Üretme ve pazarlama sarmalından oluşan ekonomik faaliyetler sonucu oluşan getirinin değerlendirildiği finansal yatırım araçlarından biride borsadır. Menkul Kıymetler Borsası’na kayıtlı firmaların geleceğine yapılan yatırımdır.
Üretmek için ise; arazi, sermaye, işgücü, enerji ve teknoloji gerektirmektedir. Üretmek ekonomik faaliyetlerin bir bölümünü oluşturmaktadır. İç ve dış piyasaya, bireylerin ihtiyaçlarına yönelik olarak üretimi çeşitlendirmek gerekmektedir.
Ekonomik faaliyetlerinin en önemli evresini pazarlama faaliyetleri oluşturmaktadır. Ülke dışına yapılan satışlar ihracat (dış satım), ülke dışından yapılan mal ve hizmet alımları ise, ithalat (dış alım) olarak tanımlanmaktadır.
Üretim esnasında yapılan tüm harcamalar üretim maliyetini, söz konusu maliyet tutarı ile satış tutarı arasındaki fark ise firmanın karını oluşturmaktadır. Tüm ekonomik faaliyetler yasaların (ticaret, borçlar, iş ve vergi) denetimi çerçevesinde sürdürülmektedir.
Ekonomik faaliyetler sonucu oluşan ve harcanmayan artı değerler; gayrimenkul, mevduat, değişik fonlar, döviz, altın gibi yatırım araçlarında değerlendirilmektedir. Konumuz itibariyle, Menkul Borsası’nın konumunu bu bağlamda incelenirse:
Dışa açılma, küresel ekonomik sisteme entegre olma süreci; AB(Avrupa Birliği)’ye aday ülke olma statüsü ile birlikte önemli bir aşamaya gelmiştir. Bu süreç içerisinde, ülkemizin dış ülkelere ihracat yapma olanağını geliştirdiği gibi, lehimize sermaye hareketlerine de olanak sağlamıştır.
Ülkemiz; iç tasarrufumuzun yetersiz olması nedeniyle maalesef dış sermayeye (yabancı kaynağa) ihtiyaç duymaktadır. Bu açıdan derecelendirme kuruluşunun ülkemiz kredi notunu yükseltmesi, yatırım yapılabilir ülke konumuna getirmesi bu açıdan önemlidir. Bu suretle, daha kolaylıkla ve daha düşük maliyetle kredi bulma şansına sahip olunacaktır.
Dış sermaye ülkemize iki şekilde: ya doğrudan üretime yönelik veya sıcak para şeklinde menkul kıymetlere, borsada faaliyet gösteren şirketlere yatırım amaçlı olarak gelmektedir.
Dünya genelinde, 2008 yılından buyana yaşanmakta olan, finansal kriz adlandırılan süreç henüz sonlandırılamamıştır. Avrupa ülkeleri bu sürecin ağır travmasını yaşamaktadır. Küresel krizden çıkmak ve ekonomilerin durgunluğa (resesyona) girmemesi için piyasalara sürekli, ABD ve AB ülkelerince, kamu kaynaklarından bankalara ve piyasaya nakit enjekte edilmektedir.
Küresel sistemde var olan likidite (nakit) olanakları gelişmekte olan ülkelere ve özellikle ülkemize yönelmektedir. Burada dikkate alınması gereken faktör; yüksek getiri amaçlayan, herhangi bir olumsuzluk halinde ülkeyi hemen terk edecek olan sıcak paranın borsada ortaya çıkardığı hareketlikten ziyade ekonominin genel seyrine bakmak gerekmektedir.
Yerli ve yabancı fon yöneticilerinin spekülatif amaçlı borsa hareketlerine bakarak makro ekonomi hakkında genel kanaat sahibi olmak mümkün değildir.
Makro ekonomi hakkında genel kanaat sahibi olabilmek için; ihracat ve ithalat rakamlarına, kamu ve özel sektör borç yüküne, borç stokuna, bütçe açığına, ülke döviz rezervine bakmak gerekmektedir. İMKB (Borsa)’da faaliyet gösteren şirketlere yatırım yapmak için ise; makro (genel) ekonomik veriler yanında firmaların sektördeki konumu ve mali yapısı dikkatle incelenmelidir. Bu bağlamda küçük yatırımcının profesyonel destek alması gereklidir.
Özetle; Borsa’daki düşüş ve yükselişe yönelik hareketlere bakarak ekonomi hakkında tek başına kanaat sahibi olmak mümkün değildir