Bağımsız Türkiye Partisi referandum çalışmalarını “hayır’da yarışalım” sloganıyla sürdürüyor. Bursa’da yapılan programda Prof. Dr. Haydar Baş, niçin hayır denmesi gerektiğini ayrıntılarıyla açıkladı.
Bağımsız Türkiye Partisi (BTP) referandum çalışmalarını hızla sürdürüyor. 12 Eylül’de hayır oyu verme kararı alan BTP kurmay kadrosuyla il il dolaşarak Anayasa referandumuna neden ‘hayır’ denmesi gerektiğini tek tek ortaya koyuyor. Bu kapsamda ziyaret edilen Bursa’da kalabalık vatandaş topluluğu tarafından takip edilen programda Bağımsız Türkiye Partisi Genel Başkanı Prof. Dr. Haydar Baş referandum üzerine çarpıcı değerlendirmeler yaptı. Konuşmasında tarım kesiminin AKP iktidarı döneminde tükendiğini dile getiren Prof. Dr. Haydar Baş, “Bunların bu haline ‘hayır’ diyoruz. Sadece tarım değil, hayvancılık da Türkiye’de bitirildi. Şimdi Sayın Başbakan, ‘Anayasa hayvancılıkla ve tarımla mı uğraşacak?’ diyor. Şimdi tüketimi de üretimi de bu adamlar bitirdi. O bakımdan referanduma hayır diyeceğiz” şeklinde konuştu.
Bunların ağlamasına kanmayın
Konuşmasında millete seslenen BTP Genel Başkanı Prof. Dr. Haydar Baş, “Sakın ha bunların ağlamasına kanmayın” dedi. BTP Genel Başkanı şunları söyledi: “Bunların gözyaşları timsah gözyaşlarıdır. İşçisini, köylüsünü, memurunu, hayvancısını, ormancısını ve madencisini yok ediyor, sonra da gelip başlıyor ağlamaya. Bu yönüyle de bu Anayasa referandumuna ‘hayır’ demek gereklidir.”
Menderes’i istismar ediyorlar
Referandumunun AKP hükümeti için bir güven oylaması anlamı taşıdığını ifade eden
Prof. Dr. Haydar Baş, Başbakan Erdoğan’ın miting meydanlarında merhum Adnan Menderes’i istismar eden konuşmalar yaptığını söyledi. Erdoğan’la Menderes’in aynı kefeye konamayacağını ifade eden Prof. Dr. Haydar Baş şu dikkat çekici kıyaslamayı yaptı: “Sayın Menderes’le kendisini mukayese ediyor. Bu bir kere imkânsız. Neden imkânsız? Menderes’i biliyorsunuz Amerika Birleşik Devletleri alaşağı etti. ABD’nin talimatıyla 1960’da bir ihtilal yapıldı ve Menderes iktidardan indirildi. Alınış nedenini size özetleyeyim; Rahmetlik Menderes’le Türkiye sanayiyle tanıştı. ABD Lozan’da alamadığı yer altı kaynaklarını dolaylı yoldan Menderes’ten almak istiyor. Menderes bunlara da imkân vermiyor. O günün şartlarında Menderes’in yaptığı üçüncü iş, çok demokrat görünmesine rağmen Amerika’nın Türkiye’de istemediği din ve vicdan özgürlüğüne alabildiğine imkân tanımış olmasıdır. Biliyorsunuz O’na gelene kadar Türkiye’de ezan, ‘Tanrı uludur’ şeklinde okunurdu. O ise şu andaki şekliyle, ta Peygamber Efendimiz’den günümüze kadar gelen şekliyle okutmaya başladı. Kuran kursları, İmam Hatip okulları ve din eğitim –Allah rahmet eylesin– onun döneminde devreye girdi.”
Başbakan, Menderes’le kı yaslanamaz
Menderes’in yaptıklarıyla Başbakan’ın yaptıklarını kıyasladığımızda benzer hiçbir şeyin olmadığının görüleceğini dile getiren BTP Genel Başkanı Prof. Dr. Baş şunları söyledi: “Yer altı kaynaklarını koruyan Menderes Amerika tarafından reddedildi. Peki, bu iktidarı ve bu Başbakan’ı şu anda kim koruyor? Amerika Birleşik Devletleri. Demek ki bu adam bu iddiasında samimi değil. Menderes’i ipe götürenle onu memleketin başına neredeyse musibet haline getiren el aynı… Müslümanlık denildi, İslam denildi bunların döneminde tam 40 bin tane kilise evi açıldı. Bunu mukayese etiğimiz zaman Menderes’le hiçbir alakası var mı? Yok. Rahmetlik Menderes döneminde ABD yer altı kaynaklarını istedi, buna imkân tanınmadı. Peki, bunun döneminde ne oluyor? Anayasa Mahkemesi karşı çıkıyor, Danıştay karşı çıkıyor, şimdi referandum yoluyla bunu ortadan kaldırmaya çalışıyor. Peki, bu şartlarda Sayın Menderes’le Tayyip Bey arasında bir bağ kurabiliyor musunuz? Bunların kaderlerinin aynı olması mümkün mü? Ben ona diyorum ki sana bu son şahadet rütbesi nasip olmaz. Çünkü yollarınız çok farklı