Birkaç gün önce benden 15 yaş kadar daha genç, benim gibi emekli bir akrabamdan whatsApp mesajı aldım.
’Muhalefet partilerinin yeterliliği’’başlığı taşıyan bir yazıyı muhakkak okumamı tavsiye ediyordu. İnstela.com. diye bir linke bağlantılı yazıyı baştan sona dikkatle okudum. Daha sonra da akrabama düşüncemi belirttim: ‘’Okudum. Yazının içeriği düşündürücü ama, fikirleri ifade derken kullanılan dil ve seçilen sözcükler rahatsız edici.’’ (Bol miktarda küfür ve kızgınlık cümleleri vardı)
Onun bana cevabı aynen söyle oldu:
‘’Ülkede genç seçmenin takip ettiği ve fikirlerini özgürce dile getirdiği, adına sosyal medya denilen bu ortamda, kullanılan dilin ne kadar edepli olduğuna veya edebi bir üslup kullanılmamış olmasına takılmamak lazım. İçerik önemli, muhalefetin öz eleştiri yapıp bu kesimi anlamaya çalışmasına dikkat çekmek istedim.’’
Düşününce akrabamın yetişkin Üniversite öğrencisi iki oğlu olduğunu ve benim bu dönemleri en az 20 yıl kadar evvel yaşadığımı da hatırladım.
Haklı olabilirdi! Hattâ bal gibi haklıydı.
Her ne kadar benim yaş ve eğitim grubumdakilerin kolay kabul edemeyecekleri sözcüklerle dolu, net protesto içeren bu yazı, içerik olarak çok haklı talepleri dile getiriyordu.
Benim açımdan problem, onlarca senelik yaş farkından ziyade, anlayışsızlık, daha doğrusu anlamaya çalışmamak gibi gözüküyordu.
İşte böyle olunca; son dönemlerde sıkça katıldığım sosyal ortamlarda beni rahatsız eden bir durumu daha net anlamaya başladım.
Neydi beni rahatsız eden?
50-80 yaş aralığındaki insanların arasında tek tük dahi olsa 20 li , 30lu yaşlardaki genç insanları bu toplantılarda hemen hiç göremiyordum. Neydi bizi uzaklaştıran?
Galiba sorunun cevabını bulmuştum:
Anlayışsızlık.!
Gençleri anlamaya çalışmadan, kolayca ve ön yargılarla eleştirmek bizim neslin en büyük hatası olsa gerekir. Kendimden örnek vermem gerekirse;
Canım kadar sevdiğim bir kız torunum var. 13 yaşında ortaokul öğrencisi ve biliyorum ki kendisi beni en az benim onu sevdiğim kadar seviyor.
Ama bir araya geldiğimizde benim ona klasik sorum ‘’Okul nasıl gidiyor, dersler iyi mi?’’
Halbuki; ben annesinden bu konularla ilgili detay bilgileri daima alıyorum ve bunu torunum da biliyor. Buna rağmen başka bir soru veya sohbet konusu bulmakta zorlanıyorum. Çünkü bana verdiği kısa ve net cevaplardan sıkıldığını ama dedesine karşı nezaketsiz bir duruma düşmemek için zorlansa da cevap vermeye çalıştığını anlayabiliyorum. Daha sonra da ziyaretlerine gittiğimize veya onlar bize geldiğinde aynı ortamda bulunamıyoruz. Çaktırmadan odasına geçiyor.
Neden böyle diye sorduğumda, eğitimci olan annesi ‘’Baba, kızımız 13 yaşında bir çocuk. Biliyorsun ergenlik dönemi, anlaşılması zor bir dönemdir’’ deyip beni teselli ediyor.
Sanırım daha bu noktada gençleri anlama konusunda sınıfta kalıyoruz.
Biraz daha ileri yaşlarda,artık Üniversite öğrencisi olduğunda, eğer halâ hayattaysam, belki torunumla istediğim gibi diyalog kurabilirim diye umutlanıyordum.
Ama akrabamın bana ilettiği linkte tartışma platformu bulunan üniversiteli gençlerin Ülke ve Dünya meseleleri üzerine yaptıkları yazışmaları görünce, o düzeyde de gençlerle diyalog kurmakta, benim ve sanırım yaşıtlarımın yine dışarıda kalacağımızı tahmin edebiliyorum.
Biz kendimizi ne kadar güne uydurmaya çalışsak da, esas olanın gençleri anlayabilecek, onların yaş grubuna daha yakın insanların, yani gençlerin özellikle siyaset’te önlerini açmak, onlara görev almalarında yardımcı olmak, siyaseten muhalif cephede bulunan birisi olarak, iyi bir yaklaşım olacaktır diye düşünüyorum.İktidar bunu şu veya bu şekilde becerebiliyor.