60’lı yıllardan beri olup bitenleri takip edip, değerlendirebilecek yaşlardayım.
70’li ve 80’li yılların en sıkıntılı dönemlerini yaşadık. 70’li yıllarda kardeş kavgalarından her gün onlarca insan katlediliyordu. 80’li yıllar ise darbe ve sıkıyönetimin yarattığı, vahşi Liberalizmin uygulandığı yıllardı. 90’lı yıllarda demokrasiye geçiş sancıları ile birlikte yine ekonomik sıkıntılar vardı.
Bu yıllarda bu gibi birçok olumsuzluklara rağmen son 20 yılda duyduğum kaygıyı hiç duymadım.
Çünkü özellikle son 10 yılda eğitim, hukuk, demokrasi ve ekonomi alanındaki gelişmeler gerçekten çok kaygı verici. Bu alanlar hepsi birbirine bağlı ve birbirini tetikleyen unsurlar.
Sonuç olarak hepsi kötü bir ekonomik modelinde yaratıcı oluyor. Geldiğimiz durama baktığımızda nereden bakarsanız karamsarlaşıyorsunuz olumlu bir veriye rastlanmıyor.
Bakınız 2021 ilk üç ayında ödediğimiz faiz toplamı 48 milyar TL. Yılsonu 200 milyar TL olması bekleniyor.
Cari açık (ithalatın ihracattan fazla olan kısmı) şubat ayında 2,6 milyar dolar. Yılsonu beklentisi 38 milyar dolar.
Merkez bankası rezervleri (-) 50 milyar dolar, oysa geçen yıl yazın 130 milyar dolar (+) idi. O nedenle haklı olarak 128 milyara ne oldu diye soruluyor.
Geniş tarım alanları olan ülkemiz, tarım ürünleri ithal eder hale geldi. İhracatımızın %94 ünden herhangi bir kârımız yok. Sadece fason çalışıyoruz. Çünkü bu ihracatın %76’sı olan ham ve yarı mamul maddeyi ithal ediyoruz.
Gelir dağılımında makas çok açıldı. Toplumun çok büyük bölümü yoksulluk sınırının altında gelir elde edebiliyor. Pandemi ve yüksek faiz nedeniyle tüm sektörlerde sıkıntılar devam ediyor. Kapanan, iflas eden firma sayıları her gün artarak devam ediyor. Enflasyon en iyimser tahminle %25’lerde.
Bu yazdıklarımın hangisine hayır, doğru değil diyebilirsiniz ki?
Diğer taraftan kamuda inanılmaz savurganlıkları görmek gerçekten çok şaşırtıcı ve üzücü. En lüks Mercedesler, örtülü ödeneğin üç aylık toplamı 750 milyon TL, yılsonu bu gidişle 3 milyar TL olacak. Büyümde tamamen borçlanarak büyüme modelinin seçilmesi, üretimin desteklenmesi ve büyümenin bu alana kaydırılması ile ilgili hiçbir önlem gözlenmiyor.
Diğer taraftan vergi oranlarında artışlar yapılıyor. Kurumlar vergiyi oranı %25 çıkarılıyor. Bu yetmezmiş gibi şirketler kâr dağıtmasa da vergi sonrası kâr üzerinden %10 stopaj yolu ile vergi alınması düzenleyen yasalar çıkarılıyor.
Ekonomi iyi olursa firmalar kâr eder ve devlette ancak o zaman payını alabilir. Yoksa vergi çıkarmak önemli değil. Önemli olan tahsil edebilmek.
Bakınız vatandaş vergisini ödeyemediği için neredeyse 2 yılda bir yapılandırmalar çıkarılıyor. Vatandaşın 1/3’ü bundan yararlanmıyor bile. Çünkü ödenemiyor. 2020 sonunda yine yapılandırma yasası çıkarıldı. Sonuç 2020 Ağustosta 243 milyar olan vergi alacağı toplamı, 2021 Şubatında 270 milyara çıkmış. Açık ve net görünüyor ki vatandaş tahakkuk etmiş vergisini bile ödeyemiyor.
Sizce bu tablo karşısında kaygılanmakta haksız mıyım?