FARKLI YAŞAMLARA SAYGI LÜTFEN…

AKP iktidarının merkezi ve yerel kadroları, kendilerini güçlü hissettikleri son dönemde giderek, muhafazakar politikalara yönelmeye, dinsel öğeleri öne çıkarmaya, muhafazakar sanat yaratmaya, toplumu bu değerler doğrultusunda dönüştürmeye yönelmiştir.

Milli Görüş geleneğinden gelen, 1994 yılında yaşanan post modern darbe oluşumundan tecrübe kazan ve dünya konjonktrörünü dikkate alan kadrolar , AKP’yi kurarak, ılımlı İslam kimliği ile 2002 yılında iktidar olmuştur. İktidar oldukları sürecin başlangıcında, meşrutiyet sağlama kaygısıyla da olsa bile, AB’ye katılma kararlılığı ve küresel sistem içinde yer alarak neoliberal politikaları uygulama tercihi AKP’ye önemli avantaj sağlamıştır.

Bu bağlamda, AKP hükümeti kapitalist sisteme ve AB’ye uyum çerçevesinde yasal değişikliklere yönelmiş, açılım politikaları sayesinde ise, siyasi pozisyonunu güçlendirmiştir. Uygulanan sıkı maliye ve para politikaları sayesinde kamu borç stoku makul düzeye indirilmiş, dış satım ve dış alım kalemlerinde önemli gelişmeler sağlanmıştır. Varlık değerleri hızla yükselmiş, milli gelirde önemli artış sağlamış, küresel sistemde önemli bir aktör konumuna gelinmiştir.

Özelleştirmeler ve özellikle dolaylı vergilerle elde edilen kamu gelirleri yerel yönetimlere aktarılarak kentsel dönüşüm sürecinin sancısız bir şekilde sürdürülmesi sağlanmıştır. Kabul etmek gerekir ki bu süreçte “Kent Konut” önemli bir işlevi yüklenmiş ve uygulamalarda kısmi başarı sağlamıştır.

Makro ekonomik verilerde sağlanan başarıya karşın; adaletsiz gelir dağılımı önemli bir sorun oluşturmuştur. Gelişen teknolojik koşullara entegre olabilen veya kamu-yerel yönetimlerle iş yapabilen kurum ve kişilerin varlık değerleri artarken, emeği ile geçinen geniş bir kesitin ve işsizlerin yaşam koşulları giderek ağırlaşmıştır. Gelir dağılımında yaşanan olumsuzluklar kamu kaynaklardan yapılan transferlerle ve İslami dayanışma sistematiği ile giderilmeye çalışılmıştır.

Yıllarca uğradıkları baskıdan ve dışlanmışlıktan şikayetçi olan AKP kadroları, başat olarak makro ekonomik verilerden sağlanan başarıdan kaynaklanan halk desteği ile sisteme egemen olmaya başlamış, askeri vesayeti geriletmiştir. 

Siyaseten güçlü bir konumda bulunan AKP’nin bu süreçte; sivil bir anayasa ile demokrasi ve özgürlük alanlarını genişletmesi beklenirken; tam tersi yönden hareketle; muhafazakar politikaları, dince kutsal simgeleri her alanda görünür kılmayı öncelemiştir.

Toplum mühendisliğine yönelerek, baskı, yıldırma ve caydırma politikalarıyla toplumu biçimlendirme politikalarının sonuç vermeyeceği unutulmamalıdır. Cumhuriyet döneminde uygulanan her türlü baskıya rağmen siyasi islamın bugün ulaştığı konum hatırlanmalıdır.

Çağdaş ve sivil bir anayasa ile demokrasi ve özgürlük alanı genişletilmesinin, farklılıklarımıza rağmen birlikte yaşama kültürünün geliştirilmesi geleceğimiz açısından önem taşımaktadır.

Farklı hayat tarzlarına saygı lütfen…