Faşizmin sözcük kökeni, Antik Roma yöneticilerinin geniş hükümet yetkisini simgeleyen ve ucunda balta bulunan bir çubuk demetinin adı olan Latince 'fasces' sözcüğünden gelir.
Aynı simge daha sonraları Fransız Devrimi sırasında Aydınlanma anlamında, halkın elindeki devlet gücünü temsil etmek üzere de kullanılmıştır. Söz konusu sembol, bir takım değişikliklerle 1926 yılından itibaren İtalya'nın resmi devlet sembolü olmuştur. Sembolün üçlü anlamı, yani devlet gücü, halk mülkiyeti ve birliktelik Benito Mussolini'nin siyasi propagandasında kullanılmıştır.
Faşizm, 1922'de İtalya'da iktidarı ele geçirmesinin ardından, onun iktidarı döneminde resmi ideolıji biçimini almıştır. Kısa bir süre içerisinde önce İtalya'da, sonra Almanya'da, 1945'de ortadan kalkması ve olumsuz etkilerinin ortaya çıkmasından sonraysa, tüm dünyada genel anlamıyla baskıcı, otoriter rejim anlayışını betimler bir nitelemeye dönüşmüş, Adolf Hitler'in 1933-1945 yılları arasında Almanya'da uyguladığı Nazizm başta olmak üzere, anti demokratik ideoloji ve yönetim sistemlerinin tamamına halk tarafından verilen genel bir isim halini almıştır.
Faşist ideolojinin temel ilkelerini şöyle sıralayabiliriz:
- Toplumsal yaşamın bütğnü, devletin iktidarı elinde tutanın dünya görüşüne göre, yani lider ilkesine göre örgütlenir ve belirlenir.
- Basın ve yayın kuruluşları mevcut ideoloji paralelinde yayın yapmaya zorlanarak, egemen görüşe zıt düşünceler ve eleştirel seslerin çıkması çeşitli baskı unsurlarıyla önlenir. Aykırı yayın yapanlar sansürlenir, kapatılır veya başka türlü yollarla engellenmeye çalışılır. Böylece egemen düşüncenin karşısına farklı düşüncelerin çıkmasının önüne geçilmiş olunur ve tek tip düşünce, toplumda baskın hale getirilir.
- Etnisiteyi ve ırkı temel alan bir milliyetçilik ve vatanseverlik övgüsü yaygındır, vatanı- milleti-devleti uğruna ölümü göze almak yüceltilir, belli kişiler bu özellikleriyle kahramanlaştırılır.
-Toplumun üyesi kabul edildiği ırk ya da milletin diğer ırk ve milletlere üstünlüğü savları öne sürülür ve kanıt gösterilir, bu bağlamda tarihe ve tarih yazıcılığına önem verilir.
- Komünizme, liberalizme, demokrasiye, hatta bazen kapitalizme bile kesin bir karşı çıkış söz konusudur.
- Toplum sorunlarının çözümünde akıl ve bilim yerine, duyguya, nefrete, söylencelere( mitlere) dayanma eğilimi gösterir ve usdışıcı(irrationalist) bir felsefe anlayışından beslenilir.
Faşist yönetimlerin askeri örgütlenme, istihbarat gibi toplumda egemen kılınan düşünce sistemine karşı çıkma olasılığı bulunan tüm bireysel ve toplumsal oluşumları yok etme gücünü korumasına hizmet edecek her türlü devlet örgütlenmesine önem verdiği ve tüm bu türden uygulamaları meşrulaştırdığı da bir gerçektir. Hatta rejim karşıtı ya da aşağı kabul edilen ırktan kimselerin devlet tarafından öldürülmesi de, faşist rejimlerde haklı gösterilen ve uygulanması normalleştirilen devlet politikalarındandır. Böyle bir ideolojiyle yönetimin, 1948'de kabul edilen 'İnsan Hakları Evrensel Bildirgesi'yle hiç bir koşulda bağdaşması mümkün değildir.
Faşizmin de, aynen sosyalizmin olduğu gibigibi, tek bir uygulama biçimi yoktur. Sözgelimi, İtalyan Faşizminde ırkçılık fazla öne çıkmamışken Alman faşizmi doğrudan doğruya üstün ya da âri ırk görüşüne dayanır. Yine İtalyan ve Alman faşizmlerinde ön planda olan totaliter yönetim modeli, Avusturya ve İspanya faşizmlerinde aynı ölçüde belirgin değildir. 1991'den beri Yugoslavya'nın parçalanmasıyla sonuçlanan savaşı başlatan Slobodan Milosevic, ırktan çok dinsel nefreti vurgulsmış ve Hristiyan Sırplara Müslüman Boşnakları- ki onlar da aslında Bosnalı Sırplardır- hedef göstermiştir.
