Barcelona futbol takımının Dünya’da ne kadar popüler olduğunu sanırım bilmeyen yoktur. Hani şu futbol sihirbazı Messi’nin takımı.
İşte bu kulübün formalarında önümüzdeki sezon ‘’Beko’’ reklamlarını göreceğiz. Biliyorsunuz, ‘’Beko’’ Ülkemizde Koç Holding kuruluşlarından Arçelik Şirketinin Uluslar arası markasıdır.
Barcelona gibi Dünyaca ünlü bir ekibin forma reklamında yer almak, bayağı bir meblağa mal oluyordur. Peki; harcamalarında çok titiz olduğunu bildiğimiz Koç gurubu, bu masrafı neden karşılıyordur?
Şirket yöneticileri pekala biliyorlar ki, bu reklam harcaması hiç de boşa gitmeyecektir.
Arçelik; artık öyle bir büyüklüğe erişmiştir ki, iç piyasadan gelen talebin çok daha fazlası, başta Avrupa Ülkeleri olmak üzere bütün Dünya’dan gelmektedir. Şirket tarafından yapılan açıklamalara göre, Arçelik bugün Avrupanın 2.nci en büyük dayanıklı tüketim malları üreticisidir. Hal böyle olunca, Arge’ye (Araştırma geliştirme) ve büyümeye sürekli kaynak yaratılabilmektedir. Dolayısıyla, ekonomik ölçeğine uygun reklam harcamalarını da rahatlıkla yapabilmektedir. Bütün bunların sonucunda, gerçek bir Dünya markası yaratabilmiş bir Ülke’nin insanları olarak gurur duyuyoruz.
Dünya’da hiç de kolay olmayan bir sektörde yakalanan bu başarı, doğrusu bana yeterli gelmiyor.
Neden biz kendi markamızla, kendi özgün tasarımımızla hala daha otomobil üretemiyoruz?
Aslında Ülkemizde üretimi yapılan pek çok marka var ve bunların çok önemli parçalarını da bizim yan sanayicilerimiz üretebiliyorlar.
Ama bir türlü kendi markamızla bütün Dünya’da satılabilecek ve rekabet edilebilecek bir otomobili üretemiyoruz. Bu durum benim içimi acıtıyor.
Neden mi?
Bütün Dünya’da sürekli hareket halinde ve milyonlarca insanın gözü önünde olan ‘’Otomobil’’, insanlara ulaşım kolaylığı ve birey özgürlüğü hissini en iyi veren bir araç olduğu gibi, aynı zamanda yaşam konforunu da en iyi şekilde sunan, müthiş bir tanıtım ve propaganda aracıdır. Ayrıca, üretimde yaratılan katma değer ve istihdamla Ülke ekonomisine katkısı olağanüstü boyutlara varabilir.
Bazı ekonomistler otomobil üretiminin rasyonel (Akılcı) olmayacağını, Dünya’da bu sektörde çok keskin rekabet yaşandığını, bu saatten sonra geç kalındığını, zaten yeterli üretimin bu eskilerce karşılandığını dile getiriyorlar. İlk bakışta oldukça haklı bir yaklaşım olduğu düşünülebilir. Ancak; dayanıklı tüketim malları üretiminde de aynı şeyler geçerliydi. Peki, o zaman Arçelik (Beko) başarısını nasıl izah edersiniz?
Benim kanaatimce esas sorun; şu anda Türkiye’de yabancı markalara yapılan otomobil üretimi, esas karşı duruş nedenidir. Çünkü, Ülkemizin en büyük sanayi firmaları, başta Koç gurubu olmak üzere, bu yabancılarla ortak üretim yaparak gelir elde etmektedirler. Daha da önemlisi, bu yabancıların yerli bir üreticiyi hem iç pazarda, hem de Uluslar arası pazarda yeni bir rakip olarak istememeleri son derece anlaşılır bir durumdur.
O halde bizim mevcut otomobil sanayicilerimizin dışında yeni ve daha fazla risk alabilecek cesur sanayicilere ihtiyacımız vardır.
Pek çok icraatını onaylamadığım, Dünya’ya farklı pencerelerden baktığımızı bildiğim mevcut Hükümetle her nasılsa yerli otomobil üretimi konusunda hemfikirim.
Onların ‘’Babayiğit’’ diye tanımladığı cesur ve çalışkan sanayicilerimizi, ben herhangi bir tanıma sığdırmadan, Ülkem adına göreve davet ediyorum:
‘’HAYDİ TÜRKİYE, YAPALIM ARTIK ŞU OTOMOBİLİ!’’