Geçenlerde bir televizyon söyleşisinde iktisatçı/yazar Mustafa Sönmezi dinledim.
. Kendisini gazete yazılarından tanıdığım için, sosyalist Dünya görüşüne sahip bu ekonomistin neler diyeceğini aşağı yukarı tahmin edebiliyordum; ancak programdaki konuşmasını izledikten sonra, bu haftaki yazımda, düşüncelerinden ve yaklaşımlarından bahsetmenin doğru olabileceğine karar verdim.
Türkiye’de ekonominin Dünya’nın başka Ülkelerine göre oldukça iyi durumda olduğunu hemen her gün yazılı ve sözlü medyadan izliyoruz. Her ne kadar toplumun alt gelir grubundakiler için işler iyi gitmiyorsa da, olsun, pek de uzakta olmayan bir gelecekte onların durumları da iyileşecek diye beklentilerimizi devam ettiriyoruz. Böyle düşünmek durumundayız, çünkü bizlere Ülkenin büyüyen ekonomisi aynen devam ettirilebilirse, herkesin gelirlerinde iyileşmeler olacak diye anlatılıyor. Buna inanmak durumundayız. Çünkü halkımızın yarısının oyunu, girdiği her seçimde alabilen bir iktidar bizlere bunları söylüyor.
Hal böyleyken, bir Tv.programında çok ciddi görünümlü ve de uygulanan ekonomi politikalarına karşı olan Mustafa Sönmez adındaki iktisatçı/yazar, bakın neler söyledi:
-Ülkemizde iktidar sözcülerinin iddia ettiği gibi, ekonomide bir başarı hikayesi yoktur. Çok ciddi kırılganlık tehlikesi vardır. Bunun göstergeleri şunlardır:
* Cari açık problemi azalmayıp artarak devam ediyor.
*10 yıl içinde 400 milyar dolarlık dış kaynak girişi yaşandı.
*Bunun karşılığında anlamsız bir inşaat furyası sürdürülüyor. Çoğu ölü yatırımdır.
*İktidara geldiklerinden beri, İMF ve Dünya Bankası patentli Kemal Derviş’in başlattığı Neo-Liberal ekonomi programı tavizsiz uygulanıyor. Bunun geniş halk kesimlerine yarar sağlamadığı ortadadır.
*Dış politikamız Uluslar arası petrol tröstlerinin çıkarları doğrultusunda, Irak petrolünün paylaşımına yönelik sürdürülüyor.
*Şu anda Türkiye’nin 103 milyar Doları kamu borcu olmak üzere, toplam 337 milyar dolar dış borcu vardır.
*Asya Ülkeleri bizimle aynı dönemde (10 yıllık süreçte) kullandıkları dış kaynakla cari fazla verir hale gelmişken, bizim cari açığımız yılda 60 milyar doları buluyor.
*Bütçe, aşırı ve haksız Dolaylı vergiler ve özelleştirme gelirleriyle dengelenmeye çalışılıyor.
*5 milyonu aşkın gerçek işsiz varken, istihdam ve gelir yaratacak yatırımlar yerine, anormal fiyatlarla ve borçlandırılarak halkımıza satılan konut inşaatları ve tüketimi körüklemekten başka yararı olmayan Alışveriş merkezleri enflasyonu yaşanmakta.
*Bu yanlışların sürdürüldüğü Ülkemizde, anormal derecede bozuk olan gelir dağılımı sonucu, hane halkı 350 milyar dolar borçlu hale getirilmiştir.
Mustafa Sönmez’in bu tespitlerine katılmamak mümkün değil. Çünkü ortaya konulan veriler durumu izah ediyor.
Peki ama, nasıl oluyor da 11 yıldır iktidarda bulunan ve bütün bu olumsuzlukların sorumlusu olan siyasi iktidar, yapılan anketlere göre, hala daha toplam oyların yarısından fazlasını alabilecek durumda?
Acaba gerçekten kuvvetli ve alternatif program ortaya koyabilecek bir muhalefet mi yok, yoksa halkımız olan bitenin farkında mı değil?
Belki de bunların hiç birisi olmayıp; borçlanarak da olsa, gelecekte karanlık günler ufukta gözükse de, hiçbir şey tüketimin cazibesinin önüne geçemiyordur. Çünkü bu iktidarın halkımıza sağladığı en önemli imkan, tüketim imkanıdır. İnanmıyorsanız çevrenize bir bakın, ne demek istediğimi rahatlıkla anlayacaksınız. Dünyanın en gelişmiş Ülkelerinde tüketebilecek neler varsa, hepsi daha önceden hiç olmadığı kadar her yerde rahatlıkla bulunuyor. Yeter ki harcayacak paranız veya krediniz olsun. Bir de fazla düşünmek, gelecek kaygısı taşımak gibi bir kötü alışkanlıklarınız olmasın.