Son yıllarda yıldızı parlayan, iç turizm açısından çekim merkezi haline dönüşen, 2013 yılı "Türk Dünyası Kültür Başkenti" olarak ilan edilen Eskişehir'e özgü başarı hikayesi
Hikayesinin bilinmesi, yerel yönetim uygulamalarına örnek teşkil etmesi açısından önemli olduğunu düşünmekteyim.
Eskişehir'in yakın tarihini bilen biri olarak, "Anadolu Üniversitesi"nin fiziksel ve beşeri varlığının kentin gelişimine ivme kazandırdığına inanmaktayım. Üniversitenin çeşitli kademelerinde aktif görev almış ve rektörlük yapmış bir bilim insanı olan Prof. Dr. Sayın Yılmaz Büyükerşen'in bu oluşumdaki başat rolü yadsınamaz.
Başarı senaryosunun ana dinamiklerini, bilimin ve bilginin esas alınması, liyakat esasına göre kadro oluşumunun tercih edilmesi, asgari maliyetle azami fayda sağlayacak şekilde kaynakların yöneltilmesi, sanat ve kültür hayatına büyük önem verilmesi, estetik anlayışının öncelenmesi, kentlilik bilincini geliştirerek, Eskişehir halkını belirlenen hedefler doğrultusunda bütünleştirmesi olarak özetlemek gerekmektedir.
Vizyoner bakış açısına sahip,kent ile ilgili hayalleri olan, estetik anlayışı gelişmiş bulunan, bilimsel verileri hayatının odağına yerleştiren, ekip çalışmasına inanan, becerikli ve yetenekli, kentin öz evladı Büyükerşen'in, 2000 yılların başında Belediye Başkanlığı'na seçilmesi Eskişehirliler açısından bir şans olmuştur.
İthal projelere değil, kendi öz mutfağında hazırladığı ve olgunlaştırdığı, kentin kimliğine uygun tasarımları, muhalif belediye olmasının dezavantajlarına ve engellemelerine rağmen, hayatta geçirmekte ve Eskişehir'i bugünkü itibarlı konumuna yükseltmekte çok başarılı olmuştur. Ayağı yere basan, uygun fizibilite raporları ile desteklenen projelerine dış kaynak bulmakta zorluk çekmemiştir. Bu açıdan da Eskişehir belediyecilik uygulamaları açısından örnek alınması gereken bir kent olmayı hak etmektedir.
Görev süresi boyunca kentin fiziksel ve beşeri kalkınmasını önceleyen Büyükerşen rant kaygısı gözetmeden, yaşanır alanlar yaratmaya, kente estetik görsel güzellikler kazandırmaya, halkın kültürel gelişimini olanaklı kılacak sanat alanları oluşturmaya büyük önem ve öncelik vermiştir.
Kenti bir baştan bir başa 10 km'lik mesafe boyunca kateden "Porsuk Deresi" nin bataklık olan yatağını ıslah ederek, köprülerle bezeyerek, estetik güzellik katarak, gondollarla seyir imkanı sağlayarak kentin imajını olumlu yönde değiştirmiştir. Eskişehir'i son ziyaretimde gittiğim Porsuk üzerinde konuşlandırılan ve restaurant olarak işletilen "Fener Adası" yaratıcı dehanın ve estetik anlayışın bir ürünü olduğunu teslim ediyor ,hayranlık duyuyor, görülmesini herkese tavsiye ediyorum. Kentin her alanında bulunan heykellerle Eskişehir'in genel görünümünü modern ve çağdaş bir konuma yükseltmiştir. Dış kaynak olanağını kullanarak tramvay sistemi sayesinde ulaşımda büyük bir rahatlık ve kolaylık sağlamıştır.
Büyükerşen'in Eskişehir'e deniz getirme hayaline ve uygulamasına şapka çıkarmak, ayakta alkışlamak gerekmektedir. Sadeliğin ,estetik güzelliğinin örneklerinden biri olan "Kent Park" içinde oluşturulan kumsal alan ve plaj imkanı Eskişehir halkının deniz özlemini gidermiştir. Anılan park içinde bulunan "Kafkas" restaurant, kentin simgesi olan enfes çiböreklerini tatma imkanını sunmaktadır.
"Sazova Bilim ve Kültür Parkı'da aynı anlayış doğrultusunda konuşlandırılmış, abartıya kaçmayan,doğayı kucaklayan ve huzur verecek konumda dizayn edilmiş, gezenlere seyir keyfi ve mutluluk verecek bir ortam yaratılmıştır. Sayısız park ve bahçeleri ile Eskişehir yaşanır bir kent haline dönüştürülmüştür.
Eskişehir Müzeler kenti tanımını fazlasıyla hak etmektedir .Yeri gelmişken" Eti Gıda AŞ." ticari grubuna değinmeden geçmemek gerekmektedir. Büyükerşen'in hayallerine sponsor olarak büyük destek vermiş olmasını takdir etmek yerinde olacaktır. Eti'nin katkılarıyla geliştirilen Arkeoloji müzesi görülmeyi değer tarihi objeleri tanıma, geçmiş zamana ait görsel bir yolculuk imkanı sunmaktadır. Yine Eti'nin sponsorluğunda gerçekleştirilen ve bugünlerde hizmete açılan, "Eti Su Altı Müzesi" ülkemiz genelinde örnek teşkil edecek güzelliktedir." Bilim ve Kültür Müzesi"'de bu kompleksin bir bölümünü oluşturmakta olup, gençler tarafından büyük ilgi görmektedir.
