Haftalık yazılarımda sıkça konusunu ettiğim faklı bir ekonomik model ne olabilir,
Gerçekleşme ihtimali nedir, nasıl olabilir, bunların açılımını bazı okurlarımın talebi üzerine yapmak istiyorum.
Sürdürülmekte olan ekonomik modelin toplumumuzun büyük çoğunluğunun yararına olmadığını, gelecekle ilgili olumlu beklentiler sağlayamayacağını yaşanmakta olan olumsuz gerçeklere bakarak değerlendirmekteyim.
Nedir bu olumsuzluklar diye sorulacak olunursa;
-İşsizliğe çare bulunamaması, istihdam daraldıkça emeğin üretim içinde var olan payının giderek değerinin ucuzlatılması, buna karşın hayatın pahalılaşmasının önlenememesi,
-Haksız rekabetin özellikle küçük işletmelerin gelişmesini önleyici rol oynadığını, gelişme bir yana yok olma sürecinin başladığını,
-Ekonomik olaylara sadece kâr elde etme anlayışıyla yaklaşıldığından, ‘’ÖNCE İNSAN’’ anlayışının tamamen terk edildiğini, kısaca ‘’VAHŞİ KAPİTALİZM’’ uygulamasının neredeyse meşrulaştığını,
-Sosyal sınıflar arasındaki farkın uçurumlaştığını, ‘’ALTTA KALANIN CANI ÇIKSIN’’ modelinin uygulandığını ve orta sınıfın güçleneceğine giderek kaybolduğunu;
Bütün bunlardan rahatsız olduğum için, ayrıca benim gibi düşünenlerin de çoğunlukta olduğunu var sayarak yazılarımda dikkat çekmeye çalışıyorum.
‘’Bunları biz de biliyoruz, fakat Dünya gerçekleri böyle’’ diyenlerle mutabık olmadığımı, en azından şartların çoğunluk lehine değişmesi gerektiğini, bunun da istenmesi halinde mümkün olabileceğini düşünüyorum.
Neden mi?
Türkiye nüfusunun çoğunluğunu teşkil eden alt gelir grubu vatandaşlarımızın kaderi hep gelişmekte olan Ülke vatandaşı standardında kalmak olmamalı.Bu gün rakamlara bakıldığında, Dünyanın 17.nci büyük ekonomisine sahip olduğumuzu yeri geldiğinde iftiharla söylüyoruz. Ayrıca, ekonomisi bizden daha gelişmiş Ülkelerin yaşam standartlarının bizden doğal olarak daha iyi olmasını kabulleniyoruz da, oralarda bile zengin/fakir arasındaki farkın bizden çok daha gerilerde olduğunu neden fark etmiyoruz?
Demek ki bizim yegane sorunumuz yeterince büyük ekonomiye sahip olamayışımız değildir.
Tartışılması ve çözüm üretilmesi gereken acil meselemiz, daha adaletli ve insaflı bir paylaşım projesine sahip olamayışımızdır.
Bu nasıl olur?
Tabii ki siyasal tercihleri doğru kullanmakla.
İyi ama, böylesi projeleri hayata geçirmek için hazırlığı olan bir siyasi parti var mı dır?
Kanaatimce olay bu noktada düğümlenmektedir.
Dünya da, serbest piyasa ekonomisi içinde, paylaşım meselelerine çözüm üreten siyasi partiler, doğası gereği sosyal demokrat partiler olmaktadır.
Bu tanıma uygun siyasi partilerimiz vardır da, acaba hangisi en önemli proje olarak sosyal adaletçi programlarını öne çıkartmaktadırlar?Acaba bunlar vardır da ortaya koymak için yeterli iletişim kanallarına mı sahip değildirler, veya toplumun sorunlarını mı doğru tespit edememektedirler? Yoksa daha da kötüsü, toplumun böyle bir öncelikli talebi yoktur diye mi düşünmekteler?
Halbuki ortam, tam da bu tip partilerin en yüksek hasatı kaldıracağı, yani iktidara gelebileceği bir ortamdır.
‘’SOSYAL PİYASA EKONOMİSİ’’ diye bir modelin varlığını bilmekteyiz de, tam olarak neleri vaat ettiğini, olabilirliğini, geniş halk kitlelerine açıklanmasının ve umut yaratılmasının zamanı şimdi değilse, ne zaman olacaktır?