Aralık ayında açıklanan enflasyon rakamları, iktidarın zafer çığlıklarıyla duyuruldu.
Aralık ayında açıklanan enflasyon rakamları, iktidarın zafer çığlıklarıyla duyuruldu. “Bakın enflasyon düşüyor” söylemi, medyada yankı buldu. Ancak vatandaşın cebi, mutfağı, pazarı bu düşüşü hissetmedi. Çünkü gerçek şu ki, fiyatlar düşmedi; aksine, birçok kalemde artış sürdü. Peki, enflasyon gerçekten düştü mü, yoksa kağıt üzerinde mi düşürüldü?
Ocak ayında gelen yüksek enflasyon verisi, bu şüpheleri daha da artırdı. Aralık’ta düşük açıklanan enflasyon, emekli ve asgari ücret zammının düşük tutulmasına mı hizmet etti? Ekonomik gerçekler, TÜİK verilerinin ötesinde yaşanıyor. Vatandaşın geçim derdi, hesap oyunlarıyla hafiflemez.
Emekli ve Asgari Ücretli: Açlık Sınırında Bir Hayat
Türkiye’de milyonlarca emekli ve asgari ücretli, açlık sınırının hemen üzerinde hayata tutunmaya çalışıyor. Aralık’ta enflasyonun düştüğü iddia edilse de, zam furyası hız kesmedi. Market raflarında etiketler değişmeye devam etti, faturalar kabardı, ulaşım zamlandı. Ancak maaş zamları, bu gerçeklerin gerisinde kaldı.
Ocak ayında enflasyonun birden bire yükselmesi, tam da beklenen tabloydu. Çünkü hesap belliydi: Önce düşük göster, maaş zamlarını belirle, sonra gerçekleri ortaya koy. İşte bu yüzden, bugün milyonlarca insan geçim sıkıntısıyla boğuşuyor.
Ekonomi Yönetimi: Kısa Vadeli Çözümler, Uzun Vadeli Çöküş
Ekonomi, günü kurtarma politikalarıyla ayakta durmaya çalışıyor. Döviz kuru baskılanarak, faiz politikalarıyla oynanarak sürdürülen sistem, er ya da geç duvara çarpacak. Çünkü üretim yok, sanayi zorda, dış ticaret açığı büyüyor.
Dolar ve Euro paritesindeki dalgalanmalar, ihracatçıyı zor durumda bırakıyor. Dışa bağımlı ekonomi, içeride alınan geçici önlemlerle sürdürülebilir değil. Yüksek faiz, yatırımın önünde engel. Üretim yerine ithalata dayalı büyüme modeli, Türkiye’yi her geçen gün daha kırılgan hale getiriyor.
Diyanet’in Fitre Açıklaması: Ülkenin Geldiği Noktanın Özeti
Diyanet İşleri Başkanlığı’nın fitre açıklaması, Türkiye’nin ekonomik tablosunu tek cümlede özetliyor. Artık emekliye, asgari ücretliye fitre verilebileceği konuşuluyor. Yani, devletin sosyal güvenlik mekanizması, fakirleşen halkı koruyamaz hale geldi. Vatandaş, devletin sunduğu çözümlerle değil, hayırseverlerin yardımlarıyla ayakta durmaya çalışıyor.
İşin en vahim tarafı ise, bu tablonun olağanlaştırılması. Geçim sıkıntısı yaşayan milyonlarca insan varken, sosyal yardımlarla günü kurtarma politikası, sistemin iflas ettiğinin göstergesidir.
Sonuç: Gerçeklerle Yüzleşme Zamanı
Enflasyon rakamlarıyla oynanabilir, istatistiklerle oynanabilir, ancak vatandaşın mutfak masrafı değişmez. Türkiye’nin ekonomik çıkmazı, manipülasyonlarla gizlenemez. Gerçeklerle yüzleşmek gerekiyor.
Geçici önlemler, baskılanan rakamlar, günü kurtarmaya yetmez. Enflasyonu düşük göstermek, hayat pahalılığını düşürmez. Bugün enflasyonun düştüğünü iddia edenler, yarın fatura ödeyemeyen milyonların karşısına hangi bahaneyle çıkacak?
Ekonomiyi yönetenler, artık illüzyon değil, çözüm üretmek zorunda. Yoksa bu düzen, faturayı yine vatandaşa kesecek.