Faşizm, sahip olduğu temel özellikler ve dayandığu ilkelerden daha çok, İtalya ve Almanya'daki uygulamalarından, milyonlarca insana verdiği büyük ve etkisi uzun sürmüş zarardan dolayı, lanetlenmiş bir ideolojidir. Gerçi 2.Dünya Savaşı'nı daha kısa sürede ve kesin olarak bitirmek üzere Amerika Birleşik Devletleri'nin üç gün arayla iki Japon şehrine (6 Ağustos 1945 Hiroşima, 9 Ağustos 1945 Nagazaki) attığı atom bombasının yol açtığı sonuçlar günümüzde de gözlenebiliyor.(1)
Faşizmi ilk defa İtalya'da uygulayan gazeteci, siyasetçi ve öğretmen Benito Mussolini'yi örnek alan İspanya'da Francisco Franco, Almanya'da Adolf Hitler, Portekiz'de Salazar, Şili'de Pinochet, Yugoslavya'da Milosevic faşist liderlerdir.Hepsi de ülkelerine hakim oldukları dönemlerde ülkelerini baskı ve zorbalıkla yönetmişler, karşıt görüşteki insanları katletmişler, yüzbinlerce masum insanı kurşuna dizmişlerdir. Bu diktatörler, insanlık tarihinde lanetle anılmışlardır.
Adolf Hitler, üstün Alman ırkı yaratmak için insan haraları kurmuştur.
Düşman olarak gördükleri Yahudileri toplama kamplarına götürerek toplu halde ya gaz odalarında zehirlemişler ya da fırınlarda yakmışlardır. Nazi zulmünü anlatan filmler ve müzeye dönüştüren toplama kamplarındaki fotoğraflar, hafızalardan silinmemiştir.
Milliyetçilik, din birliği, ırk birliği ve vatan birilği adına iktidar gücünü ele geçiren bazı liderler zamanla diktatörlere dönüşmüştür.
Almanya'da, Adolf Hitler'in Nazi ideolojisiyle yönettiği ülkesini bir dünya İmparatorluğu'na dönüştürme hayaliyle önce Avusturya ve Çekoslavakya'yı ele getirmesi, Polonya'yı işgal etmesi, Rusya'ya saldırmasıyla gelişen ve tüm kıtalara yayılan, 6 yıl süren 2.Dünya Savaşı'nda 80 milyon kişinin ölümüne yol açmıştır. Ayrıca savaşı bitirmek için ABD tarafından Japonya'nın Hiröşima ve Nagazaki şehirlerine atılan iki atom bombasının çok ağır sonuçları olmuştur. İnsanlar ve çocuklar yanarak öldüler. 1945'den bugüne radyasyonun etkisiyle Japonya'da hâlâ anormal doğumlar yaşanmaktadır.
Ülkemizde 12 Eylül 1980 askeri darbesini gerçekleştiren Kenan Evren' de faşist bir cunta lideri olarak sol örgütleri yok etmiş; binlerce insan tutuklanmış, işkence görmüş ve hayatını kaybetmiştir. Sol görüşlü gençler, orakla ekin biçer gibi biçilmişler ve korku iklimi yaratılmıştır.
1982 yılında Hakkari'ye ilk defa atandığım zaman Kenan Evren gelmişti. Bütün öğretmen ve öğrenciler olarak Kenan Evreni dinlemek için meydanda toplanmıştık. Evren, yanımızdan geçerken korumaları tarafından neredeyse eziliyorduk.
1982 Anayasa oylamasında red oyunun zarfı maviydi ve korkarak mavi zarfı kullandık.
Faşist liderlerin sonu hep kötü olmuştur:
*Mussolini, Alman miğferi takarak Alman birliğiyle İsviçre'ye kaçmak isterken yakalanmış, sevgilisiyle kurşuna dizilmiş, bir meydanda ayaklarından asılarak teşhir edilmiştir.
* Hitler, eşi Eva Braun ile birlikte intihar etmiştir.
* Salazar, beyin kanaması geçirdi ve onun ölümünden sonra Portekiz'de yeni bir düzen başladı.
* Kenan Evren, yargılanmadı ancak uzun bir süre hasta yattı.
Tarihte yer alan faşist diktatörler halkı tarafından hiç bir zaman iyi anılmamıştır. Bu diktatörlerden Franco, "Ben sadece Tanrı ve tarihe karşı sorumluyum. Komünistler bir solucan gibi ezilmiş olmalı. Komünizm kalmayacak." (2)
Kenan Evren, "Asmayalım da besleyelim mi?"
Tarihinden ders almayan Avrupa ve Asya ülkelerinde yapılan seçimlerde yeni yeni faşist diktatörler çıkıyor. Onların yönetiminde çıkarılan savaşların bedelini ise her zaman olduğu gibi masum insanlar ödüyor.
Kan, gözyaşı, savaş, zulüm ve korkuyu yaşatan faşist liderlerin yerine halkına sevgi, barış, huzur ve mutluluk veren demokrasiyi getiren liderlerin çoğalması, insanların nefes alması dileğiyle.
Kaynak:
(1)-Siyaset Felsefesi 2 Kitabı- Prof. Dr. Harun Tepe- Anadolu Üniversitesi Yayınları
(2) Wikiguete. org