Hollanda Türk Gençlik Kuruluşları Federasyonu (HTGF) Genel Başkanı Oğuzhan Kılıç’ın Kurban Bayramı nedeniyle gündemi ilgilendiren güncel konular hakkında yaptığı değerlendirmesi şöyle:
Büyük Türk milleti yeni bir Kurban Bayramı’na, dinsel-radikalizmin arttığı ve bunu fırsat bilip yaşadığımız çok-kültürlü Hollanda toplumunun gerçeklerine aykırı olarak, ırkçı saiklarla rüştünü ispatlama derdine giren yetkin birilerinin azınlıklar üzerinde demokrasi ve insan haklarını kendince kısmaya fırsat kollamaya matuf girişimlerinin çoğaldığı bir ortamda girmiştir. Bu bakımdan tehdit boyutu giderek yükselen ve tehlikeli terör’e dönüşen IŞID (dinsel-radikalizm) zihniyetinin toplumda ve özellikle gençler arasında zemin bulmasına karşı yapılacak çalışmalarda özen gösterilmeli, doğru stratejiler saptanmalıdır. Görünmektedir ki Hollanda devletinin bugüne değin bu alanda yürüttü politika iflas etmiştir. Bu sorunun daha fazla zemin bulması istenmiyorsa ve yıllara yayılan bir kangrene dönüşmesi önlenmek isteniyorsa yetkililer daha ilerici bir anlayışla yeni çözümler bulmaları zaruridir. Bu konu hakkında etraflı bir çalışma hazırlıyoruz. Buna mukabil, dünya’nın küresel bir köy’e dönüştüğü, yaşadığımız iletişim çağında anavatan’daki gelişmelerin Hollanda Türklerini etkilememesi mümkün değildir.
Siyaset kurumu, dışarıdan daha doğrusu yasadışı yollar’dan müdahale kabul etmeyen, ancak ve ancak milletin bireylerinin oluşturduğu şeffaf ve demokratik yapıların şekillendirebileceği ve siyaset kadrolarıyla yapılan bir beceri ve iştir, dolayısıyla dogmatik anlayışa sahip, istihbarat yöntemleri kullanan, çetevari yasadışı öbekleşmelerin ‘toplum mühendisliği alışkanlığı’yla yaptığı ‘algı operasyonları’ siyasete yasadışı müdahalelerdir. Siyasete yapılan bu tür müdahaleler azami ahlak bakımından toplum yaşamında yeri olmayan etkisiz eylemlerdir.
Bu gerçek gözetildiğinde;
1- siyasi iradeyi dini duyguları kötüye kullanarak yönlendiren, kumpaslarla geldikleri devlet makamları ve konumlardan eskiden çok memnun olan, sürekli görevi kötüye kullanarak ta olsa devlet gücünü tatmış, oradaki boşluklardan zamanında çok iyi yararlanıp toplumda hukuka olan inancı yok edecek ve kamu barışını bozan devlet ahlakıyla uyuşmayan eylemlere girişmiş, liyakate aykırı kadrolaşmayla devletin altını oyan ‘muhafazakar monşer’ görünümlü ancak ‘militan meczup’ kafa yapısına sahip ‘mutlu bir artık azınlığı’ görevlerinden uzaklaştırıldığından artık mutlu olmayıp ortalığı velveleye vermektedir,
2- adında ‘Türkiyelilik’ ifadesi eksik olmayan, hayasızca siyasal Kürtçü HDP’nin kuyruğuna takılıp yaktıkları eğitim yuvaları sorulduğunda “kendimizi savunuyoruz” şeklindeki iğrenç savunma yapan, bu merhalede artık iyice pusulasını kaybetmiş, ‘ırkçılık havuzunda boğulan’ ve kendisine sözde ‘Sosyalistim’ diyen ile
3- öbür taraf ta da ‘Milliyetçiyim’ diyebilen kimi odakların bu tuzakta kendilerine yer beğendiğini üzüntüyle görüyoruz.
