BASINA  VE KAMUOYUNA

AKP 3 Kasım 2002 tarihinden bu yana tek başına iktidar. Ne yaptığı ve bundan sonra ne yapacağı ortada.

Özellikle Milli Eğitim Bakanlığı’ndaki uygulamaları, kurbağanın suyu yavaş yavaş ısıtarak alıştırma öyküsüne çok benziyor.

AKP iktidarında laik ve bilimsel eğitim sistemi, adım adım dinselleştirilip piyasalaştırıldı.

Bunun için, müsteşardan en uçtaki okul müdürüne kadar bir kadrolaşma uygulandı. Bakanlık merkez örgütünde, eğitim planlamasını ve programlarının yapıldığı Talim Terbiye kurulunda, üniversiteye giriş ve uzmanlık sınavları dışında birçok sınavın hazırlandığı ilk, orta, açık öğretimin bağlı olduğu Eğitim Teknolojileri Genel Müdürlüğü’nde toplu kıyımlar yaşandı. İl, ilçe milli eğitim müdürlerinin, okul müdür ve yardımcılarının neredeyse tamamı değiştirildi.

            Laik, bilimsel düşünen, deneyimli eğitim yöneticileri görevlerinden uzaklaştırıldı; yerlerine çoğu dinsel eğitimden geçmiş iktidara yakın yöneticiler atandı.

            Bu, Cumhuriyet tarihinde görülmemiş boyuttaki kadrolaşma, Milli Eğitim Bakanlığı’nın Teşkilat ve görevleri hakkındaki yasa, Milli Eğitim Temel Yasası, Atama, Yükselme ve Yer Değiştirme Yönetmeliği başta olmak üzere bir çok düzenlemede sık sık değişiklik yapılarak çoğu zaman hukuk çiğnenerek gerçekleştirildi. Ayrıca 657 sayılı Devlet Memurları Kanunu’nun 76. maddesi keyfi kullanılarak, geçici görevlendirme yoluyla, Diyanet İşleri Başkanlığı başta olmak üzere başka kuruluşlardan personel aktarılarak, ücretli ve vekil öğretmenler AKP’ye yakın kişilerden seçilerek yapıldı.

            Milli Eğitim Bakanlığı merkez örgütünde, temel birimlerinde bir çok ilde kadın yöneticiler görevden uzaklaştırıldı. Amaç her birimde yapılan kadrolaşma aracılığıyla kendi dünya görüşüne göre bir Eğitim Sistemi yaratmaktı. Bunun en somut örneği 4+4+4 ile tamamıyla değiştirilen eğitim sisteminin kendisidir. Bu sistem bir taraftan eğitimin dinselleştirilmesinin alt yapısını oluştururken diğer taraftan eğitimi piyasacı bir anlayışın içine atmıştır. Bu anlayışla belirgin bir şekilde ders kitaplarının içeriği dinselleştirilip, kitaplar ve şiirler dahi yasaklanmış ve sansürlenmiştir.

GEBZE KAYMAKAMI VE GEBZE MİLLİ EĞİTİMİ

Gebze Kaymakamlığı Milli Eğitimdeki ideolojik, politik ve akademik dönüşümü harfiyen hükümetin istediği doğrultuda uygulamıştır.

Gebze Kaymakamı, okullarda, dini propagandadan ceza alan Adnan Hoca’ya bağlı  Bilim ve Paleontoloji derneğinin okullarda yalan yanlış fosillerle Evrim Kuramı karşıtı sergiler açmasına izin vermiştir.

Belediyenin politik çalışmalarına Mili Eğitim üzerinde yazılı ya da sözlü emirlerle baskı oluşturarak çok yönlü uygulanmasını sağlamıştır.

            Siyasi İktidar ve paralelinde çalışan kurum ve sendikalarla birlikte 4+4+4 ile birlikte hangi okulların, hangi bölgelerde İmam Hatip Okulları açılması gerektiği ile ilgili çalışmaların yapıldığı biliniyor.

            Kutlu Doğum Haftası münasebetiyle okullarda lokum, gül suyu dağıtılması ve öğrencilerin Milli Eğitim’in hazırlamadığı ancak Diyanet’in vb. kurumların hazırladığı etkinliklere katılınması istenmiştir.

            Okullarda denetimsiz bir şekilde dini yayınlar dağıtılmıştır. Hatta bazı ortaokul ve liselerde öğrenciler dersten alınarak farklı cemaatlere ait kitapların okutulması ve bunlarla ilgili eğitimlere alınması. MEB’e bağlı Kur’an Kursları ve yurtların denetimleri sağlıklı bir şekilde yürütülmemiştir.

Vali ve kaymakam bir çok etkinlikte okul müdürlerini ve öğretmenleri rencide ederek, idarecilerimizin, öğretmenlerimizin üzerinde baskı oluşturmuştur.

“Selam” filminin galasına katılarak filmin izlenmesini işaret etmiştir.

Okullarda Eğitim Emekçilerinin yaptığı kılık kıyafet yönetmeliğine karşı yaptığı eylem ile ilgili hiçbir işlem yapılmamıştır. Bizler ekonomik, demokratik haklarımız için eylem yaparken öncesinde okullara yazılar gönderilip baskı oluşturulurken ardından savunmalarımız alınarak kovuşturmalara uğrarken gerekeni yapın diye emir verenler bu eylemle ilgili herhangi bir işlem yapılmaması için Milli Eğitim ve okullar üzerinde baskı oluşturulmuştur. Bizim Eğitim Emekçilerinin yaptığı eylemle ilgili bir sorunumuz yok. Fakat asıl sorun anayasadaki eşitlik ilkesine aykırı davranışlar ve siyasi tutumlardır.

Son olarak Gebze Belediyesi’nin hazırladığı “1. Uluslararası Hünkara Vefa Sempozyumu ve Etkinlikleri” çerçevesinde belli liseler personel ve öğrencilerinin katılımı istenmiştir. Öğrenciler piknik adı altında bu etkinliklere götürülmüştür. Bu etkinliklere katılacak öğrencilerin serbest kıyafet ile gelmesi yönündeki uygulama alanı doldurmak için nasıl bir aldatmaca yapıldığını da ortaya koymuştur.

Bunlar, Gebze Kaymakamı’nın yaptığı uygulamalardan bazılarıdır. Bu tutumuyla Gebze’deki yerel yöneticiler bindikleri dalı kesmektedirler. Laiklik karşıtı akımları güçlendirmektedirler. Bunun ne kendilerine ne bölgemize ne de ülkemize bir yararı yoktur. Laiklik ve öğretim birliği ülkedeki barışın ve her türlü gelişmenin, güvencesidir. Bu güvenceyi yok edecek kurumların ve kişilerin yasalara ve konumlarına uygun davranmalarını istiyoruz. Bu doğrultuda Gebze Kaymakamımız kamuoyunun vicdanında büyük yaralar ve tahribatlar oluşturmuştur.

                                                                                                          YÜRÜTME KURULU