Şubesi Kadın Kolları Komisyonu Başkanı