“Siyasi iktidara karşı muhalefet edeceğim” derken, yasadışı öbekleşmelerin tiyatroda biçtiği role talip olmak maskaralığa talip olmaktan başka bir şey olmayıp, ciddi anlamda siyaset ve toplum hizmeti iddiasında olanların asla yeltenmeleri mümkün olmayan, siyasi iktidar’dan öte kamu hukukuna ve evrensel insanlık ahlakına karşı yapılmak istenen bir ‘kaçak güreş’ten başka bir şey değildir. Muhalefet yapmanın da bir raconu vardır. Buna göre Türk karşıtlarıyla kol kola girip uluslararası arenada (-ki büyük hamisi) ABD’nin içini hareketlendirmek suretiyle bu gücü araya sokularak Türkiye düşmanlığı yapılması ‘muhalefet yapmak’ ve ‘insan hakları sorunlarını gündeme getirmek’ eylemine girmez, yapılanlar ancak ‘ihanet içinde olmak’ ve ‘milletin ve ülkenin onuruna hançer saplamak’ kalıbına girer. Devletin yanından kendine göre sistemli Paralel bir örgütlenmeye girişmiş, bu özelliğiyle ülke güvenliğini, kamu huzurunu ve insanlık barışını bozmaya çalıştığı eylemleriyle sabit olan, hem devleti hem de toplumu dış güçlerin isteklerine uygun olarak şekillendirmeye çalışanlar bilinmekteyken bunların birde “Muhalefet yapacağım” diyenleri kendi oyunlarına figüran yapmaları ‘tehlikeli bir oyun’a işarettir. Milli irade’nin tecellisi sonucu oluşan ülke hükümetini yasa- ve ahlak-dışı yollarla yerinden etmeye girişen bu odağın gözü o kadar kara ki, eskiden ırkçı terör örgütü PKK’yla hükümetin yaptığı pazarlığı cansiperane bir şekilde savunduğu halde birden bire 180 derece dönerek Türk milleti’nin sağladığı huzur ve barış ortamını bozmak pahasına “terör örgütü PKK’ya taviz verildiği”ni söyleyip bugün birden bire bu süreci gündeme getirme ilkesizliğine, tutarsızlığına ve sözde kurnazlığına girmiştir. Toplumda taban edinmek için birden bire ‘PKK düşmanı’ gibi ortaya fırlayarak konuyu adet a bir ‘ilkesizlik oyuncağı’na çeviren bu yasadışı aygıt milletin belleğiyle dalga geçmektedir. Çatışmasızlık ortamının bozulup kanın dökülmesine vesile olacak şekilde yılana sarılanların, kirli maşa vazifesinden başka bir görev icra etmedikleri açıktır. Kumpas ve oyun ustası yapı, geçmişteki görüşü ile bugünkü kıyaslandığında samimiyetten oldukça uzak olduğunu, milletin dertleri ve çıkarlıyla uzaktan yakından alakalı olmadığını kanıtlamıştır. Bu bakımdan bu yasadışı örgütle işbirliğine girmek veya onun yaratmak istediği iklimden muhalefet görünümüyle siyasal ve sosyal olarak yararlanmaya çalışanları tarih ve millet af etmeyecektir.
- Bu yurtseverlikle, vatan hainliği’nin üzerinde giden ince bir çizgide yürünen yoldur.
- Bu ahlaklı ve ihlâslı Müslümanlıkla, inanç istismarı münafıklığın üzerinde giden ince bir çizgidir seçilen tarzdır.
- Bu evrensel insanlık barışı’yla, ihtiras için adaletsizlik ve bozgunculuğu alışkanlık yapmak üzerinde giden ince bir çizgidir yapılan önemli bir tercihtir.
Büyük Türk milleti ve onun uluslararası toplumdaki dostları gelişen süreçte bu yapının karşısında olduklarını, sağ olsunlar açık açık göstermişlerdir.
Tarihi mazisi ve örgüt birikimiyle edindiği ‘Hollanda Türklüğünün onurlu geleceği’ ülküsünü kendi diyalektiği içinde sağlamaya doğru emin adımlarla ilerleyen Hollanda Türk Gençlik Kuruluşları Federasyonu’nun (HTGF) tek dayanağı işlevselleştirdiği demokrasi, insan hakları ve hukukun üstünlüğü gibi evrensel değerler yanı sıra büyük Türk milleti’nin milli ve manevi, ulusal ve kutsal değerlerini vazgeçilmez bilmektedir. Anadolu Türlüğü tüm medeniyet birikimiyle, temelini kin-düşmanlık ve barbarlık yerine, ruh kökleri olan Hacı Bektaş-ı Veli, Yunus Emre hoşgörüsünden alan kutlu bir çınardır. Biz Hollanda Türkleri ise bu köklü çınarın dallarıyız, kopuntularıyız. Bu çınarın köklerinden beslenerek, bu birikimin yol göstericiliğinde ilerlemek temel görevimizdir. O bakımdan Hollanda’da yaşayan toplumumuzun, Federasyonumuzun değerli emekçilerinin özverili çalışmaları sayesinde büyük Atatürk’e daha fazla yaklaştıklarını görmek, o büyük insan’a olan muhabbetin arttığını görmek ve onun uygarlık ülküsünün daha iyi anlamak için toplumda çok değerli bir çabanın varlığını anlamak elbette bize gurur vermiştir, tabanımızı da umutlandırmıştır. Özverili kadrolarımızın genişlemesi kutlu davaya can katmıştır.
Kutlu yolun yolcusu ve davamızın öncüleri, değeri karşılıksız olan kahraman Gazilerimizi gönül borcu, Şehitlerimizi ve şerefimizi borçlu olduğumuz büyük Atatürk’ü rahmetle anıyor; Mehmetçiliklerimizi kutsal yurt savunması ve barışı sağlama görevinde Hollanda Türk gençliğinin yüreklerinin onlarla beraber çarptığının bilinmesini isteriz. Türk ve İslam âleminin Kurban Bayramını kutlar; milletimize gönenç ve esenlik, insanlığa da barış getirmesini dileriz.