Sazova parkı içinde tamamlanma aşamasında olan "Masal Dünyası" müzesi ülkemiz açısından ilk ve tek örnek olacak bir konsepti oluşturmaktadır. Projenin özü, çocuklarımızın ve gençlerimizin hayalleri üzerine inşa edilmiştir. Yapının dışsal görüntüsü," Galata" ve "Kız Kulesi" gibi benzerlerinden esinlenerek inşa edilmiş olup, çarpıcı görsel güzellik oluşturmaktadır.Yakın bir zamanda bitirilmesi planlanan müze; çocuklarımızın ve, gençlerimizin masal dünyası kahramanlarını ete kemiğe büründürecek,müthiş bir zevk verecek, yavrularımızı mutlu edecektir.
Eski bir yerleşim alanı olan, "Kurşunlu Cami Külliyesi" gibi tarihi yapıtları içinde barındıran "Odun Pazar"ı semti sit alanı ilan edilerek koruma altına alınmıştır. Tarihi binalar restore edilerek, turizm bölgesi haline dönüştürülmüştür. Bu bölgede yer alan; Yılmaz Büyükerşen "Balmumu ve Heykeller Müzesi" gerçekten görülmeye değer konumdadır. Tarihi şahsiyetlerin bire bir heykelleri karşısında hayret ve hayranlık duygusuna kapılmakta, sanatçı kimliği ile de çok başarılı olan üretken insan Büyükerşen'e bu yapıtlar karşısında bir kez daha minnet ve saygı duyuyorsunuz. Yine bu bölgede inşası devam eden, turistik termal ve hidroterapi tesislerinin bitimi ile birlikte semt daha da çekici hale gelecektir.
Anılan bölgede; "Cam Müzesi"nde sergilenen eserler karşısında insan emeğinin yaratıcı gücünü takdir ediyor ve yapıtlar karşısında heyecan duyuyorsunuz. "Bellek Müzesi"nde ise; kent kimliğinin oluşumuna neden olan süreci görsel ve yazılı olarak tanıma şansına sahip oluyor ve bilgileniyorsunuz. Konaklama haline dönüştürülmüş mekanlar, Osmanlı mimarisi tarzında oluşturularak sizi tarihi bir yolculuğa çıkarıyor. Ayrıca "Atlıhan" türü hediyelik eşya mağazaları, özel girişimciliği ve üretkenliği teşvik ediyor ,kente dinamizm kazandırıyor. Bu bölgede yer alan "Eskişehirspor Müzesi" bana geçmişe yolculuk yaptırıyor, hüzünlendiriyor, diğer yandan Kocaelispor'un içinde bulunduğu durum nedeniyle üzüyor
Çok sayıda tiyatro salonu ,opera binası ile kentin kültürel yaşamı canlılığını koruyor. Senfoni orkestrası sadece kent için değil, uluslararası konser verecek düzeyde ilgi görüyor, beğeni topluyor. Kültür ve sanatın öncelikli değer olarak benimsenmesi nedeniyle, boş alanlar AVM olarak değil, yakın tarihte açılışı yapılan, "Atatürk Kültür Sanat ve Kongre Merkezi" gibi yapıların çoğaltılmasına öncelik veriliyor. Uygulanan düşük ücret politikaları ile, sabit gelirlilerin sosyal yaşamına renk katıyor, Eskişehir "Kültür Başkenti" olmayı fazlasıyla hak ediyor.
Büyükşehir Belediyesi'nce işletilen "Halk Ekmek Fabrikası" ürünlerini, yöresel içme suyunu halka uygun fiyatlarla dağıtıyor, kaplıca tesislerinde düşük ücret politikası uyguluyor, orta tabakanın ekonomik hayatına katkı sağlıyor, "Sosyal Belediyecilik" uygulamaları açısından örnek kent imajını fazlasıyla hak ediyor.
Eskişehir örneğinden hareketle, kentimizle ilgi görüşlerimi sizlerle paylaşmak istiyorum. Yerel yöneticilerimizin kısır ideolojik dünyaları içine kapanarak, kenti kucaklayacak ve yaşanır kılacak uygulamalar yerine, ticari kaygı taşıyan profesyonel satıcılar tarafından hazırlanan projeleri hayata geçirerek, kenti görsel açıdan yaşanır kılamamış ,başarısız olunmuştur. Bir eleştirimde kentin kültürel gelişimine duyarsız kalan Eti örneğini sergileyemeyen, kentin sanayicilerine ve temsilcisi konumunda bulunan Sanayi Odası'na olacaktır. Ayrıca, son meclis toplantısında " Kandıra Gıda Organize Sanayi Bölgesi" oluşturulması ısrarından vaz geçmeyerek, çevre konusunda duyarsızlık sergilenmeye devam edilmiştir. Sanat ve kültürel değerlerle harmanlanmayan,çevreye ve insan faktörüne duyarsız sermaye grubunun burjuvazi sınıfını oluşturamayacağını ve toplum nezdinde itibarlı olunamayacağını hatırlatmak isterim.
Eskişehir'i bugünkü itibarlı konumuna yükselten Büyükerşen'in başardıkları, sadece kenti adına değil, siyaset, insanlık,üretkenlik adına da örnek alınmak ve değerlendirmek gerektiğine inanmaktayım. Yönetime aday siyasetçilerin bu değerli insanın yaşam öyküsünü irdelemelerini ve dersler çıkarmalarını dilemekteyim.
BAŞARDIKLARIN İÇİN TEŞEKKÜRLER SAYIN YILMAZ BÜYÜKERŞEN.
Saygılarımla,
Cavit İNAM,